"İnsanoğlunu dünyaya getirme gibi mucizevi bir olayın kahramanı olan kadın, sadece insan neslinin devamındaki bu hayati vazifesi nedeniyle bile sonsuz hürmete ve hizmete layık iken; tarih boyunca birçok toplumlarda hep ezilmeye mahkûm edilmiştir" diyor Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız Milli Ekonomi Modeli eserinde. Kadın günümüzde de ezilmeye devam ediyor. Kapitalist sistemde kadın, erkeğe kıyasla ucuz iş gücü olarak kullanılırken, liberal- kapitalist sistemde ise kadın özgürleşmesi için aile kurmamalıdır. Bu görüşe göre kadın anne olmak yerine fabrika işçisi yani tüketen değil üreten olmalıdır. Günümüzde ABD'de kadınlar erkeklerden %50 daha düşük ücretler almaktadır. Kapitalizm 'de hal böyleyken Komünizm 'de aile kurumunu tümden reddetmekte ve kadını bir meta olarak görmektedir.
Bu konuda Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız Yeni Mesaj Gazetesi'nde yayınlanan bir makalesinde bu durumu şöyle izah etmiştir: "Kadın hakları, tarih boyunca insanlığı meşgul etmiş bir mesele haline getirilmiştir. Orta çağ Avrupa'sında kadın, Hz. Âdem'in cennetten çıkarılışına sebep olan bir günah vesilesi olarak dışlanmıştır. Babasının evinde bir köle muamelesi gören kadın, kocasının evinde de bu köleliğin ikinci dönemini yaşamıştır.
Aile hayatında ne kocasının eşi ne çocuklarının saygın annesi ve ne de evinin kadını olabilmiştir. Kilisenin yoğun baskısına karşı doğan Rönesans ve reform hareketleri, akla ve pozitivizme dayalı görüşleri ile felsefi bir akım olan feminizmin oluşmasına neden olmuştur.
Bu ise, ezilen kadının adeta erkekle çatışmasının belki de doruk noktasıdır. Tüm bu çabalar, kadını halen aradığı hakka ve hukuka maalesef ulaştıramamıştır."
Peki, kadın kimdir?
"Sosyal Devlet modelinde kadın, kapitalist-liberal modeldeki gibi ne çalışan ve üreten bir makine ne ikinci sınıf işçi veya kendisinden yararlanılan bir metadır. Bilakis kadın, ailenin temel taşı, insanı yetiştiren kutsal bir varlık, toplumu oluşturan en önemli iki unsurdan biridir" olarak tanımlamıştır Haydar Hocamız.
Öyleyse kadına hak ettiği değeri kim vermektedir? Kadının önemi nedir? Kadın ile erkek eşit midir? Bu soruları Haydar Baş Hocamızın "Veda Hutbesinde İnsan Hakları" eserinden alıntılar vererek açıklayalım:
"Hemen ifade edelim ki, kadınlara gereken yeri, fazileti ve şerefi ancak İslam vermiştir. Veda Hutbesi'nde de belirtildiği üzere kadın layık olduğu yeri ancak İslam'la kazanmıştır."
"Kadın, her şeyden önce bir anadır. Sabır, şefkat ve merhametle çocuğunu yetiştirir ve terbiye eder ki, bir baba, çocuğu yetiştirmede bu derece sabır ve merhamet gösteremez. Zira kadının yaradılışındaki hususiyet, onu yüce ve farklı yapan sır, iç âleminde baskın olan merhamet, şefkat, anlayış ve sabır gibi vasıflardır. Kadının bu vasıfları, aile ortamında anneliği yaşamasıyla beraber ortaya çıkar ve anne bu özellikleriyle toplumları, cemiyetleri, devletleri meydana getirecek, kâinata şekil verecek olan o varlığı, yani insanı yetiştirir."
"Bir diğer tartışma konusu da kadın-erkek eşitliği meselesidir. Kadınla erkeği eşit kabul etmek, aslında elmayla armudu eşit kabul etmek gibi eşyanın tabiatına aykırı bir haldir. Zira kadınla erkek ne psikolojik ve ne de biyolojik olarak eşittirler. Yaradılışları farklı olduğu gibi, vazifeleri ve sorumlulukları da farklı farklıdır."
"İslâm, kadına iyi davranmayı, kâmil imanın ve güzel ahlâkın ölçüsü kabul eder. Hadisi şerifte "Müminlerin iman yönünden en kamili, ahlâkı en güzel olanı ve ailesine karşı en çok lütufkar davrananıdır." (Tirmizi). "Hayırlınız ailesine iyi davrananızdır. Ben ise aileme karşı en iyi davrananızım." (Tirmizi). Demek ki örnek aile kurma ve devam ettirme hususunda da taklit edilecek numune Resul-i Ekrem'dir."
Günümüzde kadınların çektiği sosyal, ekonomik vb. sıkıntıların ana kaynağı halen uygulanan İslam dışı modellerin hayatımızı kuşatmasından kaynaklanmaktadır. Halbuki İslam kadına hak ettiği değeri vermekte, onu el üstünde tutmaktadır. İslam dışı modellerin karanlığı tüm insanlığı sarmışken, kadınlar hem sosyal hem de ekonomik olarak yokluğa mahkûm edilmişken, hemen her gün cinayetlere darplara maruz kalıyor iken; insanlığın üzerine unutturulan, yok sayılmaya çalışılan İslam'ın güneşi, ekonomi sahasında da Ehl-i Beyt'in nefesi Haydar Baş Hocamız ile adeta yeniden doğmuş ve insanlığa Milli Ekonomi Modeli olarak sunulmuştur. Milli Ekonomi Modeli uygulamaları daha sonra Sosyal Devlet Milli Devlet kitabı ile daha da detaylandırılmıştır.
(devam edecek…)
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -1- ‘Zeytun’a Ağıt’ olayının gözyaşı hikâyesidir / 23.04.2024
- HİLMİ SALBAŞ: Neden Bağımsız Türkiye Partisi / 25.03.2024
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023
- JÜLİDE DOYURUM: ‘Allah dostları aynadır’ / 05.07.2023
- İlyas Güneştekin: Seçim analizi ve BTP lideri Hüseyin Baş / 03.06.2023