Maden ve maden çeşitlerinden yararlanılması konusunda en kadim bilgi ve kültüre sahip olan millet, Türk milletidir.
Tarihte Türklerin kullanmış olduğu en önemli maden çeşidi, en bilineniyle demir olmuştur.
Ayrıca bakır ile kalayın karışımından elde edilen tunç da tarihte ilk kez Türkler tarafından kullanılmıştır.
Altın ve gümüşü alaştırmak için ise elektron elde etmişlerdir.
Bundan tam 2500 yıl önce Kazakistan'da bir Türk prensine ait olduğu belirlenen altın elbiseye rastlanmıştır.
Yani Türkler daha o yıllarda bugün dahi yapılamayan bir elbiseyi, sahip oldukları o dönemin yüksek teknoloji ile yapmayı başarmışlardı.
Bu muhteşem bir şeydi ancak, Türk tarihinde asla bu bilgilere yer verilmedi.
Madencilik konusunda Türkiye'de herkesin duyduğu tek bir ses vardı.
Bu ses, Prof. Dr. Haydar Baş'a aitti.
2000'li yılların başından itibaren bu konuda en detaylı bilgileri daima kamuoyuna duyuran isim, hep Haydar Baş olmuştu.
Yeraltı kaynaklarımızla Türkiye'nin kıyamet sabahına kadar hiç kimseye muhtaç olmadan, dimdik ayakta kalabileceğini hep söylerdi.
O tarihlerde bu açıklamalara hiçbir kesimden destek gelmiyor, hatta bu açıklamalarla alay ediliyordu.
Aradan geçen 25 yılın sonunda Türkiye tam olarak, Haydar Baş'ın bu açıklamaları yaptığı zamana geri döndü.
Peki, şimdi olan ve konuşulan şey tam olarak nedir.
Kısaca olan şey şudur:
Küresel ekonominin dijitalleşme ve karbon-nötr büyüme ekseninde yeniden şekillendiği günümüzde, nadir toprak elementleri (NTE) yalnızca yüksek teknoloji sanayilerinin vazgeçilmez girdisi değil; aynı zamanda savunma kabiliyetlerinin, yeşil enerji dönüşümünün ve dijital altyapıların da stratejik dayanağı haline gelmiştir.
Yeşil dönüşümü besleyen kritik mineraller pazarının 2024'te 325 milyar dolar büyüklüğe ulaştığı ve 2040'ta 770 milyar dolara çıkacağı öngörülürken NTE'ye dayalı motor, türbin ve elektronik ürün pazarının hâlihazırda 1 trilyon doları aştığı hesaplanmaktadır.
Çin tek başına küresel NTE cevher üretiminin %61'ini, rafinaj ve ayırma kapasitesinin ise %92'sini kontrol etmektedir.
2024'te 300 bin ton NdFeB kalıcı mıknatıs üretmiş ve ABD'nin 2025 hedef hacmini yaklaşık 300 kat geride bırakmıştır.
ABD, 2020-2023 döneminde ihtiyaç duyduğu NTE bileşik ve metallerinin %70'ini Çin'den ithal etmiş; Mountain Pass madeninde yalnızca hafif NTE çıkarabilirken ağır NTE ihtiyacında tamamen dışa bağımlı kalmıştır.
ABD modern savunma platformları NTE'ye doğrudan bağımlıdır. Bir F-35'te yaklaşık 410 kg, Arleigh Burke destroyerinde 2,36 ton ve Virginia sınıfı denizaltıda 4,17 ton NTE ihtiyacı bulunmaktadır.
NTE arz kesintisi, ABD'nin tüm entegre caydırıcılık mimarisini riske atmaktadır.
30 Nisan 2025 tarihli ABD-Ukrayna Mineral Anlaşması, önceki 500 milyar dolar geri ödeme planı yerine yarı yarıya ortak fon modeli getirmiştir.
Böylece Ukrayna'nın yaklaşık %5 payla dünyadaki NTE ve kritik mineral rezervlerine erişim sağlanarak ABD'nin Çin bağımlılığını azaltacak alternatif tedarik hattı kurulmuştur.
Ukrayna rezervlerinin %40'ının halen Rusya işgali altındaki bölgelerde olması ve savaşın altyapıyı zedelemesi, kısa vadede üretim artışını sınırlasa da uzun vadede elektrikli araç, rüzgâr türbini ve savunma elektroniği için fiyat dengeleme potansiyeli sunmaktadır.
Buraya dikkat!
Grönland'daki disprosyum ve terbiyum açısından zengin cevher sahaları, ABD'nin ağır NTE açığını kapatmak ve Çin hâkimiyetine karşı alternatif yaratmak üzere stratejik öncelik kazanmıştır.
Türkiye'de durum nedir?
Türkiye, Eskişehir Beylikova'da bulunan 694 milyon tonluk rezerviyle Çin'in ardından ikinci büyük NTE sahasına sahiptir.
Aslında bu rezervin tam olarak ölçülemediği ve dünyanın en büyük rezervine sahip olan ülkenin, Türkiye olduğunu söyleyen uzmanlar var.
Yıllık 10 bin tonluk pilot tesisin faaliyete geçmesinin ardından Türkiye'nin hedefi, yıllık 570 bin tonluk saflaştırma kapasitesine ulaşarak bu alanda Avrupa başta olmak üzere yakın bölgenin "başat aktörü" haline gelmektir.
Türkiye'nin, 2025-2035 döneminde rezerv sahibi konumundan katma değer üreticisi konumuna geçebilmesi için JORC/UMREK uyumlu doğrulama, ölçeklenebilir rafinasyon, ileri manyetik alaşım Ar-Ge'si ve döngüsel geri kazanım hatlarını içeren üç eksenli bir yol haritası sunulmuştur.
NTE arzının jeopolitik silaha dönüşmesi, tedarik zincirinin çeşitlendirilmesini ve yeni üretici işleyici aktörlerin (Ukrayna, Grönland, Türkiye) hızlı entegrasyonunu zorunlu kılmaktadır.
Ancak Türkiye'nin AR-GE'ye ayırdığı komik bütçelerle bütün bunların yapılabilmesine olanak yoktur.
Sahip olduğu sınırsız kaynaklarıyla tüm dünyanın ve özellikle de ABD'nin dikkatini üzerine çeken Türkiye'nin, acil kodu ile Milli Ekonomi Modeli tezine ihtiyacı vardır.
Ancak bu modelin uygulanması sayesinde Türkiye tam bağımsızlığını elde edebilir.
Aksi takdirde ABD'nin gözü Eskişehir'dedir.
Bir oldubitti ile ABD'ye NTE konusunda verilecek tavizler, Türkiye'nin de sonu olacaktır.
Bu konu Milli Güvenlik konusudur.
Madenler konusunda taviz verecek herhangi bir siyasi irade, ileride çok ağır şekilde ve hatta Yüce Divan'da yargılanacaktır.
Hatırlatılır!
Tarihte Türklerin kullanmış olduğu en önemli maden çeşidi, en bilineniyle demir olmuştur.
Ayrıca bakır ile kalayın karışımından elde edilen tunç da tarihte ilk kez Türkler tarafından kullanılmıştır.
Altın ve gümüşü alaştırmak için ise elektron elde etmişlerdir.
Bundan tam 2500 yıl önce Kazakistan'da bir Türk prensine ait olduğu belirlenen altın elbiseye rastlanmıştır.
Yani Türkler daha o yıllarda bugün dahi yapılamayan bir elbiseyi, sahip oldukları o dönemin yüksek teknoloji ile yapmayı başarmışlardı.
Bu muhteşem bir şeydi ancak, Türk tarihinde asla bu bilgilere yer verilmedi.
Madencilik konusunda Türkiye'de herkesin duyduğu tek bir ses vardı.
Bu ses, Prof. Dr. Haydar Baş'a aitti.
2000'li yılların başından itibaren bu konuda en detaylı bilgileri daima kamuoyuna duyuran isim, hep Haydar Baş olmuştu.
Yeraltı kaynaklarımızla Türkiye'nin kıyamet sabahına kadar hiç kimseye muhtaç olmadan, dimdik ayakta kalabileceğini hep söylerdi.
O tarihlerde bu açıklamalara hiçbir kesimden destek gelmiyor, hatta bu açıklamalarla alay ediliyordu.
Aradan geçen 25 yılın sonunda Türkiye tam olarak, Haydar Baş'ın bu açıklamaları yaptığı zamana geri döndü.
Peki, şimdi olan ve konuşulan şey tam olarak nedir.
Kısaca olan şey şudur:
Küresel ekonominin dijitalleşme ve karbon-nötr büyüme ekseninde yeniden şekillendiği günümüzde, nadir toprak elementleri (NTE) yalnızca yüksek teknoloji sanayilerinin vazgeçilmez girdisi değil; aynı zamanda savunma kabiliyetlerinin, yeşil enerji dönüşümünün ve dijital altyapıların da stratejik dayanağı haline gelmiştir.
Yeşil dönüşümü besleyen kritik mineraller pazarının 2024'te 325 milyar dolar büyüklüğe ulaştığı ve 2040'ta 770 milyar dolara çıkacağı öngörülürken NTE'ye dayalı motor, türbin ve elektronik ürün pazarının hâlihazırda 1 trilyon doları aştığı hesaplanmaktadır.
Çin tek başına küresel NTE cevher üretiminin %61'ini, rafinaj ve ayırma kapasitesinin ise %92'sini kontrol etmektedir.
2024'te 300 bin ton NdFeB kalıcı mıknatıs üretmiş ve ABD'nin 2025 hedef hacmini yaklaşık 300 kat geride bırakmıştır.
ABD, 2020-2023 döneminde ihtiyaç duyduğu NTE bileşik ve metallerinin %70'ini Çin'den ithal etmiş; Mountain Pass madeninde yalnızca hafif NTE çıkarabilirken ağır NTE ihtiyacında tamamen dışa bağımlı kalmıştır.
ABD modern savunma platformları NTE'ye doğrudan bağımlıdır. Bir F-35'te yaklaşık 410 kg, Arleigh Burke destroyerinde 2,36 ton ve Virginia sınıfı denizaltıda 4,17 ton NTE ihtiyacı bulunmaktadır.
NTE arz kesintisi, ABD'nin tüm entegre caydırıcılık mimarisini riske atmaktadır.
30 Nisan 2025 tarihli ABD-Ukrayna Mineral Anlaşması, önceki 500 milyar dolar geri ödeme planı yerine yarı yarıya ortak fon modeli getirmiştir.
Böylece Ukrayna'nın yaklaşık %5 payla dünyadaki NTE ve kritik mineral rezervlerine erişim sağlanarak ABD'nin Çin bağımlılığını azaltacak alternatif tedarik hattı kurulmuştur.
Ukrayna rezervlerinin %40'ının halen Rusya işgali altındaki bölgelerde olması ve savaşın altyapıyı zedelemesi, kısa vadede üretim artışını sınırlasa da uzun vadede elektrikli araç, rüzgâr türbini ve savunma elektroniği için fiyat dengeleme potansiyeli sunmaktadır.
Buraya dikkat!
Grönland'daki disprosyum ve terbiyum açısından zengin cevher sahaları, ABD'nin ağır NTE açığını kapatmak ve Çin hâkimiyetine karşı alternatif yaratmak üzere stratejik öncelik kazanmıştır.
Türkiye'de durum nedir?
Türkiye, Eskişehir Beylikova'da bulunan 694 milyon tonluk rezerviyle Çin'in ardından ikinci büyük NTE sahasına sahiptir.
Aslında bu rezervin tam olarak ölçülemediği ve dünyanın en büyük rezervine sahip olan ülkenin, Türkiye olduğunu söyleyen uzmanlar var.
Yıllık 10 bin tonluk pilot tesisin faaliyete geçmesinin ardından Türkiye'nin hedefi, yıllık 570 bin tonluk saflaştırma kapasitesine ulaşarak bu alanda Avrupa başta olmak üzere yakın bölgenin "başat aktörü" haline gelmektir.
Türkiye'nin, 2025-2035 döneminde rezerv sahibi konumundan katma değer üreticisi konumuna geçebilmesi için JORC/UMREK uyumlu doğrulama, ölçeklenebilir rafinasyon, ileri manyetik alaşım Ar-Ge'si ve döngüsel geri kazanım hatlarını içeren üç eksenli bir yol haritası sunulmuştur.
NTE arzının jeopolitik silaha dönüşmesi, tedarik zincirinin çeşitlendirilmesini ve yeni üretici işleyici aktörlerin (Ukrayna, Grönland, Türkiye) hızlı entegrasyonunu zorunlu kılmaktadır.
Ancak Türkiye'nin AR-GE'ye ayırdığı komik bütçelerle bütün bunların yapılabilmesine olanak yoktur.
Sahip olduğu sınırsız kaynaklarıyla tüm dünyanın ve özellikle de ABD'nin dikkatini üzerine çeken Türkiye'nin, acil kodu ile Milli Ekonomi Modeli tezine ihtiyacı vardır.
Ancak bu modelin uygulanması sayesinde Türkiye tam bağımsızlığını elde edebilir.
Aksi takdirde ABD'nin gözü Eskişehir'dedir.
Bir oldubitti ile ABD'ye NTE konusunda verilecek tavizler, Türkiye'nin de sonu olacaktır.
Bu konu Milli Güvenlik konusudur.
Madenler konusunda taviz verecek herhangi bir siyasi irade, ileride çok ağır şekilde ve hatta Yüce Divan'da yargılanacaktır.
Hatırlatılır!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- ABD’nin gözü Eskişehir’de / 29.10.2025
- Asgari ücret 90 bin lira olmalı / 28.10.2025
- Bütçe değil nükleer bomba! / 27.10.2025
- Uyuşturucu satanı İDAM edin! / 21.10.2025
- Türkiye sistematik olarak çökertiliyor! / 20.10.2025
- ALS’li hastalara acil devlet desteği! / 15.10.2025
- Andımız yeniden okutulmalı / 13.10.2025
- Şerefsiz, alçak ‘biji Apo’ / 10.10.2025
- 2026’da asgari ücretli dilenecek / 06.10.2025
- Yalan üreteceğinize motor üretin! / 03.10.2025
- Asgari ücret 90 bin lira olmalı / 28.10.2025
- Bütçe değil nükleer bomba! / 27.10.2025
- Uyuşturucu satanı İDAM edin! / 21.10.2025
- Türkiye sistematik olarak çökertiliyor! / 20.10.2025
- ALS’li hastalara acil devlet desteği! / 15.10.2025
- Andımız yeniden okutulmalı / 13.10.2025
- Şerefsiz, alçak ‘biji Apo’ / 10.10.2025
- 2026’da asgari ücretli dilenecek / 06.10.2025
- Yalan üreteceğinize motor üretin! / 03.10.2025




















































































