İmam Mehdî’nin doğum ve hayatı neden gizli?
İnsanı her şeyden çok şüphe ve tereddüde düşüren şey İmam Mehdî’nin (aleyhi’s-selâm) doğum ve hayatının neden gizli olduğudur
05.08.2024 17:53:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İnsanı her şeyden çok şüphe ve tereddüde düşüren şey İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) doğum ve hayatının neden gizli olduğudur.
Hâlbuki O'nun babalarının bulunduğu zaman ve şartlar daha zordu. Buna rağmen onların doğumları gizli tutulmamış, kimlikleriyse belirtilerek ortaya konulmuştur.
CEVABI:
Eleştirmen şöyle diyor: "İmam Hasan Askerî (aleyhi's-selâm) endişesinden dolayı oğlunu gizlemiş, kimseye O'nun doğum ve yaşamından söz etmemiştir, öyleyse bunu kendisinden önceki İmamların da yapması gerekirdi.
Çünkü önceki İmamlar kendi zamanlarındaki halifeler tarafından daha çok baskı altında olup, tehdit ediliyorlardı. Halifelerin İmamlara ve Ehl-i Beyt dostlarına karşı davranışları daha şiddetli idi.
Ama İmam Hasan Askerî (aleyhi's-selâm) ve oğlunun zamanında Ehl-i Beyt dostları daha çok ve daha zengindiler; dolayısıyla endişelenmesine gerek yoktu."
Bu eleştiri de diğerlerinden farklı bir eleştiri değildir.
İmam Askerî'nin (aleyhi's-selâm) oğlunun doğumunu ve yaşadığını gizlemesi ve Ehl-i Beyt takipçilerine bile O'nun adını söylememesi, hatta işaret edilmesine dahi izin vermemesinin sebebi şudur:
Halifeler, önceki İmamların saltanat işlerine karışmadıklarını ve onların aleyhine silahlı kıyamlara izin vermediklerini biliyorlardı. İmamlar Ehl-i Beyt dostlarına takiyye etmelerini tavsiye ederlerdi.
İmamlar kendi yakınlarından bazıları silahlı mücadele etmek istediklerinde bunu şiddetle kınıyor ve birkaç şart gerçekleşmeden kapsamlı silahlı mücadelenin yapılmayacağını söylüyorlardı. Bu şartlar şunlardı:
1- Öğle vakti güneşin durması.
2- Gökten özel bir şahsın adının işitilmesi.
3- Beyda'da bir ordunun toprağa gömülmesi.
Bu olaylar gerçekleştiği zaman son hak rehber, zâlim ve bâtıl devletleri yok etmek için kapsamlı silahlı mücadelesini başlatacaktır. Bu yüzden o zamanın halifeleri İmamların varlığına ve onları tebliğ edenlere çok ehemmiyet vermiyorlardı.
Ayrıca silahlı kıyamlara yeltenen veya silahlı kıyamlara olumlu cevap veren Ehl-i Beyt dostu ise çok azdı.
Ama İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) vefatından sonra artık İmamların sessizlik dönemi bitiyor ve silahlı kıyamı başlatacak, bu işi kesinlikle yapacak, İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) dönemi başlıyordu.
Bu durum, O'nun yakalanıp şehit edilme sebebini şiddetlendiriyordu. İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) dönemindeki halifeler, eğer onu öldürürlerse kendilerini rahat ve güvende hissederlerdi.
Abbasî halifelerinin bu dönemde Ehl-i Beyt dostlarına ve İmam Askerî'nin (a.s.) yakınlarına yaptıkları şiddetli baskılar hakkında acayip olaylar vardır.
Örneğin, Allame Kuleynî Kâfi'de şöyle diyor:
"Halifenin veziri Abdullah b. Süleyman, İmam Hasan Askerî'nin (a.s.) vekillerinin hepsini yakalama kararı aldı. Halife şöyle dedi: 'Bu iş için tanınmayan memurlarımızı, şüphelendiğimiz şahısların yanına gönderelim. Memurlarımız onlara, humus, zekât vereceğiz, desinler. Eğer bu humus ve zekâtları kabul ederlerse hemen onları yakalasınlar.'
Öte yandan, İmam (a.s.) bütün vekillerine ikinci bir emre kadar hiç kimseden humus ve zekât almamalarını emretti. Vekillerde amel ettiler."
Yine Kâfi'de şöyle naklediliyor:
"İmam Mehdî (a.s.) bütün Ehl-i Beyt dostlarına bundan böyle Kerbela'ya ve Kureyş kabristanına (Ehl-i Beyt dostlarının çoğunun gömüldüğü kabristan) gitmemelerini emretti. Bunun hemen ardından, halife Kerbela ve Kureyş kabristanına gidenleri hemen tutuklama emri verdi."
İmam Mehdî'nin (a.s.) özel nâiblerinden biri olan Osman b. Said, Abdullah b. Ca'fer Himyeriye'ye şöyle diyordu: "O'nun ailesi zorluklar içindedir. Kimse onlara yardım etme cüretinde bulunamıyor, onların dostu olduklarını söyleyemiyorlar." (Prof. Dr. Haydar Baş Hasan el-Askeri ve İmam Mehdi eserinden)
Hâlbuki O'nun babalarının bulunduğu zaman ve şartlar daha zordu. Buna rağmen onların doğumları gizli tutulmamış, kimlikleriyse belirtilerek ortaya konulmuştur.
CEVABI:
Eleştirmen şöyle diyor: "İmam Hasan Askerî (aleyhi's-selâm) endişesinden dolayı oğlunu gizlemiş, kimseye O'nun doğum ve yaşamından söz etmemiştir, öyleyse bunu kendisinden önceki İmamların da yapması gerekirdi.
Çünkü önceki İmamlar kendi zamanlarındaki halifeler tarafından daha çok baskı altında olup, tehdit ediliyorlardı. Halifelerin İmamlara ve Ehl-i Beyt dostlarına karşı davranışları daha şiddetli idi.
Ama İmam Hasan Askerî (aleyhi's-selâm) ve oğlunun zamanında Ehl-i Beyt dostları daha çok ve daha zengindiler; dolayısıyla endişelenmesine gerek yoktu."
Bu eleştiri de diğerlerinden farklı bir eleştiri değildir.
İmam Askerî'nin (aleyhi's-selâm) oğlunun doğumunu ve yaşadığını gizlemesi ve Ehl-i Beyt takipçilerine bile O'nun adını söylememesi, hatta işaret edilmesine dahi izin vermemesinin sebebi şudur:
Halifeler, önceki İmamların saltanat işlerine karışmadıklarını ve onların aleyhine silahlı kıyamlara izin vermediklerini biliyorlardı. İmamlar Ehl-i Beyt dostlarına takiyye etmelerini tavsiye ederlerdi.
İmamlar kendi yakınlarından bazıları silahlı mücadele etmek istediklerinde bunu şiddetle kınıyor ve birkaç şart gerçekleşmeden kapsamlı silahlı mücadelenin yapılmayacağını söylüyorlardı. Bu şartlar şunlardı:
1- Öğle vakti güneşin durması.
2- Gökten özel bir şahsın adının işitilmesi.
3- Beyda'da bir ordunun toprağa gömülmesi.
Bu olaylar gerçekleştiği zaman son hak rehber, zâlim ve bâtıl devletleri yok etmek için kapsamlı silahlı mücadelesini başlatacaktır. Bu yüzden o zamanın halifeleri İmamların varlığına ve onları tebliğ edenlere çok ehemmiyet vermiyorlardı.
Ayrıca silahlı kıyamlara yeltenen veya silahlı kıyamlara olumlu cevap veren Ehl-i Beyt dostu ise çok azdı.
Ama İmam Hasan Askerî'nin (aleyhi's-selâm) vefatından sonra artık İmamların sessizlik dönemi bitiyor ve silahlı kıyamı başlatacak, bu işi kesinlikle yapacak, İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) dönemi başlıyordu.
Bu durum, O'nun yakalanıp şehit edilme sebebini şiddetlendiriyordu. İmam Mehdî'nin (aleyhi's-selâm) dönemindeki halifeler, eğer onu öldürürlerse kendilerini rahat ve güvende hissederlerdi.
Abbasî halifelerinin bu dönemde Ehl-i Beyt dostlarına ve İmam Askerî'nin (a.s.) yakınlarına yaptıkları şiddetli baskılar hakkında acayip olaylar vardır.
Örneğin, Allame Kuleynî Kâfi'de şöyle diyor:
"Halifenin veziri Abdullah b. Süleyman, İmam Hasan Askerî'nin (a.s.) vekillerinin hepsini yakalama kararı aldı. Halife şöyle dedi: 'Bu iş için tanınmayan memurlarımızı, şüphelendiğimiz şahısların yanına gönderelim. Memurlarımız onlara, humus, zekât vereceğiz, desinler. Eğer bu humus ve zekâtları kabul ederlerse hemen onları yakalasınlar.'
Öte yandan, İmam (a.s.) bütün vekillerine ikinci bir emre kadar hiç kimseden humus ve zekât almamalarını emretti. Vekillerde amel ettiler."
Yine Kâfi'de şöyle naklediliyor:
"İmam Mehdî (a.s.) bütün Ehl-i Beyt dostlarına bundan böyle Kerbela'ya ve Kureyş kabristanına (Ehl-i Beyt dostlarının çoğunun gömüldüğü kabristan) gitmemelerini emretti. Bunun hemen ardından, halife Kerbela ve Kureyş kabristanına gidenleri hemen tutuklama emri verdi."
İmam Mehdî'nin (a.s.) özel nâiblerinden biri olan Osman b. Said, Abdullah b. Ca'fer Himyeriye'ye şöyle diyordu: "O'nun ailesi zorluklar içindedir. Kimse onlara yardım etme cüretinde bulunamıyor, onların dostu olduklarını söyleyemiyorlar." (Prof. Dr. Haydar Baş Hasan el-Askeri ve İmam Mehdi eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.