İçinde bulunduğumuz bu günlerin en sıkıntılı problemlerinden biri de hiç şüphesiz ki, dini anlama ve yaşamada yaşanan kavram karışıklığı ile beraber İslami bir hayatı pratiğe dönüştürememe problemidir.
İslam dininin olmazsa olmazı Peygamberini, O kutlu Peygamberin Ehl-i Beyt'ini aradan çıkartıp silmeye çalışanların, unutturmak isteyenlerin, ortaya koyduğu inanç sistemi, maalesef Müslümanların düşünce sistemlerini ve hayatlarını ifsat etmektedir.
Şunu ilk başta yazmamız gerekir ki, İslam dininin düşünce yapısının temeli, İslam düşüncesinin en temel özelliği, Kâinatın Yaratıcısı Allah-ü Teâlâ'nın tek yaratıcı olduğu, Kuran-ı Kerim'in gönderildiği Peygamber (s.a.a.) ve O'nun pak Ehl-i Beyt'inin de örnek alınması gereken kişiler olduğu hakikatidir.
Batılı düşünce sistemi ise duyu organları ile hissedilen, akılla algılanılan gerçeklerle ve gerçeklikle alakalı dış olaylar ile alakalı düşünce sistemidir.
Çağımız da yaşanan inanç problemini, biraz daha anlaşır hale getirmek için çok kıymetli Üstadımız merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın Rahmeten li'l Âlemin Hz. Muhammed (s.a.v.) adlı eserin I. cildinin 304. sayfasını okuyalım;
Miraç hakkındaki birtakım soruların, bakış açılarına göre değiştiği muhakkaktır. Bu arada İslam'ı Batı kültürü standartlarına göre değerlendiren şarkiyatçıların, Miraç mucizeni akıllar üstü karakterinden uzaklaştırmaya çalıştıkları bir gerçektir.
Şunu diyebilirim ki; Miraç mucizeni, batılı düşünce tarzında anlamak veya algılamak, Müslüman'ım diyen birinin aklı ile izah edebileceği bir hadise, olay değildir.
Miraç mucizesi için Müşrikler, bu yolculuğun, deve ile en az iki ay sürmesi gerektiğini söyleyerek inanmadılar. Gecenin kısa bir vaktinde böyle bir yolculuğun gerçekleşmiş olması onlara göre mümkün değildi. (a.g.e. s. 303)
Bu arada bazı kaba softaların dediği gibi "Miraç mucizesine şahit olan insanlar hemen Allah'a ve Peygambere iman ettiler" sözü hiçbir gerçeklik taşımamaktadır. Hatta!
Miraç mucizesinde, müşrikler Resulullah'ı (s.a.v.) hemen yalanlamaya kalkıştılar. Yeni Müslüman olmuş bazı kimselerin kalplerini çeldiler, dinden çıkmalarına sebebiyet verdiler. (a.g.e. s.307)
Bu arada Müslüman olup İslami vahye dayalı düşünce sistemini gönüllerine ve akıllarına oturtamayanların çokça düştükleri bir hatayı, Miracın uyku halinde vuku bulduğunu ceset ile olmadığını iddialarına, çok muhterem Üstadımızın eserinden, çok kıymetli kalemlerinden cevap verelim.
Eğer rüya olmuş olsaydı hiç kimsenin itirazına hedef olmazdı. Çünkü rüyada herkes gezebilir ve uyanık iken havsala-i beşerin kabul etmeyeceği garibeler seyredebilir. Şu halde, Resulullahın Miracı uyanık halde cesediyle beraber vaki olmuştur ki, müşriklerin akılları yetmediğinden itiraz ve inkâra kalkışmışlardır. Diğer taraftan; eğer Miraç rüya olsaydı 'mucize' denmezdi. (a.g.e. s. 307)
Gençlerimizi, çocuklarımızı doğru bir düşünce sistemi üzerinde yaşatmak istiyorsak, yapmamız gereken, İman ve İnsan davasını, Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt gerçeğini Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in eserleri ile gelecek nesillere aktarmaktır.
Bu vesile yarın idrak edeceğimiz Miraç kandilimizi tebrik ederim.
- Seçme ve seçilme hakkı / 26.04.2024
- Kâmil kul, kâmil mü’min / 19.04.2024
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023