İran'da siyaseti ekonomi belirliyor
İran ekonomisindeki çalkantılar ülkede zaten sıcak olan iç politik tartışmaları daha da alevlendirdi. Muhafazakârlar kötü ekonomik gidişattan Ruhani hükümetini sorumlu tutmaya çalışıyor
18.04.2018 00:00:00
Her ne kadar son günlerde bölgesel gelişmelerin ani değişiklikler gösteren yoğun ve yüklü gündemi gözlemcilerin dikkatini çoğunlukla Suriye eksenli çatışma ihtimallerine çekmişse de komşu İran'ın iç politikasında da gözden kaçırılmaması gereken oldukça önemli tartışmalar yaşanıyor.
Öncelikle ekonomik gelişmelerden başlanacak olursa ekonomik ve siyasal gündemin adeta donduğu Nevruz tatilleri dönüşü insanların döviz bürolarına akın etmesi ülkede döviz fiyatlarının kontrolden çıkmasına neden oldu ve hükümet sabit döviz kuruna geçtiğini açıklayarak belirlediği kur dışında döviz alım satımının yasaklandığını duyurdu. Buna göre serbest piyasada 60 bin riyali geçen doların fiyatı 42 bin riyalde sabitlendi ve hükümet yurt dışına çıkacak olan kimselere gidecekleri ülkeye göre yılda bir kereye mahsus olmak üzere 500 ya da 1000 Euro miktarındaki dövizin bu kurdan satılacağını açıkladı. Döviz bürolarının faaliyetleri de geçici olarak yasaklandı ve tüm döviz işlemlerinin bankalar üzerinden gerçekleştirilmesine karar verildi.
Yurtdışına çıkış zorlaştı
Hükümet döviz harcamalarını kısıtlamak amacıyla başka bir adım daha attı ve yurt dışı çıkış harçlarını yaklaşık beş kat artırarak 2.2 milyon riyale (yaklaşık 215 TL) çıkarma kararı aldı. Ülkede sosyal medyada Trump'ın, 12 Mayıs'ta Nükleer Anlaşmadan çekilmesi halinde doların 100 bin riyale kadar çıkabileceği iddiaları seslendiriliyor. Ahmedinejad'ın ikinci döneminin ortalarında ve nükleer yaptırımların hemen öncesinde bir doların sadece 10 bin riyal civarında olduğu hatırlanacak olursa, sert ekonomik yaptırımların ülke milli para birimine olan etkisi daha iyi anlaşılıyor. Duruma müdahil olan Ayetullah Mekarim Şirazi'nin önerisi ise kimi ulemanın ekonomiye bakışını özetler nitelikteydi: Önde gelen döviz bürosu sahiplerinin yargılanmaları ve idam edilmeleri!
İran'ın dövizini kim kaçırdı?
Döviz kurlarındaki şiddetli artış ile ilgili diğer bir açıklama da Meclis Ekonomi Komisyonu Başkanı Muhammed Rıza Puribrahimi'den geldi. Milletvekiline göre son birkaç ay içinde ülkeden 30 milyar doların çıkarılması ve 20 milyar dolar kadar bir meblağın da bankacılık sistemi dışında tutulması gibi yanlış mali politikalar, insanların dövize hücum etmesine neden olmuş durumda.
Yaşanan son devalüasyon, ülkede zaten sıcak olan iç politik tartışmaları daha da alevlendirdi. Muhafazakârlar, ülkenin içinde bulunduğu iç ve dış siyasi tıkanıklıktaki paylarını inkâr ederek, kötü ekonomik gidişattan Ruhani hükümetini sorumlu tutmaya çalışıyor. Bu kesime yakın basın organlarında manşetleri süsleyen döviz rekorlarının altında daima söz konusu durumun Nükleer Anlaşmanın 'hediyelerinden' birisi olduğu ileri sürülüyor. Bazı gruplar daha da ileri giderek hükümetin istifa etmesi gerektiğini savunuyor.
Velayet-i Fakih kalksın
İç politika tartışmalarına bir katkı da reformcu kanaat önderlerinden Mustafa Taczade'den geldi. Reformcular arasında düşünsel etkinliğiyle bilinen eski İçişleri Bakanı Yardımcısı Taczade, 'resmi ya da derin devletten biri sahneden çıkmak zorunda' diyerek İran'daki iki başlı yönetim düzeninin sürdürülemeyeceği mesajı verdi. Benzer diğer bir uyarı ise Nobel Ödüllü İnsan Hakları Savunucusu Şirin İbadi tarafından dillendirildi. Uzun süredir Batı'da yaşayan İbadi verdiği bir röportajda, "artık İran'ın reforme edilebileceğine inanmıyorum" diyerek siyasal sistemde çok temel değişiklikler yapılması ve öncelikle de anayasadaki velayet-i fakih ilkesinin kaldırılması önerisinde bulundu.
Sonuç olarak Trump yönetiminin İran'a karşı tavrını yavaş ama istikrarlı bir şekilde sertleştirdiği göz önüne alındığında ülkeye uygulanan yaptırımların, 12 Mayıs'tan sonra yeni bir aşamaya geçecek olması ve Rusya ile bozuşan Avrupa ülkelerinin İran'a ambargolar konusundaki isteksizliklerini terk etmeleri, öte yandan İran karşıtı sert tutumlarıyla bilinen Mike Pompeo ve John Bolton gibi şahin isimlerin, Beyaz Saray'da önemli pozisyonlara getirilmeleri, İran'ın yakın gelecekte hem ekonomi hem de dış politika alanında zorlu bir döneme girebileceğini gösteriyor.
İran'da işsizlik oranı yüzde 12.1
İran İstatistik Kurumu Başkanı Umid Ali Parsa, ülkedeki işsizlik oranının yüzde 12.1 olduğunu açıkladı. İran devlet televizyonuna konuşan Parsa, ülkedeki işsizlik oranının önceki yıl 12.7 olarak belirlendiğini hatırlatarak, bu sene söz konusu oranın 12.1 olduğunu söyledi. Ülkede 3 milyon 200 bin işsiz olduğunu ifade eden Parsa, tam istihdam edilmeyen ve tam zamanlı iş arayan kişi sayısının da 2 milyona ulaştığını belirtti. İran İstatistik Kurumu Başkanı Parsa, ülkede gençler arasındaki işsizlik oranının ise yüzde 28.3 olduğu bilgisini vererek, bunun da önceki yıla oranla yüzde 0.8 azaldığını ifade etti.
Öncelikle ekonomik gelişmelerden başlanacak olursa ekonomik ve siyasal gündemin adeta donduğu Nevruz tatilleri dönüşü insanların döviz bürolarına akın etmesi ülkede döviz fiyatlarının kontrolden çıkmasına neden oldu ve hükümet sabit döviz kuruna geçtiğini açıklayarak belirlediği kur dışında döviz alım satımının yasaklandığını duyurdu. Buna göre serbest piyasada 60 bin riyali geçen doların fiyatı 42 bin riyalde sabitlendi ve hükümet yurt dışına çıkacak olan kimselere gidecekleri ülkeye göre yılda bir kereye mahsus olmak üzere 500 ya da 1000 Euro miktarındaki dövizin bu kurdan satılacağını açıkladı. Döviz bürolarının faaliyetleri de geçici olarak yasaklandı ve tüm döviz işlemlerinin bankalar üzerinden gerçekleştirilmesine karar verildi.
Yurtdışına çıkış zorlaştı
Hükümet döviz harcamalarını kısıtlamak amacıyla başka bir adım daha attı ve yurt dışı çıkış harçlarını yaklaşık beş kat artırarak 2.2 milyon riyale (yaklaşık 215 TL) çıkarma kararı aldı. Ülkede sosyal medyada Trump'ın, 12 Mayıs'ta Nükleer Anlaşmadan çekilmesi halinde doların 100 bin riyale kadar çıkabileceği iddiaları seslendiriliyor. Ahmedinejad'ın ikinci döneminin ortalarında ve nükleer yaptırımların hemen öncesinde bir doların sadece 10 bin riyal civarında olduğu hatırlanacak olursa, sert ekonomik yaptırımların ülke milli para birimine olan etkisi daha iyi anlaşılıyor. Duruma müdahil olan Ayetullah Mekarim Şirazi'nin önerisi ise kimi ulemanın ekonomiye bakışını özetler nitelikteydi: Önde gelen döviz bürosu sahiplerinin yargılanmaları ve idam edilmeleri!
İran'ın dövizini kim kaçırdı?
Döviz kurlarındaki şiddetli artış ile ilgili diğer bir açıklama da Meclis Ekonomi Komisyonu Başkanı Muhammed Rıza Puribrahimi'den geldi. Milletvekiline göre son birkaç ay içinde ülkeden 30 milyar doların çıkarılması ve 20 milyar dolar kadar bir meblağın da bankacılık sistemi dışında tutulması gibi yanlış mali politikalar, insanların dövize hücum etmesine neden olmuş durumda.
Yaşanan son devalüasyon, ülkede zaten sıcak olan iç politik tartışmaları daha da alevlendirdi. Muhafazakârlar, ülkenin içinde bulunduğu iç ve dış siyasi tıkanıklıktaki paylarını inkâr ederek, kötü ekonomik gidişattan Ruhani hükümetini sorumlu tutmaya çalışıyor. Bu kesime yakın basın organlarında manşetleri süsleyen döviz rekorlarının altında daima söz konusu durumun Nükleer Anlaşmanın 'hediyelerinden' birisi olduğu ileri sürülüyor. Bazı gruplar daha da ileri giderek hükümetin istifa etmesi gerektiğini savunuyor.
Velayet-i Fakih kalksın
İç politika tartışmalarına bir katkı da reformcu kanaat önderlerinden Mustafa Taczade'den geldi. Reformcular arasında düşünsel etkinliğiyle bilinen eski İçişleri Bakanı Yardımcısı Taczade, 'resmi ya da derin devletten biri sahneden çıkmak zorunda' diyerek İran'daki iki başlı yönetim düzeninin sürdürülemeyeceği mesajı verdi. Benzer diğer bir uyarı ise Nobel Ödüllü İnsan Hakları Savunucusu Şirin İbadi tarafından dillendirildi. Uzun süredir Batı'da yaşayan İbadi verdiği bir röportajda, "artık İran'ın reforme edilebileceğine inanmıyorum" diyerek siyasal sistemde çok temel değişiklikler yapılması ve öncelikle de anayasadaki velayet-i fakih ilkesinin kaldırılması önerisinde bulundu.
Sonuç olarak Trump yönetiminin İran'a karşı tavrını yavaş ama istikrarlı bir şekilde sertleştirdiği göz önüne alındığında ülkeye uygulanan yaptırımların, 12 Mayıs'tan sonra yeni bir aşamaya geçecek olması ve Rusya ile bozuşan Avrupa ülkelerinin İran'a ambargolar konusundaki isteksizliklerini terk etmeleri, öte yandan İran karşıtı sert tutumlarıyla bilinen Mike Pompeo ve John Bolton gibi şahin isimlerin, Beyaz Saray'da önemli pozisyonlara getirilmeleri, İran'ın yakın gelecekte hem ekonomi hem de dış politika alanında zorlu bir döneme girebileceğini gösteriyor.
İran'da işsizlik oranı yüzde 12.1
İran İstatistik Kurumu Başkanı Umid Ali Parsa, ülkedeki işsizlik oranının yüzde 12.1 olduğunu açıkladı. İran devlet televizyonuna konuşan Parsa, ülkedeki işsizlik oranının önceki yıl 12.7 olarak belirlendiğini hatırlatarak, bu sene söz konusu oranın 12.1 olduğunu söyledi. Ülkede 3 milyon 200 bin işsiz olduğunu ifade eden Parsa, tam istihdam edilmeyen ve tam zamanlı iş arayan kişi sayısının da 2 milyona ulaştığını belirtti. İran İstatistik Kurumu Başkanı Parsa, ülkede gençler arasındaki işsizlik oranının ise yüzde 28.3 olduğu bilgisini vererek, bunun da önceki yıla oranla yüzde 0.8 azaldığını ifade etti.