logo
13 MAYIS 2025

İslam’ a göre milliyetçilik

02.03.2019 00:00:00
İnsan yaratılışı gereği bir anne ve babadan dünyaya gelmektedir. Pek tabi ki kendi iradesi dışında birlikte olduğu toplumun dil adet örf gibi özelliklerini taşımakla beraber, kalıtsal olarak fiziksel özelliklerine de sahip olmakla derisinin rengine bürünmektir.
Yüce dinimiz İslamiyet ise insanların inanmaları gereken itikadî konulardan başlayarak, yüce yaratıcıya nasıl ibadet etmemiz gerektiğinden devam ederek hayatın içindeki yaşantıyı tamamen insanların mutluluğu için düzenleyen Allah-ü Teâlâ tarafından ilk peygamber Hz. Âdem (a.s.)  atamızdan, son olarak Resulü Habibi Muhammed Mustafa'sına (s.a.a.) kadar tüm peygamberlerine vahiy ettiği tek dinin adıdır.
İnsanlar değişik dillerde değişik renklerde değişik kavimlere ve milletlere ayrılarak yüce yaratıcı tarafından yaratılmıştır. Hucurat sûresi 13. ayette Rabbimiz şöyle buyurmaktadır "Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır." 
Bazı kişiler bu ayet-i kerimeyi bilerek veya bilmeyerek, yanlış anlamak ve anlatmakla, Allah-ü Teâlâ'nın insanları yaratmasındaki kabileleri kavimleri soyları bilmeden inkâra kalkışmaktadırlar. 
Hud Sûresi 118. ayeti kerimede de, Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır, "Rabbin dileseydi insanları elbette tek bir ümmet yapardı. Fakat onlar hep ihtilâf içinde olacaklardır."
Demek ki yaratılışın sünnetullaha göre uygun şekli, ayet-i kerimeye göre çeşitli kabilelere, milletlere, soylara göre yaratılmaktır. Bir millete ait olarak onun diline örfüne fiziksel yapısına, rengine bürünerek dünyada yaşamak, Allah-ü Teâlâ'nın insanı yaratmasındaki hakikatin kendisidir. 
Tek bir babadan ve anneden gelen insanın aslında tek bir ümmet olarak tek bir renk, tek bir dil, tek bir fiziksel yapı ile neslini devam ettirmesi daha kolayken, Allah-ü Teâlâ'nın azametini göstermesi açısından farklı renklerde, çeşitli dillerde ayrı fiziksel yapılarda insanı yaratması dikkate şayandır.
Peygamber aleyhissalatü vesselam efendimizin ashabından, Farisi olan, Hz. Selman'a (r.a.), sen Ehl-i Beyt'tensin dedikleri halde, onun soyunu değiştirmeye kalkmamışlardı. Hz. Selman; Selman-ı Farisi olarak kendi milletinin ismiyle anılmış, siyah-i derisi ile Hz. Bilal'in, Habeşistan'lılığını, Efendimiz (s.a.a) ümmetine hiçbir zaman unutturmamıştır. Demek ki bir Müslüman'ın mensubu olduğu milletin adını anması, zikretmesi İslamiyet'te kınanmamaktadır. 
Şimdi kimlere ne oluyor ki, Efendimiz (s.a.a.) andığı, zikrettiği milletlerin ismini anmayı, cahiliye Arap kabileyetçiliği olarak görsün! Efendimiz(s.a.a.) bizlere en güzel örnek değil mi ki, Selman-ı Farisi'nin, Farslılığını zikrederek, anarak mensubu olduğu milletin adını dillendirerek, Ümmetinden olmaya layık olanların hangi milletten olduğunu söylemesini en güzel örnekle önümüze koymuştur.  
Bilinmelidir ki! İslam yalnız Araplara inen bir din değildir. İslam bütün insanlığa inen tek evrensel dindir. Bu dine inanan milletlerin de tek tek adlarını anarak Türk, Kürt, Arap, Farslı isimlerini zikretmesi anması İslamiyet'e veya Müslümanlara bir sıkıntı vermez, leke sürmez. 
Çinli'nin, Kızılderili'nin, Aborjin'in, Eskimo'nun hangi milletten olursa olsun Müslüman olduğunu müntesibi olduğu milletle zikretmesi, İslam dininin evrenselliğine delildir. İslam dininin evrensel çağrısının, gerçekleşmesinden de sıkıntıya düşecek olanlar, dinimizin düşmanları ve onların oyuncağı olan emperyalist sömürgecilerdir.   
İslam dininin kınadığı kabilecilik, asabiyetçilik nedir diye sorarlarsa, bunu bize açıklayan Peygamber (s.a.a.) efendimizin "İnsanları bir asabiyet (köken) için toplanmaya çağıran, bir asabiyet için savaşan ve asabiyet uğrunda ölen bizden değildir. Bu ölüm cahiliye ölümüdür." (Müslim, İmare, 57) hadis-i şerifidir. 
Asabiyet (kökleri) için çalışan kimlerdir, buna İslam dünyasından kimleri örnek verebiliriz diye soranlara,  Emevileri en güzel örnek olarak gösterebiliriz. Kendi kabileleriyle ve boylarıyla o kadar övünmüşlerdir ki, idareciliği babadan oğula geçen, bir ırkçılığa dönüştürmüşler. Kendilerinden başka hiç kimsenin, insanları daha iyi bir şekilde idare edebileceklerine inanmadıklarından dolayıdır ki, Müslümanların kanlarıyla canlarıyla kurdukları devletin adını yalnız kendi soylarının ismi ile adlandırmışlardır. 
İslam eliyle fethedilen bölgeleri, kendi istedikleri şekilde idare edebilmek için, Cenab-ı Mevla'nın yarattığı, milli kimlik ve dilleri ortadan kaldırmışlardı. Yapmış oldukları uygulama Roma İmparatorluğu'nun bir uygulamasıydı. İşin en acısı ise yaptıkları bu işi İslam'a mal etmeleri idi…
Ehl-i Beyt eliyle Müslüman olan Farslılar, Türkler, Kürtler hiçbir zaman dillerini ve milli kimliklerini kaybetmeden, günümüze kadar gelebilmişlerdir. Yine Ehl-i Beyt'in nefesiyle İslam olan Balkanlar'da Müslüman olan milletlerin kendi dillerini kullandıklarını günümüzde çok rahat görmekteyiz. 
Avrupalıların, bağırlarından sökmeye çalıştıkları, Boşnak Müslüman nüfusu, yerlerinden sökememelerinin ana sebeplerinden başlıcaları, milli kimlik şuuruna ve ana dillerine vakıf olmaları değil miydi? 
Endülüs'ü fetheden Emeviler, milli kimliği ve dili yok saymasa idiler, Endülüs medeniyeti, hiçbir zaman Haçlı seferleri ile işgal edilemeyecekti!
Anadolu coğrafyası da, Hacı Bektaşi Veli'nin ve devamında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Türklük milli şuuru ve dili ile defalarca haçlı işgallerinden kurtulabilmiştir. 
Türklük milli şuuru, bir soyun kendisini diğerinden üstün görmesi ve diğerlerini sömürmesi değil; devleti ve Müslümanları yaşatabilmek için, millet şuuru ile insanları birleştirmektir. Böyle bir milli şuur, dinimiz yüce İslam'ın istediği bir görüştür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Ali Nezir / diğer yazıları
İşte ihtilaf noktaları
Rusya ile Ukrayna niçin anlaşamıyor?
Artçılar devam ediyor
İstanbul bu sabah 3.8 ile sarsıldı
Türkiye rotada yok, İsrail de
Trump, Suudi Arabistan'da
TÜİK doğum istatistiklerini açıkladı
Geçen yıl 937 bin 559 bebek doğdu
Esnaf denetim kıskacında
Biri bitiriyor, öteki başlıyor; artık gına geldi
Nedeni ithalatın patlaması
Cari açık roketledi
Bu devirde para bulmak zor zanaat!
Şimşek yine yollara düştü
Yabancı firma istedi, düğmeye basıldı
Paslanmaz sektörü soruşturma kıskacında
Erdoğan fesih kararını değerlendirdi
'Hedefimize emin adımlarla yürüyoruz'
'Suriye konusunda Erdoğan ile çalışma yapıyoruz'
Trump: Suriye'den yaptırımları kaldırabiliriz
'Tepelerine binmeye devam edeceğiz'
'Devletin alameti farikası adalettir'
Bahçeli'den PKK açıklaması
'Çok mühim ve münhasır sonuçları olacak'
Fidan: Tarihi ve önemli bir karar
'Bu kararın samimi şekilde uygulanması...'
Amasya'da deprem
Depremin büyüklüğü 4,4
Yeni Papa Türkiye'ye gelecek mi?
'Halefim mutlaka İznik'e gitsin'
İşte ihtilaf noktaları
Rusya ile Ukrayna niçin anlaşamıyor?
Artçılar devam ediyor
İstanbul bu sabah 3.8 ile sarsıldı
Türkiye rotada yok, İsrail de
Trump, Suudi Arabistan'da
TÜİK doğum istatistiklerini açıkladı
Geçen yıl 937 bin 559 bebek doğdu
Esnaf denetim kıskacında
Biri bitiriyor, öteki başlıyor; artık gına geldi
Nedeni ithalatın patlaması
Cari açık roketledi
Bu devirde para bulmak zor zanaat!
Şimşek yine yollara düştü
Yabancı firma istedi, düğmeye basıldı
Paslanmaz sektörü soruşturma kıskacında
Erdoğan fesih kararını değerlendirdi
'Hedefimize emin adımlarla yürüyoruz'
'Suriye konusunda Erdoğan ile çalışma yapıyoruz'
Trump: Suriye'den yaptırımları kaldırabiliriz
'Tepelerine binmeye devam edeceğiz'
'Devletin alameti farikası adalettir'
Bahçeli'den PKK açıklaması
'Çok mühim ve münhasır sonuçları olacak'
Fidan: Tarihi ve önemli bir karar
'Bu kararın samimi şekilde uygulanması...'
Amasya'da deprem
Depremin büyüklüğü 4,4
Yeni Papa Türkiye'ye gelecek mi?
'Halefim mutlaka İznik'e gitsin'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.