Türkiye siyaseti uzun yıllardır iki kutuplu bir yapının gölgesinde ilerliyor: Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı. Başlangıçta farklı ideolojik temeller üzerine kurulsalar da, bugün toplumsal güveni zedeleyen ve halkın beklentilerine tam cevap veremeyen bir tablo ortaya çıktı. Türk milleti artık sloganlardan değil, gerçek çözümlerden yana. Artık aranan şey, samimi, güven veren ve milli iradeyi esas alan bir siyasi duruştur.
Gerçek bir milli ittifak, kişisel çıkarlar veya ideolojik kamplaşmalar üzerine değil, adalet, liyakat, üretim ve milli menfaat temelleri üzerine kurulmalıdır. Bu anlayış, toplumsal kutuplaşmayı azaltır, birlik bilincini güçlendirir ve devlet aklının yeniden inşasını sağlar.
Hukuki açıdan bakıldığında, Anayasa'nın 6. maddesi "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" der. Bu hüküm, sadece bir söz değil; siyasi hayatın yönünü belirleyen temel ilkedir. Yeni bir milli ittifak, bu ilkeyi pratiğe dönüştürmeli; demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesini esas almalı ve tam bağımsızlık ilkesini merkeze yerleştirmelidir. 1982 Anayasası'nın 68. ve 69. maddeleri uyarınca siyasi partiler ve ittifaklar, yalnızca örgütlenme hakkına değil, demokratik düzenin korunmasına da yükümlüdür.
Mevcut iktidarın dış siyasete odaklanıp iç hukuk ve toplumsal düzeni yeterince gözetmemesi, ekonomik sıkıntıları ve adaletsizliği derinleştirmiştir. Oysa güçlü dış politika, ancak sağlam iç düzenle mümkündür. Uluslararası prestij, içeride adalet, refah ve güven tesis edilmeden kalıcı olamaz.
Özellikle son dönemde kamuoyuna yansıyan bilgiler, vatandaşlarımızın güvenliği ve huzuruyla ilgili ciddi kaygıları gündeme taşımaktadır. Çeşitli çetelerin baskısı altında tedirgin yaşayan binlerce vatandaş, çocuklarını sanal kumar ve yasa dışı bahis ağlarından koruma konusunda endişelidir. Hatta uyuşturucu kullanımının ortaokul seviyesine kadar indiğine dair iddialar, güvenlik zafiyetlerinin derinleştiğini göstermektedir. Buna karşılık kamu gündeminde sıkça uluslararası ilişkiler ve dış politika öne çıkarken, vatandaşın doğrudan güvenliği ve geleceği geri planda kalmaktadır. Oysa Türkiye Cumhuriyeti'nin temel görevi, hukuk devleti ilkesi çerçevesinde vatandaşlarının güvenliğini, huzurunu ve geleceğini teminat altına almaktır.
Artık Meclis, Türkiye'nin milli birliğini ve ortak değerlerini temsil etmesi gereken bir mekân olmasına rağmen, bazı tartışmalı ve provokatif ifadelerin dile getirildiği bir platform hâline gelmiştir. Bu durum, sadece siyasi ve etik açısından değil, aynı zamanda milli birlik ve beraberlik açısından da ciddi bir risk oluşturmaktadır. Meclis'te söylenen sözler toplumun vicdanında yankı bulur; dolayısıyla tartışmalı veya şiddeti çağrıştıran ifadeler, toplumsal güveni ve ortak aidiyet duygusunu zedeleyebilir. Hukuk devleti ve demokratik sistem çerçevesinde, Meclis'in vatandaşın güvenliğine, barışına ve huzuruna hizmet etmesi gerekirken, bu tür söylemler hem demokratik normlara hem de anayasanın koruduğu toplumsal düzen ve kamu güvenliği ilkelerine aykırı değerlendirilmelidir.
Ekonomi de siyasetin aynasıdır. Sürekli değişen politikalar, liyakatsiz atamalar ve yolsuzluk iddiaları toplumun üretim gücünü zayıflatmıştır. Yeni bir milli ittifak; üretimi merkeze alacak, tarımı ve sanayiyi güçlendirecek, kamu kaynaklarını kalkınma için kullanacak ve eşit gelir dağılımı sağlayacaktır. Böylece toplumun güveni ve moralini yeniden yükseltecektir.
Bugün Türk milleti, ne Cumhur İttifakı'ndan ne de Millet İttifakı'ndan bir kurtuluş veya çözüm umudu beklemektedir. Aranan şey, samimiyet, güven ve milli iradeyi esas alan bir duruştur. Bu yeni ittifak, yalnızca siyaseti değil; ekonomiyi, adaleti, eğitimi ve toplumsal huzuru da yeniden inşa edecek millî bir uyanışın sembolü olacaktır.
Çünkü milletin güveniyle doğan bir oluşum, mevcut tüm yapay ayrımları ortadan kaldırır ve devlet aklının yeniden inşasını sağlar. Bu açıdan bakıldığında, yeni milli ittifak hem siyasi bir alternatif hem de anayasal ve demokratik bir gerekliliktir. Türk milleti adına samimi bir ittifak, artık kaçınılmazdır.
- Fenerbahçe için en büyük kazanım: Mourinho’nun gidişi / 30.08.2025
- Ülkemiz Milli Ekonomi Modeli’nin net çözüm sunduğu sorunlarla boğuşuyor / 03.05.2025
- Geç kalmadan İsmail Kartal gelmeli / 24.10.2024
- Alevilik yol, Bektaşilik tariki medeniyettir / 16.10.2024
- Atatürk’ümüzü de, dinimizi de rahat bırakın / 05.09.2024
- İmam Hüseyin Hak adına Kerbela’ya gitmiştir / 18.07.2024
- Fenerbahçe’miz kazandı / 11.06.2024
- Ülkemizin manevi başkenti Hacıbektaş’tır / 26.12.2023
- Asgari ücret zammından taraflar mutsuz oluyor! / 24.12.2023