Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı resmi işsizlik rakamları, her ne kadar gerçek rakamların sadece üçte birini yansıtsa da, ekonomik tablomuzun hiç de iç açıcı olmadığını gösteriyor.Malum, resmi işsizlik oranı yüzde 12,3 olarak açıklandı.Bu rakamla krizin teğet geçtiği(!), krizin sadece psikolojik olarak ifade edildiği ve bugüne kadar da hiçbir önlem almayan Türkiye, krizde paçası tutuşan, ne yapacağını bilemeyen 52 ülkenin içinde 3. sırada bulunuyor.Bir de krizden etkilenseydik ne olurdu acaba?İşsizlik rakamlarından bahsederken, "gerçeğin üçte biri" ifadesini hamasi duygularla söylemiyorum. Peki, neden gerçeğin üçte biri?Resmi işsizlik rakamlarına, gerçekte bir işi olmadığı halde;İş bulmaktan umudunu kesenler,Eksik istihdam edilenler,Mevsimlik çalışanlar,İş bulma kurumuna müracaat etmeyenler,Ve de ücretsiz aile işçileri dahil edilmiyor."Ücretsiz aile işçileri"ni biraz açalım.Bunların büyük bölümü tarım kesiminde bulunuyor. Gerçekte işçi olmayan, ücretli olmayan bu kişilerin yüzde 94,8'i yani 2 milyon 631 bini sosyal güvenlikten mahrum. Gerçekte istihdam edilmediği halde istihdam rakamları içerisinde iş sahibi olarak görünen bu kesimin sayısı oldukça fazla: 2 milyon 775 bin kişi.Yani 2 milyon 995 bin kişi olan işsiz rakamına neredeyse denk.Yukarıda saydıklarımızı da hesaba kattığımızda yüzde 12,3 olarak ifade edilen resmi işsizlik rakamının gerçekte yüzde 40'lar seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Yüzde 12,3 rakamıyla küresel ekonomide ismi geçen 52 ülkenin içinde 3. sırada olan Türkiye, bu yüzde 40 rakamıyla açık ara birinci olduğu kesin.Ve bundan sonrası da önemli?Sanayide açıklanan rakamlar hiç hoş değil,Ürünlere talep gittikçe daralıyor,Kriz daha dibi görmüş değil,Ve IMF'ye bağımlı olan Türkiye'nin eli kolu bağlı vaziyette? Dünyanın en gelişmişinden en küçüğüne kadar ülkeler teşvik paketi açıklamasına rağmen Türkiye hala bir adım atmış değil.Türkiye borçla dönmeye çalışan bir ülke ve bu yıl dış finans bulmakta oldukça zorlanacak.Şimdi böyle bir olumsuz tabloda işsizlik hakkında olumlu bir değerlendirme yapmak asla mümkün değil.Ama bu gerçeklere rağmen hala birileri kalkıp bu yıl kötü geçecek, ama 2010 yılında düzelme olacak diyebiliyor.Olumsuz tabloya rağmen bu cümlenin bilimsel, mantıki karşılığı nedir?2009 yılının kötü bir yıl olacağını 2008'deki gidişattan anlıyoruz; herkesin de ifade ettiği gibi 2009 daha kötü olacaksa 2010'da bir iyileşme olacağını nereden çıkarıyoruz?Elimizde bir sihirli değnek mi var? Sanki 2010'da değneği vurunca her şey düzelecek. Eğer böyle bir değnek varsa 2010'u neden bekliyoruz?Bu küresel krizden bu kadar etkilenmemizin asıl sebebi yıllarca uyguladığımız IMF politikaları olmasına rağmen ve hala IMF'den medet uman bir ülke olarak 2010 nasıl daha iyi olabilir?Artık kendimizi ve milletimizi kandırmayı bir kenara bırakalım ve dünyada 42 ülke Milli Ekonomi Modeli'nden nasıl istifade ettiyse bizler daha fazlasını yaparak çözüme adım atalım.O zaman göreceğiz ki aradığımız sihirli değnek, IMF'nin kısırdöngü politikaları değil Milli Ekonomi Modeli'nin projeleriymiş.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024