Geçenlerde 'yiğit muhtaç olmuş kuru soğana' başlıklı yazımdan dolayı, sizinle paylaşmak istediğim bir mail almıştım: İşte 'İşsizlik nedir?' başlıklı ileti:"Tablolarda gösterdiğiniz birkaç doğrunun istatistiksel olarak yükselişte olması mı?Gerçekten işsizlik nedir bilir misiniz? İnsanı nasıl yaralar? Sadece maddi ihtiyaçlarını karşılayamamak mıdır işsizlik? Evine götüremediğin ekmekten başka bir şey karşılığı var mıdır sizde? Yıllarca okuduktan sonra bile her görüşmeden "biz, sizi ararız" karşılığıyla ayrılanlar, geniş zaman kipini hiç sevmezler örneğin, bilir misiniz? Çünkü geniş zamanlarla kurulan sözde olumlu cümleler, olmama olasılığını olma olasılığından daha çok taşırlar içlerinde. Ararım, söylerim, dönerim; diyenler, ne ararlar ne söylerler ne de dönerler. "Sizi arayacağız" cümlesi ile "Sizi Ararız" cümlesi arasındaki farkı edebiyat öğretmenlerinden daha iyi belletir işverenler.Diğer taraftan vatana, millete hayırlı bir evlat yetiştireceğim, diye çırpınan anne-babaların emeklerinin karşılıksız kalışıdır işsizlik. Yıllarca yarıştırıldıktan, sınavdan sınava koşturulduktan sonra kendi ayakları üzerinde bile duramamanın verdiği güvensizlik; bu güvensizliğin günden güne insanı içine gömdüğü boş vermişliktir. Bu gençler mi ülkeyi geleceğe taşıyacak, diye nutuk atanların göremediği, çalışamıyor olmanın getirdiği zorunlu ilgisizliktir. Okumaktan ve düşünmekten yoksun dediğiniz bu toplum, yaşamaktan yoksun kalmamak için çırpınırken yine göremediğiniz çaresizliktir işsizlik. Çocuğunuza, almak istediği bir sakız için "hayır" demenin yaşattığı pişmanlıkta, yıllarca biriktirilen karnelerin tozlanmış sevinçlerinde, zaman zaman gördüğümüz üçüncü sayfa intihar haberlerinde saklanır işsizlik.Üstüne üstlük işsizseniz hiçbir şeysinizdir sanki. Bir işiniz olmadığında; bir adınız, bir sanınız, bir yeriniz yok gibidir, aidiyet duygunuz da örselenir işsizlikle. Dinlenmez olursunuz; hatta zamanla istenmez. Ne tam anne, ne tam baba, ne tam eş, ne de tam evlat olabilirsiniz; yarımsınızdır yani. Yarım olmak nedir bilir misiniz? Hele yarım ölmekten korkmak?...Şimdi yine soruyorum: İşsizlik nedir?Bugün belleklerinizi tekrar gözden geçirin: Nedir işsizlik?..."İşsizlik değerli okurumuzun belirttiği ve atalarımızın da "Allah düşmanımın başına vermesin" diye dua ettiği büyük bir illet gerçekten.İşsizliği ancak onu yaşayan bilir. "aç köpek fırın deler demişler,açlık dervişliği maalesef bozuyor ve bozmakta.Ülkemizin gerçekten en büyük sorunu işsizlik.Son günlerde medyada yapılan 'al gülüm ver gülüm'lü anketlerde öne çıkan bir tek doğru var oda; sizce ülkenin en büyük sorunu nedir sorusuna verilen cevabın 'işsizlik' olması ve bu cevabı malum medyaca tersyüz edilmeyip doğru yazılması.Medyamız en büyük sorunun işsizlik olduğunu sadece anketlerde değil hemen hemen her gün manşetlerinde öne çıkarsa da maalesef bir türlü işsizliğe çare olacak 'çözüm'ü bir türlü söyleyemiyor ve dahi yazamıyor.O çözümde sağır sultanların dahi duyduğu Milli Ekonomik Model,şüphesiz.Şimdilerde yabancı ülkelerde uygulanan,dünyaca kabul görmüş,Nobele aday gösterilmiş eşsiz bir model.Modelin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, çözüm modelinin çıkış noktasını anlatırken, Oğuz Kağan'ın "Yoksulluk suç olsun. Hiç bir Türk ilinde fakir insan olmasın" sözlerini hatırlatıyor ve "İşte Milli Ekonominin temel kaynağı bu düşüncedir. Milli Ekonomi benim hayat birikimim ve tezimdir. Bu modelde herkes kendinden bir şeyler bulur. Bu model büyük Türk milletidir" diyor. Bu kitabı yazarken ilk başta sokaktaki hamalı düşündüğünü belirten Baş şunları söylüyor: "Fakiri-fukarayı, İşçiyi, memuru, emekliyi düşünerek yola çıktım. Buradan açıkça ilan ediyorum. Eğer sol davasında samimi ise onun yeri burasıdır. Eğer sağ da davasında samimi ise onun da yeri burasıdır. Ben bu işi yaparım. Bunda hiç kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın."Evet, Prof. Dr. Haydar Baş, modeli, çözümü, özgüveni, aidiyet duygusu, vatan ve millet sevgisi olan ve her şeyden önemlisi ise sahip olduğu bütün değerleri milletiyle de paylaşan bir lider. Evet seçim yaklaşırken çözümü tekrar yineleyelim; eğer sol ve sağ davasında samimi ise ,"iş, aş bu sefer Haydar Baş.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023