Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, işsizlik oranı yüzde 9,1 oldu. İşsizlik oranı Eylül 2011’de yüzde 8.8 düzeyindeydi. Türkiye’de işsiz sayısı 2 milyon 454 bin kişi, istihdam edilenlerin yani herhangi bir işte çalışanların sayısı da 24 milyon 486 bin kişi oldu.
Bunlar resmi rakamlar.
TUİK’in açıkladığı işsiz sayısına, son üç ayda bir gün bile olsa bir işte çalıştığı için ‘eksik istihdamda’ sayılan 717 bin kişi ile iş verilse çalışmaya hazır ancak umudunu yitirerek iş aramaktan vazgeçmiş 1 milyon 733 bin kişi dahil bulunmuyor. Eğer bir işsiz aradığı işi bulmaktan ümidini kesmişse işsiz sayılmıyor. Teknik ifadesi ile ‘iradi işsiz’ kabul ediliyor. Bu kişiler de hesap edildiğinde gerçek işsiz sayısı 5 milyona, işsizlik oranı ise yüzde 18,2’ye yükseliyor. Yani Türkiye’de gençlerin beşte biri kahve köşelerinde ömür tüketiyor.
Akla gelen ilk soru: İşsizliğin nedenleri nedir?
İşsizlik rakamları aslında uygulanan ekonomi modelinin özetidir, karnesidir. Eğer model, başarılı ise işsizlik oranı düşük aksi takdirde işsizlik oranı sürekli yükselir ve kontrol edilemez bir hale gelir. Türkiye’deki işsizlik yapısal bir karakter arz etmektedir. İşsizliği sadece mevsimsel etkilere veya dünyadaki ekonomik krizlere bağlamak yanlış olur. Çünkü kriz, dünyanın gündeminde yokken de Türkiye’de işsizlik rakamları yüksekti. Ülkemizdeki işsizliğin birçok sebebi vardır. Ama hiçbiri özelleştirmeler, ithalat ve tarım ve hayvancılığın yok edilmesi kadar tesirli olmadı.
Özelleştirmeler
İşsizliğin en büyük sebeplerinden birisi çalışanların durumu gözetilmeden yapılan özelleştirme uygulamalarından kaynaklanıyor. Ülkenin en karlı tesisleri, yeraltı ve yerüstü kaynakları ‘babalar gibi’ satılınca maalesef babalar işsiz kaldı. Başta Tekel işçileri olmak üzere diğer kurumlarda yaşanan dramlar hala hafızalardaki tazeliğini korumaktadır.
İthalat
Uygulanan dış ticaret politikası Türkiye’yi kapitülasyonları aratır bir şekilde açık pazara çevirmesi işsizliği körükleyen bir başka faktördür. İğneden ipliğe kadar her şey ithal edilir oldu. Yapılan her ithalat, işsizler ordusuna yeni fertleri eklemiştir. Sadece Çin’den yaptığımız ithalat on sene önce 1 milyar dolar düzeyindeyken 2011 yılında tam 18 kat artarak 18 milyar dolara çıktı. İhtiyaç duyulan ve Türkiye’de üretimi son derece kolay ve mümkün olan ara mallarının ve nihai malların ithali fabrikaların kapanmasına yol açarken işçilere de yol gösterilmiş oldu.
Tarım ve hayvancılığın yok edilmesi
Türkiye’nin geleneksel üretim sahası tarım ve hayvancılık sektörü IMF’nin tavsiyesi ve direktifleriyle adeta yokluğa mahkûm edilince geçimini topraktan temin eden milyonlarca çiftçi ve köylüye de metropollerin varoşları düştü. Kırsal alanlardan gelen göç dalgası işsizlik dalgası oldu. Köyden kente göçen kontrolsüz ve plansız milyonlar da işlerini kaybetmekle kalmayıp kentleri köye çevirdi. Merhum Ecevit’in “Köykent” projesi uygulanamadı ama hepimiz bu sayede “Kentköy”lerde yaşamaya başladık. Toprağını işleyemeyen köylü çareyi tarlasını satmakta bulunca işsizlik istatistiklerinde yerini aldı.
İşsizliği sıfıra doğru indirmenin tek yolu yeni istihdam alanları oluşturmaktır. Olmazsa olmaz ürünlerin ithalatının dışında bütün mamullerin yurtiçinde üretimi sağlanmalıdır. İthalat mümkün olduğu noktaya kadar çekilmeli ve tarıma ABD ve AB ülkelerinden daha fazla destek olunmalı. Kısaca Milli Ekonomi Modeli’nin öngördüğü tedbirler işsizliğin belini kıracaktır.
Bunlar resmi rakamlar.
TUİK’in açıkladığı işsiz sayısına, son üç ayda bir gün bile olsa bir işte çalıştığı için ‘eksik istihdamda’ sayılan 717 bin kişi ile iş verilse çalışmaya hazır ancak umudunu yitirerek iş aramaktan vazgeçmiş 1 milyon 733 bin kişi dahil bulunmuyor. Eğer bir işsiz aradığı işi bulmaktan ümidini kesmişse işsiz sayılmıyor. Teknik ifadesi ile ‘iradi işsiz’ kabul ediliyor. Bu kişiler de hesap edildiğinde gerçek işsiz sayısı 5 milyona, işsizlik oranı ise yüzde 18,2’ye yükseliyor. Yani Türkiye’de gençlerin beşte biri kahve köşelerinde ömür tüketiyor.
Akla gelen ilk soru: İşsizliğin nedenleri nedir?
İşsizlik rakamları aslında uygulanan ekonomi modelinin özetidir, karnesidir. Eğer model, başarılı ise işsizlik oranı düşük aksi takdirde işsizlik oranı sürekli yükselir ve kontrol edilemez bir hale gelir. Türkiye’deki işsizlik yapısal bir karakter arz etmektedir. İşsizliği sadece mevsimsel etkilere veya dünyadaki ekonomik krizlere bağlamak yanlış olur. Çünkü kriz, dünyanın gündeminde yokken de Türkiye’de işsizlik rakamları yüksekti. Ülkemizdeki işsizliğin birçok sebebi vardır. Ama hiçbiri özelleştirmeler, ithalat ve tarım ve hayvancılığın yok edilmesi kadar tesirli olmadı.
Özelleştirmeler
İşsizliğin en büyük sebeplerinden birisi çalışanların durumu gözetilmeden yapılan özelleştirme uygulamalarından kaynaklanıyor. Ülkenin en karlı tesisleri, yeraltı ve yerüstü kaynakları ‘babalar gibi’ satılınca maalesef babalar işsiz kaldı. Başta Tekel işçileri olmak üzere diğer kurumlarda yaşanan dramlar hala hafızalardaki tazeliğini korumaktadır.
İthalat
Uygulanan dış ticaret politikası Türkiye’yi kapitülasyonları aratır bir şekilde açık pazara çevirmesi işsizliği körükleyen bir başka faktördür. İğneden ipliğe kadar her şey ithal edilir oldu. Yapılan her ithalat, işsizler ordusuna yeni fertleri eklemiştir. Sadece Çin’den yaptığımız ithalat on sene önce 1 milyar dolar düzeyindeyken 2011 yılında tam 18 kat artarak 18 milyar dolara çıktı. İhtiyaç duyulan ve Türkiye’de üretimi son derece kolay ve mümkün olan ara mallarının ve nihai malların ithali fabrikaların kapanmasına yol açarken işçilere de yol gösterilmiş oldu.
Tarım ve hayvancılığın yok edilmesi
Türkiye’nin geleneksel üretim sahası tarım ve hayvancılık sektörü IMF’nin tavsiyesi ve direktifleriyle adeta yokluğa mahkûm edilince geçimini topraktan temin eden milyonlarca çiftçi ve köylüye de metropollerin varoşları düştü. Kırsal alanlardan gelen göç dalgası işsizlik dalgası oldu. Köyden kente göçen kontrolsüz ve plansız milyonlar da işlerini kaybetmekle kalmayıp kentleri köye çevirdi. Merhum Ecevit’in “Köykent” projesi uygulanamadı ama hepimiz bu sayede “Kentköy”lerde yaşamaya başladık. Toprağını işleyemeyen köylü çareyi tarlasını satmakta bulunca işsizlik istatistiklerinde yerini aldı.
İşsizliği sıfıra doğru indirmenin tek yolu yeni istihdam alanları oluşturmaktır. Olmazsa olmaz ürünlerin ithalatının dışında bütün mamullerin yurtiçinde üretimi sağlanmalıdır. İthalat mümkün olduğu noktaya kadar çekilmeli ve tarıma ABD ve AB ülkelerinden daha fazla destek olunmalı. Kısaca Milli Ekonomi Modeli’nin öngördüğü tedbirler işsizliğin belini kıracaktır.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İran vekil güçlerini ateşe attı / 16.04.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Müflis tüccar eski defter karıştırır / 04.04.2024
- Tencere dibin kara seninki benden kara / 26.03.2024
- Yel kayadan bir şey aparabilmez / 25.03.2024
- Milli Ekonomi Modeli belediyelere hayat verecek / 23.03.2024
- Milli Para istikrarın sembolüdür / 22.03.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Müflis tüccar eski defter karıştırır / 04.04.2024
- Tencere dibin kara seninki benden kara / 26.03.2024
- Yel kayadan bir şey aparabilmez / 25.03.2024
- Milli Ekonomi Modeli belediyelere hayat verecek / 23.03.2024
- Milli Para istikrarın sembolüdür / 22.03.2024