logo
21 TEMMUZ 2025

İstenen tavizler hep bölme amaçlı

08.05.2006 00:00:00
Geçen hafta Türkiye tam bir siyasi fiyasko yaşadı.Gerçi millet olarak Atatürk'ün vefatından sonra her türlü siyasi fiyaskoya alışığız ama görünen manzara itibariyle taviz süreci ilerledikçe taviz isteyenlerin üslubu sertleşiyor, daha emrivaki oluyor, taviz veren bizlerin ise tavrı ise gittikçe yumuşuyor.AB yetkilileri dünkü yazımızda da bahsettiğimiz gibi Fener Rum Patrikhanesi'ni özgürlüğüne kavuşturun, ekümenikliğini tanıyın, Heybeliada Ruhban Okulu'nu açın, limanlarınızı Rum Kesimi'ne açın, PKK'ya destek verenleri cezalandırmayın gibi önemli tavizler istediler ve emirler yağdırdılar.Bu taleplere bakılırsa her birinin din kisvesi altında siyasi içerikli olduğu ve milli bütünlüğümüzü ve egemenliğimizi tehdit ettiği görülür.Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Fener Rum Patrikhanesi hakkında görüş ve tavsiyeleri oldukça önemlidir:"Azınlıklara gelince, bu konuda değiş-tokuş ileri sürmüştü. Öbür devletlerin temsilcileri de bu konuda bizim fikrimizi izlemişler ve onaylamışlardır. Ama bir fesat ve hıyanet ocağı olan, ülkede ayrılık ve uyuşmazlık tohumları saçan, Hıristiyan hemşehrimizin huzur ve refahı için de uğursuzluk ve felaket simgesi olan Rum Patrikhanesi'ni artık topraklarımızda barındırmayız. Bu tehlikeli örgütü ülkemizde tutmamız için ne gibi vesile ve nedenler ileri sürülebilir? Türkiye'nin Rum Patrikhanesi için topraklarında bir sığınak göstermeye ne zorunluluğu vardır? Bu fesat yuvasının gerçek yeri Yunanistan değil midir?"(M. K. Atatürk) Atatürk'ün bu kızgınlığının sebebi, şüphesiz Patrikhane'nin Kurtuluş Savaşı yıllarında ve öncesi işgalcilerle yaptığı işbirliği ve onlara verdiği destektir.Şimdi aynı Patrikhane'nin benzer statüye kavuşturulması ve hatta daha ötesi olan, devlet içinde Vatikan modeli bir devlet şeklinde olmasını sağlayacak ekümenikliğinin tanınması istenmektedir.Heybeliada Ruhban Okulu'nun da işgal döneminde büyük zararları olmuştur. Okulun yetiştirdiklerinden İzmir Metropoliti İzmir'i işgal eden Yunan ordusunu kutsamış, Türk kanı içmeleri için telkinlerde bulunmuş ve en ön sıralarda bulunarak işgalcileri katliam için cesaretlendirmiştir. Edirne Metropoliti Yunanistan'ı Osmanlı'dan koparan Venezelos'a tebrik ziyaretine gitmiştir. Trabzon Metropoliti ise Pontus devletini kurmuştur. Yine Makarios'un 70'li yıllarda Kıbrıs'ta yaptıklarını hepimiz biliyoruz.Kısaca Patrikhane'nin ekümenikliği ve Ruhban Okulu'nun açılmak istenmesiyle neyin planlandığı açık ve nettir. Limanların Rum Kesimi'ne açılması ise Türkiye'nin Kıbrıs Kesimi'ni Kıbrıs Cumhuriyeti olarak adanın tek temsilcisi olduğunu tanıdığını resmen ve fiilen kabul etmesi anlamına gelmektedir.  Terör örgütü PKK'ya destek veren konuşmalar yapan isimlerin cezalandırılmaması talebi ise ülkemizde 35 bin masum insanımızın katledilmesine sebep olan, halen yaptığı saldırılarla ülke güvenliğini tehdit eden, ülkemizi bölme amaçlı PKK terör örgütünün arkasında kimlerin olduğunu açıkça göstermektedir.Sadece bir bombalı saldırı için bile şüpheli masum insanların öldürülmesini -Londra'daki bombalı saldırıyı, Fransa'daki göçmen isyanlarını, Katrina kasırgası sonrası ABD ordusuna vur emri verilmesini hatırlayın- hoş karşılayan Batı'nın topyekün bir milleti tehdit eden terör örgütü destekçilerinin yargılanmasına bile müsaade etmemesi oldukça düşündürücü.Bütün bu amacı belli olan siyasi tavizler bizden emir kipiyle istenirken, bizim siyasilerimiz ne diyor ve ne istiyor?Başbakan Erdoğan "biz cami ibaresini değiştirdik mabet yaptık, Ortodoks kiliselerini restore ettik" diyor. Başka? "Gönlümüz arzu ediyor ki, bunlar bizden istenirken Atina'da iki tane tarihi cami var, bunlar da bir çözüme kavuşturulsun" diyor.Tamam da cami ibaresinin mabet olması ve Ortodoks kiliselerinin tamiri de dahil olmak üzere yukarıda bahsettiğimiz her bir taviz siyasi amaçlı ve ülkemizi bölme amaçlı. Biz ise bunlara bırakın direnç göstermeyi sadece Atina'da cami istiyoruz. Tabii sonucu belli olmayan -esasen belli olan- AB serabı için de desteği unutmayalım.Bir tarafta pratik taviz adımları, diğer tarafta ise hayaller.Atina'da cami açma mevzuu ise zaten AB'nin görevi. Çünkü burada yaşayan binlerce Müslüman'ın ibadet yapacağı mekan yok. Zaten yapılması gereken bir cami için siyasilerimizin bu kadar siyasi tavize göz yumması ne kadar mantıklı? Esasen olayı camiye kilitlemelerinin sebebi de tabanlarına yönelik bir seçim yatırımından öte değil. Niye 3.5 yıl önce değil de bugün bu talep iletiliyor?Temel ölçü ise şu olmalıdır: "Bize karşılığında dünyaları da verseler, ülkemizin bütünlüğünü ve milletimizin birlik ve beraberliğini bozacak hiçbir adımı asla atmamalıyız".Bunun için de milli bir siyaset, milli bir ekonomi, milli bir eğitim, milli bir hukuk? şart ve zaruridir. Görünen o ki, bu onurlu duruşu ortaya koyabilecek tek siyasi hareket de Bağımsız Türkiye Partisi(BTP)'dir. Çünkü lideri Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ülkenin bütün problemlerine milli bir çözümü vardır ve sunduğu projeler dünyanın tanınmış bilim adamlarınca da takdir görmüştür.Artık taviz politikalarından kurtulmalı, hak ettiğimiz onurlu bir duruşa doğru yönelmeliyiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Murat Çabas / diğer yazıları
Açlık ve İsrail müttefik!
86 Gazzeli açlıktan öldü
Erdoğan KKTC'de konuştu
'Diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişki kurulmalı'
'Deli gibi davranıyor'
Beyaz Saray'dan Netanyahu açıklaması
Barrack çağrıda bulundu
'Derhal silahları bırakın'
Kayseri'de vahşet
Camide namaz kılan adamın boğazını kesti
Mehmetçik Rum vahşetine 'dur' dedi
Kıbrıs Barış Harekatı'nın 51. yıl dönümü
‘Anayasaya aykırı’
Bahçeli’nin önerisine sert tepki
İsrail kara harekatına hazırlanıyor
Hedef Gazze'deki Deir el-Balah kenti
O araçların sahipleri dikkat
6 ay içinde satışa çıkacak
Kiev'den Moskova'ya yeni teklif
Ukrayna lideri Zelenskiy duyurdu
Güneşin gücü işsizliğe ilaç oluyor
27 milyon yeni iş oluşacak
Su tüketirken dikkatli olun!
771 milyon kişi o suyu bulamıyor
Elektrikli araçlara rağbet artıyor
Küresel tüketici tercihleri değişiyor
Yardım diye toplayıp katlediyorlar
İsrail'den yeni alçaklık: 81 şehit daha
Erdoğan'dan sigara mesajı
Burak Yılmaz ve Uğurcan Çakır da vardı
Açlık ve İsrail müttefik!
86 Gazzeli açlıktan öldü
Erdoğan KKTC'de konuştu
'Diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişki kurulmalı'
'Deli gibi davranıyor'
Beyaz Saray'dan Netanyahu açıklaması
Barrack çağrıda bulundu
'Derhal silahları bırakın'
Kayseri'de vahşet
Camide namaz kılan adamın boğazını kesti
Mehmetçik Rum vahşetine 'dur' dedi
Kıbrıs Barış Harekatı'nın 51. yıl dönümü
‘Anayasaya aykırı’
Bahçeli’nin önerisine sert tepki
İsrail kara harekatına hazırlanıyor
Hedef Gazze'deki Deir el-Balah kenti
O araçların sahipleri dikkat
6 ay içinde satışa çıkacak
Kiev'den Moskova'ya yeni teklif
Ukrayna lideri Zelenskiy duyurdu
Güneşin gücü işsizliğe ilaç oluyor
27 milyon yeni iş oluşacak
Su tüketirken dikkatli olun!
771 milyon kişi o suyu bulamıyor
Elektrikli araçlara rağbet artıyor
Küresel tüketici tercihleri değişiyor
Yardım diye toplayıp katlediyorlar
İsrail'den yeni alçaklık: 81 şehit daha
Erdoğan'dan sigara mesajı
Burak Yılmaz ve Uğurcan Çakır da vardı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.