Önce kamikazenin ne olduğunu açıklayarak başlayalım yazıya...Kamikaze 1281 yılında Moğol istilasını durduran rüzgâra verilen isim. Kami kutsal, kaze ise rüzgar, yani "kutsal rüzgar". Ama bu tarihi anlamının ötesinde, bizim bildiğimiz gerçek anlamını İkinci Dünya savaşı sırasında, başta uçak gemileri olmak üzere düşmana ait stratejik hedeflere yönelik, Japon ordusunun uçaklarla yaptığı intihar dalışlarıyla buluyor kamikaze. Amiral Takijiro Onishi'ye ait olan bu yeni savaş yöntemini ilk olarak gerçekleştiren isim ise Amiral Masafumi Arima. İlk kamikaze dalışı ise 19 Ekim 1944 yılında yapılıyor ve bir yıllık zaman diliminde toplam 3912 kamikaze saldırısı gerçekleştiriliyor. Adeta ABD'nin kâbusu olan bu saldırılar sonucunda toplam 34 gemi batırılırken, 4900 ABD askeri de hayatını kaybediyor. Bir çeşit intihar ama hedefi olan, belli bir hedefe yönelik, inanç altyapısı olan bir ölüm. Kendi canını feda ederken düşmana ait gemi ve beraberinde yüzlerce askeri imha etme amacını güden bir çeşit savaş misyonu. Nihayetinde intihar ama yanında birilerini de götüren çeşidinden...Japon geleneğine ait olan bir başka intihar çeşidi daha var: Harakiri...Hara, karın bölgesi, vücut; kiri ise yırtmak, parçalamak anlamlarına geliyor. Yani karın yırtılması anlamına geliyor. Yapılış şeklinde bir seremoni ve kurallar manzumesi bulunuyor. Mesela bıçak karnın sol tarafından sokulup, sağa doğru belli bir ahenkle sürülüyor. Öyle ki, bu yöntemi takip eden bir insanın yaşama ihtimali pek bulunmuyor. Sonuç olarak bu da bir çeşit intihar ama yanında birilerini götürmeden, kendi başına öte tarafa gitme şekli...Şimdi gelelim asıl mevzumuza. Türkiye'nin AKP iktidarıyla son 4 yılda yaşadıkları bir çeşit kamikaze intiharı. Son dört yılda hükümetin ve sayın başbakanın icraatlarını alt alta, üst üste, yan yana, ne şekilde olursa olsun topladığınız, çıkardığınız, çarptığınız veya böldüğünüz zaman ortaya çıkan manzara, Türkiye'nin uçuruma sürüklenmesiyle eşdeğer. 4 yılda olup bitenler bir yana, sadece son 20 günde yaşadıklarımızı düşünsek bile hükümetin icraatlarının kendi siyasi gelecekleri açısından intihardan farksız olduğu gerçeğini görürüz. Seçimlere 1 yıl gibi az bir zaman kala hükümetin altına imza attığı bazı icraatları sıralayalım...Geçtiğimiz günlerde memurlarla yapılan zam pazarlıkları günler sürdü ve sonunda memurlara verilen komik zam hiçbir memuru memnun etmediği gibi, hükümete olan tepkiyi de çığ gibi büyüttü. Sonuç itibariyle açlık ve yoksullukla burun buruna yaşayan milyonlarca memur AKP'ye kalın bir çizik çekti.İki, yaklaşık 8 milyon insanı doğrudan ilgilendiren fındık taban fiyatları açıklandı: 4 YTL! Üretim maliyetlerini bile karşılamaktan uzak bu fiyatla, zaten köşeye sıkıştırılmış olan fındık üreticisi, Başbakan Erdoğan ve AKP'nin kendilerini resmen gözden çıkarmış olduğunu resmen de teyit etmiş oldu.Üç, son tezkere rezaleti ile değil 8 milyon, 70 milyon Türk milleti AKP hükümeti tarafından gözden çıkarılmış oldu. Gencecik vatan evlatlarının Lübnan bataklığına gönderilmesine toplumun hiçbir kesimi olumlu yaklaşmaz ve hatta şiddetle tepki gösterirken, hükümet bu son ilmeği de kendi boynuna geçirmeyi göze alarak tezkereyi Meclis'ten geçirdi. Sadece bu son üç icraat bile hükümetin intiharı göze aldığının ispatı. Peki bu intiharın adını ne koyacağız? Harakiri mi, kamikaze mi?Harakiri olamaz, çünkü harakiride intihar eden kişi dışında, hiç kimse bu eylemden zarar görmüyor. O zaman kamikaze? Çünkü hükümetin bu intiharı tüm Türkiye'yi telafisi mümkün olmayan zararlara itiyor. Kendi intiharları, bir ülkeyi, bir milleti ve bir medeniyeti tahrip ediyor, yaralıyor ve örseliyor.Peki amaç ve hedef ne? Nihayetinde kamikazelerin önemli bir hedefleri ve uğruna hayatlarını verdikleri bir davaları var. Bizim kamikaze misyonunu icra eden hükümetin tahrip etmek için seçtiği hedef belli fakat uğruna kamikaze dalışı yapılan davaları, hesapları ve "kutsal" misyonları meçhul?En azından bu sütunlarda, şu anda yazılacak kıvam ve olgunlukta değil?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012