Katil ile dost olursan eline kan bulaşır

Ne demişti Sayın Gül; “Son 50 yılda dünya barışı için en çok ABD evlatlarını feda etti.” Sayın Erdoğan ise yıllarca “Milli Görüş” gömleğiyle aradığı dostu bulamadı. Gömleği çıkardı, dostunu buldu. Kim o dost? Neredeyse her sözünde “kadim dostum” diye günlük virt haline getirdiği ABD.  
Kim bu ABD?
Yorum yapmadan, bazı örgüt ve kuruluşların yaptıkları araştırma sonuçlarına göre işte ABD halkı ve ABD’nin dünya zulmü…
*Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ABD’de yılda 730 bin kişi intihara teşebbüs ediyor ve 32 bin kişi bunun sonucunda hayatını kaybediyor. Yani her gün 89 intihar yaşanıyor.
*Lise öğrencilerinin % 8’i intihar teşebbüsünde bulunuyor. Ülkede okul çağındaki gençlerin neredeyse yarısı en az 1 kere tacize maruz kalıyor.
*Her iki dakikada bir tecavüz yaşanıyor. Her yıl yaşanan yaklaşık 93 bin tecavüz sonucunda ABD’de 32 bin kadar hamilelik vakası yaşanıyor.  Cinsel şiddete uğrayanların % 22’si erkek.
*Her yıl 17 bin Amerikalı, yine Amerikalı katillerce öldürülüyor.
*ABD’de her 31 dakikada, alkollü sürücüler tarafından kullanılan motorlu bir araç bir kişiye çarpıyor…
*Mala dönük saldırı sayısı yılda 10 milyon vakayı aşıyor.
*ABD’de her yıl 1 milyon 200 binden fazla otomobil Amerikan sokaklarından kayboluyor. Yıllık kapkaç hırsızlığı sayısı ise 6 milyon 700 binin üzerinde.
*2006 yılında hapishane ya da hücrelerde yatanların sayısı 2.3 milyon kişi. 5 milyon insan ise ya şartlı serbest bırakılmış ya da hafif suçlardan gözaltına alınmış. Yani her 32 ABD yurttaşından biri hapiste ya da yasal gözetim altında bulunuyor. (IHT One of Every 31 Adults in US Justice System 7 December 2007).
*ABD’de her yıl 13 milyon kişi (toplam nüfusun yaklaşık % 5’i) suç kurbanı oluyor.
*ABD ordusunda ise Pentagon’un yayımladığı son verilere göre 2012’nin ilk 155 gününde, ABD ordusunda yaşanan intihar vakalarının sayısının 154’ü bulduğunu gösteriyor. Yani her gün bir asker kendini öldürüyor.  
*ABD ordusunda intiharların yanı sıra cinsel saldırı, aşırı alkol tüketimi, ordu içi şiddet ve diğer problemler de kaygı verici bir tablo ortaya koyuyor.
Dünya sahnesindeki ABD ise daha vahşi, daha zalim. İşte örnekleri…
*Avrupalıların (şimdiki ABD’lilerin) en az 15 milyon Kızılderili’yi öldürdükleri tarihçiler tarafından kabul ediliyor.
*1898’de Meksika ve Küba işgallerinde ABD, bir yılda 30 bin kişi katletti.
*1945’de Hiroşima ve Nagazaki şehrine ABD güçleri tarafından atom bombası atıldı ve 350 bin kişi katledildi. O bombaların etkileri hala yaşanarak hissediliyor…
*1950-53 tarihlerinde Kore’yi işgal etti. 3 milyon insan öldü. Bunlardan yaklaşık 36 bini Amerikan askerinden, 600 bini Koreli askerlerden ve 500 bini Çin’li askerlerden oluşmaktadır. Kalanı ise masum halk…
*1950-59 tarihlerinde Küba’da, ABD güçleri tarafından 60 bin kişi katledildi.
*1965 yılında Endonezya’da, ABD’nin çıkardığı karışıklıklar nedeniyle 1 milyon insan hayatını kaybetti.
*Vietnam Savaşı (1959-75) 4 milyon 200 bin ölü… Biyolojik silahların etkisi hala devam ediyor…
*1970-75 tarihlerinde Kamboçya ve Laos da 1 milyon kişi ABD tarafından katledildi.
*1973’de Şili de CIA darbesi ile 30 bin kişi katledildi.
*1983 yılında Lübnan da binlerce Lübnanlıyı katletti.
*1986’da Libya’yı bombalayan ABD birlikleri bine yakın sivili katletti.
*1989’da Panama’ya asker çıkaran ABD, 5 bin Panama’lıyı öldürdü.
 *2001’de Afganistan’ı işgal etti ve 10 binlerce Afganlıyı katletti ve ediyor…
*Aynı plan çerçevesinde 2003 yılında Irak’ı işgal eden ABD bugüne kadar Irak’ta 1,5 milyon Irak’lıyı katletti. Kardeş kavgası başlattı.
*Şimdi ise yine aynı plan Suriye’ye uygulanmak isteniyor. Suriye’de yaşananlar, kardeşin kardeşe düşmanlığı, adına İslam devleti denen Ortadoğu devletlerinin ve özellikle ülkemizin bu vahşette ABD safında yer alması, gönül boyutunda kabul edilemeyeceği gibi aklende izah edilemez.
Kısacası ABD, hem kendi vatandaşının hem de dünya milletlerinin kanını emerek ayakta duran bir devlettir. ABD’nin vücudunu haçlı emperyalist anlayış meydana getirmektedir. O vücudu kontrol eden, harekete geçiren ise Yahudi, Mason, Siyonist anlayıştır.
Bu tabloya binaen Sayın Cumhurbaşkanı Gül’e; Dünya barışı ve evlat kavramlarını bir daha etüt etmesini âcizane tavsiye ederim.
Sayın Erdoğan’a ise diyecek sözüm yok. Çünkü denilecek sözü atalarımız yüzyıllar önce demiş; “Dostunu söyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana.” Umarım atalarımızın bu sözünü dikkate alır.