Kendi medeniyetimize yabancılaşıyoruz

Siyasilerimizin AB'ye girme ve ABD'nin taşeronu olma hususundaki ısrarları esasen tarihe ve bugüne damgasını vuran Türk İslam medeniyetine ne kadar yabancı olduklarının en önemli göstergesidir.Kendi değerleriyle barışık olmayan, kendine yabancı, kendi inancına, kültürüne, medeniyetine sırt çevirmiş, kendi aklına ecnebilerin aklına güvendiği kadar güvenmeyen bir siyasi iradenin kalkıp da böyle büyük bir medeniyetin son halkası olan Türkiye Cumhuriyetini geleceğe taşıyabilmesi asla mümkün değildir.Siyasilerimiz AB'yi bir medeniyet projesi olarak görüyor. Yani bugünün tevhit medeniyetinin sözde siyasi temsilcileri, dünya insanlığına tarihin her döneminde karanlıktan başka bir şey yaşatmamış olan Batı medeniyetinden medet umar vaziyette?Çağlar üstü bir medeniyet olan tevhit medeniyeti, nasıl olur da kısırdöngü ve çelişkiler içerisinde bulunan, her şeyi maddi menfaatlere bağlayan teslis akidesinin potasında eritilebilir?Dünya var oldukça tevhit medeniyeti var olacaktır, çünkü onun koruyucusu Cenabı Hak'tır, burada sorun, biz millet olarak ne kadar bu medeniyetin bir parçası olmaya devam ediyoruz?Siyasilerimiz kokuşmuş Batı medeniyetinin bir parçası olmak için yarış halinde bulunurlarken ve milletimiz de kendi medeniyetine yabancı bu siyasileri işbaşına bizzat getirirken, elbette ki böyle yüce bir medeniyetin hala temsilcisi olduğumuzu iddia edemeyiz.Ama şu bir gerçek ki içimizde bu yüce medeniyeti Türk milletinin şahsında yeniden yüceltecek, bu medeniyetin bayraktarlığını yapacak ve bu aziz milleti Batı medeniyetine el açıp dilenmekten kurtaracak çok değerli siyasilerimiz ve bilim adamlarımız var.Ama millet olarak bu değerli şahsiyetlerimize ne kadar sahip çıkıyoruz, onların ne kadar farkındayız, onlara ne kadar fırsat veriyoruz?Yoksa "AB'siz olmaz", "ABD'siz olmaz" safsatalarına kanarak, Batının teslis medeniyeti içerisinde yok olmayı peşinen kabul mü ediyoruz? Kendi medeniyetine yabancı olan bir millet, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, "bağbozumuna uğramış bir sürü gibi hayat yaşamaktadır."Böyle bir hayatın ne onuru vardır, ne şerefi ne de herhangi bir amacı?Dünyaya yön veren bir ceddin evladı olarak geldiğimiz bu durum esasen acınacak bir durumdur.Kirli Batı medeniyetinin zehirli suyundan nemalanan siyasilerimiz bir de kalkmışlar Yeni Osmanlıcılık adı altında ceddimizin ismini lekeleyen bir konum biçmişler kendilerine?Nedir bu Yeni Osmanlıcılık? ABD ve AB köleliği? Ve bu köleliğe diğer İslam ülkelerini de davet etme misyonu? Haçlıyla bir olup Müslüman'ı teslis potasında eritme projesi?Bu projeyi öne sürenler, Alparslan'ı anlatıp, onun ismini siyasetlerine alet edip, Romen Diyojen'in misyonunu üstleniyorlar. Fatih Sultan Mehmet'ten nemalanıp, gönüllerinde Bizans Kralı Konstantin'in sevdasını taşıyorlar."Yeni Osmanlıcılık" diye bize yutturmaya çalıştıkları şey aslında "Yeni Bizanscılık"tan başka bir şey değil. Milletimiz artık uyanmalı, kendilerini körü körüne büyük bir girdabın içine sürükleyen özü farklı sözü farklı siyasilerin esaretinden kurtulmalıdır.Aziz Türk milleti gerçek sahibiyle buluşmadığı müddetçe bir sürü gibi bir sağa bir sola savrulmaya devam edecektir.