Annan Planı aslında anlaşmazlık planıdır
Annan Planı müzakereleri uzun bir müddet devam etmiştir. Ama müzakereler sonunda ne tam olarak Türk tarafından, ne de Rum tarafından kabul görmüştür. İşte bu iki tarafça da kabul edilmeyen plan, şimdi her iki halka da referandum olarak dayatılmaktadır. Bu bir zorbalık değil midir?
1- Ortak sloganlar üretilmiş bulunmaktadır. Bunların bazıları:
a - Birlik meşalesini beraber taşıyacağız! Cumhuriyet ve Türk devriminin korunması için and içilmiştir.
b - Ulusal birliğimizi kimse bozamayacaktır.
c - Ulusal birlik ve beraberlik bazı basiretsiz siyasiler tarafından zedelenmiş bulunmaktadır.
d - Üniter Ulus -Tek millet - Tek Bayrak - Tek dil - toprak bütünlüğüne bağlı -Misakı Milli- özelliklerimizi koruyacağımıza and içeriz.
e - Uluslararası emperyalistlere karşı ulusal birlik olanların tümü toplantılarımıza davetlidirler! (15.4.04).
Yeşil Hat AB'nin sınırı olabilir mi?
A - Kıbrıs'ın Güney Kısmı'nda "OXİ" hayır deme kampanyası çok güçlü olarak devam etmektedir. AB komiseri Vergeugen, Rumlara uyarılarda bulundu: Güney "hayır" derse; Kuzey'deki izolasyonun aşılması için elimden geleni yaparım dedi. Böylece aradaki yeşil hat "AB'nin sınırı" olur! Eğer Kuzey'den "evet" Güney'den "hayır" denirse, bu söylediklerimi yapmak için uğraşırım.
B - Rumların hayır demesiyle -Bölünmüşlük fiilen tescil edilmiş olur. O zaman Türkiye AB topraklarında işgalci diye suçlanamaz. Bölünmüşlüğün faturası da böylece Rumlara çıkmış olur. Bu sözler de zaten Rumların en korktuğu husustur! Böylece KKTC izolasyondan kurtulmuş olur. Uluslararası Annan planına tam destek vermektedirler. Geciktirme taktikleri işe yaramaz, karar şimdi verilmelidir! 24 Nisan'da Kıbrıs'ta dramatik bir referandum yapılmaktadır. Bu referandumda: Kıbrıs Türk halkı "evet" derse KKTC'nin sonu olacaktır.
Halk oylamasıyla bir Türk devletinin tarihte ilk kez kendi oylarıyla ömrü sona erecektir. Bu oylama ve referandum eski 1960 anlaşmasına göre ters düşmektedir: O anlaşmada Türkiye'nin üye olmadığı kuruma-Kıbrıs Cumhuriyeti de üye olamaz denmektedir. Bu planda ise, Kıbrıs AB'ye üye olmaktadır. Bu husus ise eski Kıbrıs anayasasına ve anlaşmaya aykırı düşmektedir. Ona rağmen ne KKTC, ne de Türkiye haklarını arayamaz duruma getirilmiştir!
BM Genel sekreteri Kofi Annan adeta bir "Süper güç" gibi üzerimize gelmektedir. Bize kendi planlarını dikte etmektedir. Öte yandan Dünya adaleti can çekişmektedir. ABD, Afganistan'ı ezdi geçti. Irak'ı işgal etti ve onbinlerce insanın ölümüne sebep oldu.
İsrail, Filistin'i bütün dünyanın gözü önünde inlete inlete katletmektedir. Nerede adalet, nerede BM, nerede demokrasi ve insan hakları! Nerede Kofi Annan'ın gücü? O'nun gücü sadece bize kendi planlarını dikte etmekte mi kalmaktadır?
Güçlü ABD'ye ve İsraile lafı ve sözü ise geçememektedir! Bu mu dünyanın adalet düzeni?
2 - Pek çok vatandaşımız, (60.000 -80.000) kadar kardeşimiz, evsiz barksız kalacaktır ve adeta sürgün yaşayacaklardır. Bu durum büyük mali külfetlere ve kargaşalıklara sebep olacaktır.
3 - Kıbrıslı Türkler neredeyse, Güney - Rum tarafına göre, daima 2. planda kalacak ve bir nevi onun acısını uzun yıllar çekecektir. Bunun yanında anavatandan kopmuş olacak ve gerek inançları gerekse milli duyguları gittikçe azalıp kaybolma yoluna girecektir.
4 - Birçok banka, birçok şirket ve kuruluş ekonomik olarak rekabet edemez hale gelecek ve çökme ihtimali ile karşı karşıya kalacaktır.
Annan Planı müzakereleri uzun bir müddet devam etmiştir. Ama müzakereler sonunda ne tam olarak Türk tarafından, ne de Rum tarafından kabul görmüştür. İşte bu iki tarafça da kabul edilmeyen plan, şimdi her iki halka da referandum olarak dayatılmaktadır. Bu bir zorbalık değil midir?
1- Ortak sloganlar üretilmiş bulunmaktadır. Bunların bazıları:
a - Birlik meşalesini beraber taşıyacağız! Cumhuriyet ve Türk devriminin korunması için and içilmiştir.
b - Ulusal birliğimizi kimse bozamayacaktır.
c - Ulusal birlik ve beraberlik bazı basiretsiz siyasiler tarafından zedelenmiş bulunmaktadır.
d - Üniter Ulus -Tek millet - Tek Bayrak - Tek dil - toprak bütünlüğüne bağlı -Misakı Milli- özelliklerimizi koruyacağımıza and içeriz.
e - Uluslararası emperyalistlere karşı ulusal birlik olanların tümü toplantılarımıza davetlidirler! (15.4.04).
Yeşil Hat AB'nin sınırı olabilir mi?
A - Kıbrıs'ın Güney Kısmı'nda "OXİ" hayır deme kampanyası çok güçlü olarak devam etmektedir. AB komiseri Vergeugen, Rumlara uyarılarda bulundu: Güney "hayır" derse; Kuzey'deki izolasyonun aşılması için elimden geleni yaparım dedi. Böylece aradaki yeşil hat "AB'nin sınırı" olur! Eğer Kuzey'den "evet" Güney'den "hayır" denirse, bu söylediklerimi yapmak için uğraşırım.
B - Rumların hayır demesiyle -Bölünmüşlük fiilen tescil edilmiş olur. O zaman Türkiye AB topraklarında işgalci diye suçlanamaz. Bölünmüşlüğün faturası da böylece Rumlara çıkmış olur. Bu sözler de zaten Rumların en korktuğu husustur! Böylece KKTC izolasyondan kurtulmuş olur. Uluslararası Annan planına tam destek vermektedirler. Geciktirme taktikleri işe yaramaz, karar şimdi verilmelidir! 24 Nisan'da Kıbrıs'ta dramatik bir referandum yapılmaktadır. Bu referandumda: Kıbrıs Türk halkı "evet" derse KKTC'nin sonu olacaktır.
Halk oylamasıyla bir Türk devletinin tarihte ilk kez kendi oylarıyla ömrü sona erecektir. Bu oylama ve referandum eski 1960 anlaşmasına göre ters düşmektedir: O anlaşmada Türkiye'nin üye olmadığı kuruma-Kıbrıs Cumhuriyeti de üye olamaz denmektedir. Bu planda ise, Kıbrıs AB'ye üye olmaktadır. Bu husus ise eski Kıbrıs anayasasına ve anlaşmaya aykırı düşmektedir. Ona rağmen ne KKTC, ne de Türkiye haklarını arayamaz duruma getirilmiştir!
BM Genel sekreteri Kofi Annan adeta bir "Süper güç" gibi üzerimize gelmektedir. Bize kendi planlarını dikte etmektedir. Öte yandan Dünya adaleti can çekişmektedir. ABD, Afganistan'ı ezdi geçti. Irak'ı işgal etti ve onbinlerce insanın ölümüne sebep oldu.
İsrail, Filistin'i bütün dünyanın gözü önünde inlete inlete katletmektedir. Nerede adalet, nerede BM, nerede demokrasi ve insan hakları! Nerede Kofi Annan'ın gücü? O'nun gücü sadece bize kendi planlarını dikte etmekte mi kalmaktadır?
Güçlü ABD'ye ve İsraile lafı ve sözü ise geçememektedir! Bu mu dünyanın adalet düzeni?
2 - Pek çok vatandaşımız, (60.000 -80.000) kadar kardeşimiz, evsiz barksız kalacaktır ve adeta sürgün yaşayacaklardır. Bu durum büyük mali külfetlere ve kargaşalıklara sebep olacaktır.
3 - Kıbrıslı Türkler neredeyse, Güney - Rum tarafına göre, daima 2. planda kalacak ve bir nevi onun acısını uzun yıllar çekecektir. Bunun yanında anavatandan kopmuş olacak ve gerek inançları gerekse milli duyguları gittikçe azalıp kaybolma yoluna girecektir.
4 - Birçok banka, birçok şirket ve kuruluş ekonomik olarak rekabet edemez hale gelecek ve çökme ihtimali ile karşı karşıya kalacaktır.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006