Siyasi partiler, koalisyon için bir dizi şartlar ileri sürüyorlar. Moda deyişle, her parti kendine göre kırmızıçizgiler çiziyor. Bu manzara, siyasi partilerin hâlâ seçim öncesi konumlarını korumaya çalıştıklarını gösteriyor. Daha doğrusu, seçim atmosferinden çıkamadılar, oya yönelik mesaj vermeyi aynen sürdürüyorlar.Anlaşılan o ki, siyasi partiler seçmene, "Gördünüz, biz koalisyon kurmak için elimizden geleni yaptık, fakat olmadı" diyebilmenin peşindeler. Sorumluluğu birbirine yıkmak için bahane üretmeye uğraşıyorlar. Hâlbuki seçim sonuçları ne olursa olsun, mutlaka yeni bir dönem başlatılmalıdır. Çünkü seçimler, ister istemez toplumda bir rekabet ortamı, kutuplaşma, kırgınlık ve dargınlık doğurmaktadır. Bunları gidermeden yeni bir seçim yapmak, yarayı daha çok büyütmeye neden olur. Koalisyon kurmada temel şart, siyasi partilerin öne sürdükleri asla olamaz. Koalisyon ortaklık demektir. Ortaklığın da temel şartı, doğruluk, dürüstlük, samimiyet ve karşılıklı güvendir. Koalisyonlar, bu değerler üzerine kurulur ve millete hizmeti amaç edinirler. Amaç, koalisyon ortağını aldatmak, kuyusunu kazmak ve oyunu azaltmak ise, o koalisyondan ülkeye hiçbir fayda gelmez. Böyle bir koalisyonun kurulmaması, kurulmasından daha iyidir.Ülkemizde kurulan koalisyonların hiçbiri uzun ömürlü olmamıştır. Çünkü koalisyonlar ortaklık esası üzerine kurulmamışlardır. Geçmiş tecrübelerden biliyoruz ki, koalisyon kuran partiler, adeta devletin kurumlarını paylaşmışlar, şu rant kapısı senin, bu benim anlayışla hareket etmişlerdir.Kısacası, koalisyon deneyimlerimiz genelde başarısız sonuç vermiştir. 7 Haziran seçimleri yeni bir koalisyonu zorunlu kılmıştır. Gerçekten siyasi partilerimiz bir koalisyon kuracaklarsa, bugüne kadar yaşanmış hatalardan ve yanlışlardan ders almaları ve onları tekrarlamamaları gerekir. Parlamenter sistemlerde koalisyonlar kaçınılmazdır. Onun içindir ki, parlamenter sistemlerde uzlaşma kültürü çok gelişmiş, birbirine tamamen ters olan partiler bile, zaman zaman bir araya gelip koalisyon kurabilmişlerdir. Öyle koalisyonların, kutuplaşmayı ve çatışmayı yok edici özelliği inkâr edilemez bir gerçektir.Ülkemizde, parlamenter sistemin tarihi epeyce eskiye dayanmaktadır. Söz konusu tarihte çok güzel örnekler mevcuttur. O örneklerden mutlaka yararlanmak gerekir. Hem parlamenter sistemi savunmak, hem de ona karşı olanların ekmeğine yağ sürmek, büyük bir çelişkidir. Siyasi partilerin, tek amacı oy olursa, hiçbir zaman millete hizmet edemezler. Her siyasi parti, yeri geldiğinde oy kaybını göze alabilmelidir. Siyasi partiler, taktiksel manevralarla oyalanır ve milletin beklediği güçlü bir koalisyonu kuramaz ve tekrar seçime giderlerse, bu sefer görev millete düşer. Eğer millet böyle bir durumla karşı karşıya bırakılırsa, yapacağı iş, çözümü olmadığı için hükümet olmaktan korkan partilere bir daha oy vermemektir. "İyi de, hangi partinin çözümü vardır?" diye sorarsanız, göstereceğimiz tek parti Bağımsız Türkiye Partisi'dir. Çünkü Bağımsız Türkiye Partisi, tüm dünyanın kurtuluş simidi olarak gördüğü Milli Ekonomi Modeli'ni, parti programına almış, gerçek milli bir partidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018