Her medeniyetin dünya, hayat ve insana bir bakış tarzı vardır. Bu bakış tarzı, o medeniyetin ekonomi gibi sosyal konularla ilgili anlayışının da temelini oluşturur. Bir başka deyişle, ekonomik modeller, medeniyetlerin ürünüdürler. Bu genellemeden özele dönersek, "sonu 'izm'le biten ne kadar ekonomi modeli varsa, hepsinin kaynağı Batı medeniyetidir" tespitine varırız. Batı medeniyeti, birbuçuk asırdır dünyaya hakim olmuş durumdadır. Onun içindir ki, bugün dünyada yaşanan ekonomik kriz, açlık, sefalet, katliam, suikast, terör ve savaşların yegâne sorumlusu, Batı medeniyeti ve onun mensuplarıdır. Şu günlerde ortaya çıkan veya çıkarılan küresel krizi de, bir medeniyet krizi olarak değerlendirmek gerekir. Esasen Batı medeniyeti bir kriz medeniyetidir ve sürekli kriz üretmektedir. Bir krizin ekonomide çıkmış olması, onu çıkaran sebeplerin hepsinin ekonomik olduğunu göstermez. O bakımdan, ekonomik krizlerin çözümünü, sadece ekonomistlere havale etmek yanlış bir davranıştır. Daha doğrusu, kriz üreten, insanlığı huzur ve mutluluğa hasret bırakan Batı medeniyetinden medet ummak, bedbahtlığın en büyüğüdür. Batı medeniyeti, hastalığı hastalıkla tedavi etmeye çalışan bir medeniyettir. O halde, ekonomik krizlere ve diğerlerine, gerçekten çözüm aranıyorsa, yapılacak iş, Batı medeniyetinin önderliğine son vermektir. Bu önderliğin İngiltere'den Amerika'ya geçişi hiçbir şeyi değiştirmemiştir. Aynı şekilde, önderliğin Amerika'dan, Batı medeniyetine mensup bir başka devlete geçmesiyle de, hiçbir değişiklik olmayacak, kötülükler, zulümler sürüp gidecektir.Dünyanın, sonu gelmez krizlere düşüşü, Müslümanların önderliği kaybedişiyle başlamıştır. Ebu'l-Hasen Ali el-Haseni, Müslümanların önce gerilemeleri sonra da dağılıp, önderliği kaybetmeleri konusunda şöyle der: "Eğer dünya bu facianın gerçeğini ve bunun meydana getirdiği zararı anlayıp takdir edebilse, üzerlerindeki taassup perdesini sıyırıp atabilse, bu uğursuz günü taziye ve matem günü ilân eder, feryat ve figan ederek göz yaşı döker ağlardı. Bütün milletler birbirlerine taziyede bulunur, dünya mateme bürünürdü" (Bkz. Müslümanların Çöküşüyle Dünya Neler Kaybetti?", s.50). Maalesef, böyle olmadı, böyle olmuyor. Dünya milletleri, hâlâ kriz üreticisi olan Batı medeniyetinin mensuplarından çözüm bekliyor. Halbuki, küresel kriz çıkmadan önce, 26-27 Kasım 2005 tarihlerinde İstanbul'da yapılan 'Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi Sonuç Bildirgesi'nin birinci maddesinde, Batı medeniyetinin çözüm olamayacağı ifade edilmiştir. "Son 150 yıldır dünyada hakim olan sosyalist, liberal ve kapitalist modeller, ne gelir dağılımındaki adaleti, ne sürekli büyümeyi ve ne de tam istihdamı sağlamamıştır... Bu sebeple liberal, kapitalist ve sosyalist uygulamalar geçerliliğini kaybetmiştir" denilerek, Milli Ekonomi Modeli, bir kurtuluş reçetesi olarak önerilmiştir. Ne yazık ki, 30 Ekim 2008 tarihinde İstanbul'da başlayan ve üç gün devam eden 'Dünya Ekonomik Forumu' na katılanlar, bu gerçeği görmezden gelerek, küresel krize çözüm aradılar. Tabiri caizse, havanda su dövdüler. Forum'a yerli-yabancı birçok kişi katıldı. Katılanların ortak görüşü şu: "Küresel krize, küresel çözüm bulunmalıdır". Avrupa ve Orta Asya Toplantısı'nin resmi açılışında konuşan Başbakan Erdoğan da aynı görüşte. O da, "şekillenecek yeni uluslararası düzenden" söz etti. En özet konuşmayı, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Başekonomisti Erik Berglöf yaptı. Berglöf şöyle dedi: "Kriz başladığı yerde yani ABD'de bitmeli. Büyük şeytanı kurtarmak için, küçük şeytanın risklerini almak zorundayız". Berglöf ve diğer katılanlar açıkça, ABD hegemonyasının ve sömürüsünün yıkılmamasını istiyorlar. "Yıkılırsa, istikrar bozulur, karışıklıklar olur" diyorlar. Ne derse desinler, ne yaparsa yapsınlar, soygun medeniyeti dikiş tutmayacaktır. Er veya geç, bu medeniyet tarihin çöplüğüne atılacaktır. Dünya, tekrar adalet ve barış medeniyetine ve o medeniyetin eseri olan 'Milli Ekonomi Modeli'ne dönecektir. İstiyoruz ki, bunun önderliğini, öncülüğünü ve örnekliğini atalarımız gibi, yine Türk milleti olarak bizler yapalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018