Bölücü terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'ın yakalandığında üzerine bir Rum ismiyle Güney Kıbrıs Rum kesimine ait bir pasaport çıktığını medyadan biliyoruz. Öcalan yakalandıktan sonra Türk mahkemelerinde yargılanmış ve Türk hakimler tarafından 30 bin kişinin katliamından sorumlu tutularak idamına karar verilmişti. Fakat AB ve ABD'nin baskılarıyla bu infaz yargıda bağımsızlığımızı da zedeleyerek gerçekleşmemiş, üstelik İmralı adasında krallar gibi ağırlanmıştır.
Yine PKK-KADEK'e yakınlığıyla tanıdığımız Leyla Zana ve arkadaşları Milli bütünlüğümüzü bozacak her türlü eylemde bulunmasına rağmen serbest bırakılmış ve çıkar çıkmaz da "Türk ordusuyla yıllarca savaştıklarını ve ateşkes ilan ettiklerini ve Türkiye'ye mühlet verdiklerini" ifade edecek kadar cüretkar olabilmişlerdir. Bu cesareti kimden ve nasıl aldıkları herkesçe malum.
Son olarak yaşadığımız Diyarbakır belediye başkanı Osman Baydemir'in ve 4 ilçe belediye başkanının devletin bekçisini şehit eden ve yine devletin 2 polisini yaralayan bir teröristi sanki tebrik edercesine, "iyi yaptın" dercesine, bir kahramanmış gibi taziyeye gitmeleri de olayın tuzu biberi oldu. Sen orada devleti temsilen hizmet etmek için oradasın ama yaptığın icraata bak.
Bu noktada Sayın Başbakanımızın "Diyarbakır BOP'ta merkez olabilir" sözünü tekrar hatırlatmak istiyorum. Niçin Diyarbakır? Niçin merkez? Burada anlatılmak istenen nedir? Nereye gidiyoruz? Diyarbakır'da olan "terörist taziyesi"nden sonra açıkçası bu ifadenin kamuoyu önünde açıklanması gerekmektedir.
Abdullah Öcalan'nın infazının gerçekleşmemesi ve Leyla Zana ve arkadaşlarının serbest bırakılması konusunu, Türk milletinin toplum psikolojisi açısından değerlendirirsek, vatanın bütünlüğü uğruna oğlunu şehit vermiş şehit yakınlarına bunların izahını nasıl yapabiliyorsunuz? Bu tür öldürme olaylarında esasen affetme yetkisi öldürülen taraftadır. Üstelik bunu vatanı uğruna gözünü kırpmadan yapıyorsa. Mağdur olan tarafın rızası olmadan devletin bu teröristleri affetme yetkisi yoktur. Bu, gelecekte aynı mücadeleyi verecek olan genç askerlerimizin inancını zedeler, oğlunu, yakınını yitirmiş olan ailelerin yüreğini parçalar.
Yazı dizimizin genel bir değerlendirmesini yaparsak, bugün terörizm İslam'a ve Müslüman'a mal edilemez. Dünya global bir terör hareketinin içindedir. Bugün toprakları işgal edilen, tankla füzeyle öldürülen, evlerinden zorla çıkartılan Filistinliler terörist değil, bütün bu zulümleri yapan İsrail teröristtir. Bugün toprakları işgal edilmiş, katledilen, evleri yıkılan, tecavüze uğrayan Iraklılar, Afganlılar, Sudanlılar terörist değil, Bu işgali yapan ABD'dir terörist. Bugün terörist zihniyete sahip elinde yiyecek lokmayı bile zor bulan masum insanlar değil, teknolojinin bütün imkanlarını kullanarak bu masum insanları bir kene gibi sömüren, tahrif olmuş inançları uğruna yok eden, yıkan, kan emen devletlerdir terörist.
Ceddimizin dünyaya hakim olduğu dönemlerde dünyanın her yerinde mal emniyetini, din emniyetini, namus emniyetini, vatan emniyetini korumuş ve bir sevgi medeniyeti oluşturmuşuz.
Bu sebeple Fatih İstanbul'u fethettiğinde Ayasofya'nın papazı "Kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederim" demiştir.
Türk milleti olarak kaybetmekte olduğumuz asli kimliğimize tekrar dönmeliyiz. Dünyada mazlum olan bütün milletler bunu bekliyor.
Beklediğimiz takdirde sıranın bize geleceğini unutmayalım. Sudan sebeplerle işgal edilen komşularımıza girenler, yine sudan sebeplerle niye bizim ülkemize girmesin. Şimdilik dost göründüklerine aldanmayalım. Unutmayalım ki ABD dün İran'a karşı desteklediği Irak'a bu zulümleri yapıyor. Bunların dostlukları menfaati bittiğinde biter.
Türkiye'nin, içinden çıkan, kafası bu ülkeye ait, proje sahibi, Türkiye'yi kainat devleti yapacak liderlere ihtiyacı var.
Türkiye'nin Prof. Dr. Haydar Baş'a ihtiyacı var.
Yine PKK-KADEK'e yakınlığıyla tanıdığımız Leyla Zana ve arkadaşları Milli bütünlüğümüzü bozacak her türlü eylemde bulunmasına rağmen serbest bırakılmış ve çıkar çıkmaz da "Türk ordusuyla yıllarca savaştıklarını ve ateşkes ilan ettiklerini ve Türkiye'ye mühlet verdiklerini" ifade edecek kadar cüretkar olabilmişlerdir. Bu cesareti kimden ve nasıl aldıkları herkesçe malum.
Son olarak yaşadığımız Diyarbakır belediye başkanı Osman Baydemir'in ve 4 ilçe belediye başkanının devletin bekçisini şehit eden ve yine devletin 2 polisini yaralayan bir teröristi sanki tebrik edercesine, "iyi yaptın" dercesine, bir kahramanmış gibi taziyeye gitmeleri de olayın tuzu biberi oldu. Sen orada devleti temsilen hizmet etmek için oradasın ama yaptığın icraata bak.
Bu noktada Sayın Başbakanımızın "Diyarbakır BOP'ta merkez olabilir" sözünü tekrar hatırlatmak istiyorum. Niçin Diyarbakır? Niçin merkez? Burada anlatılmak istenen nedir? Nereye gidiyoruz? Diyarbakır'da olan "terörist taziyesi"nden sonra açıkçası bu ifadenin kamuoyu önünde açıklanması gerekmektedir.
Abdullah Öcalan'nın infazının gerçekleşmemesi ve Leyla Zana ve arkadaşlarının serbest bırakılması konusunu, Türk milletinin toplum psikolojisi açısından değerlendirirsek, vatanın bütünlüğü uğruna oğlunu şehit vermiş şehit yakınlarına bunların izahını nasıl yapabiliyorsunuz? Bu tür öldürme olaylarında esasen affetme yetkisi öldürülen taraftadır. Üstelik bunu vatanı uğruna gözünü kırpmadan yapıyorsa. Mağdur olan tarafın rızası olmadan devletin bu teröristleri affetme yetkisi yoktur. Bu, gelecekte aynı mücadeleyi verecek olan genç askerlerimizin inancını zedeler, oğlunu, yakınını yitirmiş olan ailelerin yüreğini parçalar.
Yazı dizimizin genel bir değerlendirmesini yaparsak, bugün terörizm İslam'a ve Müslüman'a mal edilemez. Dünya global bir terör hareketinin içindedir. Bugün toprakları işgal edilen, tankla füzeyle öldürülen, evlerinden zorla çıkartılan Filistinliler terörist değil, bütün bu zulümleri yapan İsrail teröristtir. Bugün toprakları işgal edilmiş, katledilen, evleri yıkılan, tecavüze uğrayan Iraklılar, Afganlılar, Sudanlılar terörist değil, Bu işgali yapan ABD'dir terörist. Bugün terörist zihniyete sahip elinde yiyecek lokmayı bile zor bulan masum insanlar değil, teknolojinin bütün imkanlarını kullanarak bu masum insanları bir kene gibi sömüren, tahrif olmuş inançları uğruna yok eden, yıkan, kan emen devletlerdir terörist.
Ceddimizin dünyaya hakim olduğu dönemlerde dünyanın her yerinde mal emniyetini, din emniyetini, namus emniyetini, vatan emniyetini korumuş ve bir sevgi medeniyeti oluşturmuşuz.
Bu sebeple Fatih İstanbul'u fethettiğinde Ayasofya'nın papazı "Kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederim" demiştir.
Türk milleti olarak kaybetmekte olduğumuz asli kimliğimize tekrar dönmeliyiz. Dünyada mazlum olan bütün milletler bunu bekliyor.
Beklediğimiz takdirde sıranın bize geleceğini unutmayalım. Sudan sebeplerle işgal edilen komşularımıza girenler, yine sudan sebeplerle niye bizim ülkemize girmesin. Şimdilik dost göründüklerine aldanmayalım. Unutmayalım ki ABD dün İran'a karşı desteklediği Irak'a bu zulümleri yapıyor. Bunların dostlukları menfaati bittiğinde biter.
Türkiye'nin, içinden çıkan, kafası bu ülkeye ait, proje sahibi, Türkiye'yi kainat devleti yapacak liderlere ihtiyacı var.
Türkiye'nin Prof. Dr. Haydar Baş'a ihtiyacı var.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Taksim Meydanı, emekçilere neden kapalı? / 01.05.2024
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024