Ulusüstü sermayenin sözcüsü olan politikacılar ve ekonomistler, özellikle 1980'li yıllardan beri, "krizden kurtulmanın tek yolu küresel ekonominin bir parçası olmaktır" tezini ısrarla işlediler. Maalesef, bu tez, ülkemizde de kabul gördü ve siyasi destek buldu. Tezin gereği olarak, serbest ticaretin önündeki engeller kaldırıldı, sermaye piyasası alabildiğine yabancılara açıldı, milli servetlerimiz yerli-yabancı demeden haraç mezat satıldı. Amaç, küresel ekonomiye bağlanmak ve krizlerden korunmaktı. İyi de, şimdi küresel kriz başgösterdi, ondan nasıl korunacağız? Küresel kriz, ilkönce ABD'de ortaya çıktı. ABD, bu krizden kurtulmak için, liberal anlayışa ters düşen uygulamalar dahil, her teklifi değerlendiriyor. Öyle ki, 'Milli Ekonomi Modeli'nde yer alan görüşlere, kelimesi kelimesine, rakamı rakamına sarıldı. Hasılı, bütün dünya tetikte. Herkes küresel krizin boyutunu anlamaya ve ona karşı tedbir almaya çalışıyor. Ülkemizdeki küresel ekonomi savunucuları ise gayet rahat, ekonomiden emin bir şekilde konuşuyorlar. Kime güveniyorlar? Gerçekten ekonomimize mi, yoksa küresel ekonomiye mi? Şu sözlerden ne anlarsınız? "Korkmayın, panik yapmayın, ABD ekonomisi güçlüdür, bu krizin altından kalkar". İşte, bu sözler, AKP hükümeti üyelerine ve küreselleşmeci ekonomistlere ait. Demek ki, umut ve güven, yine ABD ekonomisine bağlanmış durumda. İşin en ilginç tarafı şudur: ABD'li yetkililer ve ekonomistler, kendi ekonomilerine bu kadar güvenmiyorlar. "Ülkemiz, küresel krizden etkilenmeyecek" diyerek, halka umut vermeye çalışan bu kişiler, kriz gelince ne yapacaklar? Hiç, bu sefer, "ne yapalım, küresel kriz, bütün dünyayı vurdu, haliyle bizi de etkiledi" diyecekler. Yakın geçmişte, "tek kurtuluş yolu" olarak sundukları program çökünce, utandılar mı? Hayır, büyük bir pişkinlikle yine yalanlarla halkı aldatmayı sürdürdüler. Onların söylemlerini ve ekonomi bilimini bir kenara bırakarak, sadece aklımıza ve mantığımıza danışalım. Ekonomisi küreselleşen bir ülke, küresel krizden korunabilir mi? Asla korunamaz. Bu krizden, her ülke, az veya çok etkilenecektir. Gelen kriz, böylesi bir krizdir. Türkiye ise, en çok etkilenecek ülkeler arasındadır. Çünkü, ekonomisi kırılgandır, sağlam dayanaktan yoksundur. Avrupa ülkelerinin ekonomisi, Türkiye'ninkinden çok sağlam olmasına rağmen, ilk kez bu kadar endişe içerisindeler. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mervyn King, "ekonomimizi sallayan fırtına üzerinde pek az kontrolümüz vardır" diyerek, çaresizliklerini ilân etmekten çekinmiyor. AB Ekonomi ve Maliye Bakanları, toplantılar yapıyorlar. ABD'deki krizin, AB'yi ne oranda etkileyeceğini ve alınması gereken tedbirleri tartışıyorlar. Avro Grubu Başkanlığını yürüten Lüksemburg Başbakanı J. C. Juncker, "Avrupalılar ve Avro Bölgesi olarak ABD'ye oranla krize karşı daha avantajlı pozisyonda olduklarını" söylüyor. AB Dönem Başkanı Slovenya'nın Maliye Bakanı Andrej Bajuk da, "gelişmelerden endişe duyduklarını, fakat güçlü temellere sahip Avrupa'nın bu krizle başa çıkmasını umduklarını" beyan ediyor. Dikkat edilirse, beyanatlarda endişenin hakim olduğu, ama bir taraftan da halka umut verildiğini görülür. Aslında, "Avrupa ekonomisinin temelleri sağlamdır" sözü, gerçeği ifade etmiyor. Zira sorun, dünyanın ekonomik sistemindedir. Sistemin temelleri sakattır. Sakat temeller üzerine, Avrupa nasıl sağlam bir sistem kurabilir? Bu, yalnızca bir teselliden ibarettir. Dünyadaki ekonomik sistemin birçok sakatlıkları var, bunlardan biri, belki de en önemlisi, uluslararası ticaretin karşılıksız rezerv para ile yapılmasıdır. Bugünkü kriz de, buradan çıkmaktadır. Onun içindir ki, 'Para Sihirbazı' lâkaplı George Soros, bu kirizin, "uluslararası rezerv birimi olarak dolara dayalı büyüme döneminin sonu anlamına geldiğini" ifade ediyor. Her neyse, Türk milleti, gerçekten bu krizinden korunabilir, bu şerri, hayra tebdil edebilir. Nasıl mı? 'Milli Ekonomi Modeli'ini uygularsak, bunu yapmış oluruz. Dahası, ekonomik esaret altında inleyen mazlum ve mağdur milletlere de, ilham kaynağı ve örnek oluştururuz.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018