logo
20 NİSAN 2024

Küreselleşme, Vahşi Kapitalizmin Yeni Maskesi mi?

30.10.2001 00:00:00
Küresel devlerin küresel din projesi

Küresel Din Projesi:

Küreselleş(tir)me sürecinde artık siyasetten ekonomiye, kültürden sanata, gündelik tüketimden davranış kalıplarına kadar hemen her alandaki farklılıklar buharlaş(tırıl)makta yerini Amerika'nın dayattığı tarzlar almaktadır. Artık "küresel mono-kültür" yoldadır.

Ancak henüz Dinî farklılıklar, küreselleşme sürecinde "küresel mono-kültür" karşısında bir istisna olarak varlıklarını korumaktadır. Başka deyişle küreselleşme sürecinin karşındaki en büyük engel Dinî farklılıklardır. Bu nedenle ABD başta olmak üzere küresel devler, "küresel bir din" oluşturmak için de çalışmalar yapmaktadır.

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Orta Asya Masası araştırmacılarından, Mehmet Seyfettin Erol'un da belirttiği gibi "Hollywood filmleri, Coca-Cola, McDonalds bu ortak kültürün (bizim ifademizdeki küresel mono-kültürün, A. Karatepe-M. Çiçek) en belirgin göstergeleridir. Bu noktada özellikle gençliğe yönelik global kültüre doğru bir sürükleme var. Dil olarak İngilizce artık bir dünya dili olarak kendini kabul ettirmiş durumda. Arkasından ekonomik olarak komünizmin iflasıyla birlikte, liberal ekonomi hakimiyetini ilan etmiş durumdadır. Geriye ortak inançlar (din) kalıyor ki bu noktada da arayışlar ve çalışmalar devam ediyor. Nitekim, dinler arası diyalog bunun bir sonucu... Dünya tarihine bakıyorsunuz, en temel ihtilaflardan birisi de din. İşin sanırım önemli, son noktası olarak da bu kaldı. Artık bundan sonra bu hadise üzerine yoğunlaşılacak."

Küresel din projesinin merkezinde doğal olarak küresel devlerin dini olan Hıristiyanlık vardır. Buna göre küresel din, Hıristiyanlık merkezli bir dindir. Küresel din projesi çerçevesinde Hıristiyanlığın dışında kalan dinlerin Hıristiyanlık içinde eritilmesi amaçlanmaktadır.

Küresel din projesini gerçekleştirmek için ABD, Müslümanlara karşısına iyi polis-kötü polis rolleri ile çıkmaktadır.

Amerika'ya göre Müslümanlar:

ABD bu süreçte Müslümanları kabaca ikiye ayırmaktadır. Amerikan projelerini açık seçik bir biçimde sorgulayanlar, "fundamentalist/ radikal Müslümanlar" olarak tanımlanmaktadır. Amerikan projeleri ile uyum içinde olan Müslümanlar ise "liberal/ılımlı



Müslümanlar" olarak tanımlanmaktadır. Buna göre örneğin Suudi Arabistan ile Salman Rüşdi gibi "şeytan ayetleri" iftirasını savunan Pakistanlı profesör reformist ilahiyatçı Fazlu'r-Rahman da "liberal/ılımlı Müslümanlar" kategorisine dahil edilmektedir. Çünkü her ikisi de Amerikan çıkarlarına sadakatle bağlıdırlar.

Buna karşılık Amerika'nın zulüm ve tahakkümünü sorgulayıp, masumların ve mazlumların haklarını savunan Müslümanlar, ister Gandhi tarzı pasif direnişte bulunsun ister nefsi müdafaa için Filistin'de olduğu gibi silahlı eylemde bulunsun fark etmez "fundamentalist/ radikal Müslümanlar" olarak yaftalanmaktadır.

Küresel din projesinin bir parçası olarak dinler arası diyalog süreci:

ABD'nin iyi polis-kötü polis stratejisi burada devreye girmektedir. "Liberal ve ılımlı" olarak tanımlanan Müslümanlar örtük bir Hıristiyanlık propagandası olan Dinler arası diyalog süreci ile "küresel din projesi"nin içine çekilmektedir. (1) İyi polis rolünün halka karşı stratejisi ise bir beyin yıkama olan açık seçik bir Hıristiyanlık propagandasıdır. İyi polis rolünün entelektüellere dönük bir başka yüzü ise "oryantalizm"dir.

Oryantalizm bu bağlamda bir toplum ve kültür mühendisliği olduğu söylenebilir. Başka deyişle oryantalistler, Müslüman halkları, Batı uygarlığının çıkarlarına göre yeniden yapılandırmayı amaçlıyordu. Burada şunu da belirtelim: Kimi oryantalistlerin bireysel olarak iyi niyetli olması bile onların emperyalizmin keşif kolu olarak kullanılmasına engel ol(a)maz.

İsimsiz Hıristiyanlık:

Dinler arası diyalog süreci ile amaçlanan şimdilik açık seçik bir din değiştirme değildir, aksine "din anlayışının" dönüştürülmesidir. Eğer Hıristiyan ilahiyatının kavramları ile konuşursak "İsimsiz Hıristiyanlık" amaçlanmaktadır dinler arası diyalog ile. Sebep basit, eğer Müslüman entelektüeller, "İsimsiz Hıristiyanlığı" benimser iseler kitlelerin de dönüştürülmesi de kolay olacaktır. (2)

Misyonerliğin ve dinler arası diyalog sürecinin küreselleşme sürecindeki rolünü anlamak için misyoner örgütlerinin ve onların uzantısı olan diyalog enstitülerinin ABD'de devlet içinde devlet olacak kadar büyük bir güce sahip olduklarını aslında ABD'nin kendine özgü devlet anlayışının bunu gerektirdiğini hatırlamak gerekir. Bush'un iktidara gelişi ile Hıristiyan Misyoner Örgütlere olağanüstü kaynaklar aktarıldığını da unutmamak gerek. (3)

Bush'un 11 Eylül Sonrası Haçlı Seferi Çağrısı:

"Fundamentalist ve radikal" olarak tanımlanan Müslümanlara karşı ise ABD doğrudan ve dolaylı olarak şiddet politikaları uygulamaktadır. ABD, "Liberal ve ılımlı" olarak tanımladığı Müslümanların karşısına iyi polis rolü ile "fundamentalist ve radikal" olarak tanımladığı Müslümanların karşısına ise kötü polis rolü ile çıkmaktadır.

Ancak her ikisinin de amacı birdir; Dinî farklılıkları ya dinlerarası diyalog yolu ile ya da şiddete dayalı olarak ortadan kaldırmaktır.

Aslında Bush'un 11 Eylül saldırısı sonrası, sürç-i lisan ederek gizli niyetini açığa vurduğu "Haçlı Seferi" çağrısı küresel din projesinin bir parçası. Burada radikal olarak tanımlanan Müslümanlara karşı "kötü polis rolü" ile radikal bir oyun oynanmaktadır. Ama ılımlılar için de "iyi polisler" var ve onlara karşı da "iyi bir oyun" hazırlanmaktadır; sözde dinler arası diyalog da bu iyi oyunun bir parçası.

Amerika Niçin İslam'ı Terörizm ile Özdeşleştiriyor:

Yahudi asıllı Amerikalı stratejist Huntington'un "Medeniyetler Çatışması mı?" başlıklı tezinde, medeniyetlerin alamet-i farikası dindir ve medeniyetler arası fay hattı da din üzerine kuruludur. Bu açıdan Amerikan hegemonyasına en büyük meydan okumanın dinden geldiğini söylememiz gerekir. Pekala hangi din?

ABD savaş üzerine kurulu ekonomisi, emperyalist dış politikası, tüketim çılgınlığına dayalı yaşam biçimi ile "Büyük Ağa-Bey" konumundadır. Ama dikkat çekicidir ki gezegenimizin kaynakları bu tarz bir medeniyeti taşıyacak kadar genç ve zengin değildir. Buna göre ancak ve ancak barışı, hakça paylaşımı, dayanışmayı, iktisatlı bir yaşam biçimini öngören din, Amerikan uygarlığına meydan okuyabilir. Yahudilik ve Hıristiyanlık zaten küresel sistemin temelini oluşturması bakımından ve söz konusu özelliklere sahip olmaması açısından hemen eleyebiliriz. Taoizm, Hinduizm ve Budizm ise aşırı mistik karakteri taşımaları nedeniyle kitlelere ulaşma şansına sahip değildir. Şintoizm, çoktan Japon kapitalizmi ile kimyasal bir dönüşüm yaşamıştır. Konfüçyanizm, metafizik boyut taşımadığı için insanlığa bir umut sunması söz konusu olamaz.

İslam, barışı barışı, huzuru, hakça paylaşımı ve dayanışmayı öngörür, ihtiraslara ve israfa dayalı tüketim kültürüne karşı ihtiyaçların karşılanmasına dayalı iktisatlı bir tüketimi öngörür. Görüldüğü üzere küreselleşme karşısında tek seçenek ve dayanak olarak İslam kalmaktadır. Amerika'nın 11 Eylül süreci ile İslam'ı terörizm ile özdeleştirme çabası da buradan kaynaklanmaktadır.

Postmodern Sevr Projesi'ne Karşı Temel Dayanağımız Dini ve Milli Bütünlüğümüzdür

Anadolu'daki kurtuluş savaşlarımızın hepsinde dayanağımız Dini ve Milli Bütünlüğümüz olmuştur. Papa II. Urban'ın 1095'te ilan ettiği ve yaklaşık iki yüzyıl süren Haçlı Seferlerine karşı Müslüman Türk'ün verdiği I. Kurtuluş Savaşında da, Sevr Projesine karşı verdiğimiz II. Kurtuluş Savaşında da temel dayanağımız Dini ve Milli Bütünlüğümüzdü. Küreselleşme ve Avrupa Birliği sürecinde de bize dayatılan Postmodern Sevr Projesi karşısında da temel dayanağımız yine Dini ve Milli Bütünlüğümüzdür. (SON)

Dipnotlar:

1) Dinlerarası diyalog kavramı hakkında etraflı bilgi için bkz., Haçlı Seferlerinden Dinlerarası Diyalog Sürecine Türkiye'yi Hıristiyanlaştırma Projesi, son bölüm, www.bayzan.com

2) "İsimsiz Hıristiyanlık" kavramı için bkz.,aynı yer.

3) Hıristiyan Misyoner Örgütlerin Amerikan yönetimindeki ve dış politikasındaki ağırlığı için William Martin'in "ABD'de Dinci Sağın Dış Politikası" başlıklı makalesini özellikle öneririz. Foreing Policy, Türkiye baskısı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayını, Bahar 1999, s. 62-76)
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk

Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz

"Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." 
19.04.2024 16:30:00
Haber Merkezi
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Bakan Koca: Randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bakan Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Bakanlığın ilgili birimleri ve hastanelerin yöneticileriyle yaptıkları toplantılarda Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ndeki sorunları temel faktörleriyle ele aldıklarını belirtti.


Randevu bulmakta yaşanan sıkıntıları çözmek için yaptıkları çalışmalardan önemli sonuçlara ulaştıklarını aktaran Koca, "Önümüzdeki günlerde kademeli şekilde tedbirleri hayata geçirecek ve randevu sorununu kalıcı şekilde çözeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

Randevu sorununa karşı hem vatandaşları hem de hekimleri memnun edecek bir çözüm oluşturduklarını belirten Koca, şunları kaydetti:

"Öncelikle iptal edilmeyen randevulardan kaynaklanan, kullanılamayan kapasitemizi diğer vatandaşlarımızın kullanımına açacağız. Bu kapsamda, gelemeyeceği randevuyu iptal etmeyen vatandaşlarımız söz konusu durumun ilkinde 15 gün içerisinde aynı branşa randevu alamayacak. Aynı şekilde randevusuna ikinci kez gelmediğinde 15 gün içerisinde tüm branşlardan randevu alamayacak. Son dakika iptalleri nedeniyle atıl kapasite oluşmaması için randevu iptal süresini, en geç bir önceki gün saat 23.59'la sınırlandırıyoruz. İptal edilen randevular yerine, muayene saatinden 1 saat öncesine kadar yeni randevu verebileceğiz. Böylelikle daha fazla hastamızın randevu almasını ve kapasitenin verimli kullanılmasını sağlamış olacağız."

Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması

Beypazarı Maden Suyu firması, ürün değerlerinin Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygun olduğunu belirterek, durumun Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de mevzuatın farklılığından kaynaklandığını açıkladı.
19.04.2024 14:17:00 / Güncelleme: 19.04.2024 14:39:00
İhlas Haber Ajansı
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Bürosu, Beypazarı Maden Suyu firmasının bazı ürünlerinden alınan numune sonrası "ürünlerde bor miktarının yüksek olduğu" gerekçesiyle teslim edilen ürünler hakkında satış durdurma kararının alınmasını istemişti.

Geçtiğimiz günlerde firma tarafından yapılan açıklamada ise sosyal medyada ürün hakkında atılan iddialar yalanlanmıştı.

Firma, tartışmalara konu olan iddialar hakkında talep edilen İsviçre kaynaklı analiz sonucunun taraflarına ulaştığını açıkladı.



Firma tarafından analiz kaynaklarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Maden suyumuzun değerleri Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygundur. Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de yaşanan bu durum Avrupa Birliği ve İsviçre mevzuatının farklılığından kaynaklanmaktadır. Doğal maden suyumuz, Sağlık Bakanlığı ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü denetiminde olup üretim sıklığı ile orantılı olarak düzenli bir şekilde denetlenip, analiz edilmektedir. Yer altında doğal olarak oluşan maden suyumuz tam 68 yıldır aynı kaynaktan, el değmeden şişelenmekte ve bütün ülkelere aynı içerikte ürün gönderilmektedir" ifadelerine yer verildi.

Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk

Türkiye'nin, geçen yıl sonu itibarıyla 22 milyon 206 bin 34 olarak belirlenen çocuk nüfusu, ülke nüfusunun yüzde 26'sını oluşturdu
 

 
19.04.2024 10:34:00 / Güncelleme: 19.04.2024 10:43:28
AA
Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk
Türkiye nüfusunun yüzde 26'sı çocuk

Türkiye İstatistik Kurumu, 2023 yılına ilişkin çocuk istatistiklerini açıkladı.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, 2023 yıl sonu itibarıyla Türkiye nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişi iken bunun 22 milyon 206 bin 34'ü çocuk olarak kayıtlara geçti.

Çocuk nüfusun yüzde 51,3'ünü erkek, yüzde 48,7'sini kız çocuklar oluşturdu.

Birleşmiş Milletler tanımına göre, 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970 yılında toplam nüfusun yüzde 48,5'ini oluştururken bu oran 1990'da yüzde 41,8 ve 2023'te yüzde 26 oldu.

Nüfus projeksiyonlarına göre, çocuk nüfus oranının 2030'da yüzde 25,6, 2040'ta yüzde 23,3, 2060'ta yüzde 20,4, 2080'de yüzde 19 olacağı öngörüldü.

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2023'te çocuk nüfus oranının AB ortalaması yüzde 18 oldu.

AB üye ülkeleri içinde en fazla çocuk nüfus oranına sahip ülkeler sırasıyla yüzde 23,4 ile İrlanda, yüzde 21,1 ile Fransa ve yüzde 20,9 ile İsveç olarak kaydedildi.

Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla yüzde 15,1 ile Malta, yüzde 15,4 ile İtalya, yüzde 15,9 ile Portekiz olarak belirlendi.

Türkiye'nin çocuk nüfus oranının AB'ye üye ülkelerden daha yüksek olduğu görüldü.

 

İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı
19.04.2024 10:29:00
İhlas Haber Ajansı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İstanbul-Tahran seferini yapan uçak Elazığ'a zorunlu iniş yaptı
İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-İran seferini yapan uçak, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Uçak yaklaşık 2 saat sonra tekrar havalandı.

İran'ın hava sahasını tüm uçuşlara geçici olarak kapatmasından dolayı İstanbul-Tahran seferini yapan Meraj Airlines uçağı, Elazığ Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Bir süre havalimanında bekleyen yolcular, yaklaşık 2 saat sonra hava sahasının açılmasıyla birlikte yeniden Tahran'a havalandı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.