Kuzey ordusu YPG görünümlü ABD ordusudur

12 Ocak tarihli, "ABD terör ordusu oluşturuyor, kim için?" başlıklı yazımda, ABD'nin Suriye'de PKK'lı 400 teröristi CIA-Pentagon ortaklığıyla yetiştirip "Kuzey ordusu" adıyla bir ordu yapılanması oluşturmasını değerlendirip, "Bu ordu yapılanması, 400 teröristle sınırlı kalmayacak, bunlar öncü birlik niteliğinde" tespitinde bulunmuştuk. 
2 gün sonra, geçtiğimiz Pazar günü, Suriye'de ABD öncülüğündeki Koalisyon'un Sözcüsü Albay Ryan Dillon'un açıklaması bu tespitimizi doğruladı.
Dillon, açıklamasında Suriye'de kurmakta oldukları "Sınır Güvenlik Gücü"nün (BSF) 30 bin kişilik bir silahlı güç olarak örgütlenmesinin planlandığını bildirdi.
Kuzey ordusu olarak da ifade edilen bu düzenli ordu yapılanmasının komutası, ABD'nin kontrolünde olan ve ağırlığını PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nde (SDG)?
Dillon, bu 30 bin kişilik yeni ordunun 15 binini halihazırda IŞİD'le mücadele eden SDG unsurlarından oluşacağını, kalan 15 bininin ise yeni eğitildiğini belirtti. Bu kapsamda 400 PKK'lı CIA-Pentagon personeli tarafından özel bir eğitime tabi tutulmuştu şimdi de 230 kişinin daha bu programa alındığı açıklandı. Tepkiler sürerken, yeni ordunun eğitim fotoğrafları Twitter'da yayınlandı, yani atı alan çoktan Üsküdar'ı geçti.
Koalisyon Sözcüsü bu ordunun nerelerde görevli olacağını da açıkladı. Buna göre; Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye sınırında PKK'lı olanlar, Fırat Nehri boyunca ve güney sınırlarında ise Arap kökenli olanlar?
Bu gelişmeler yaşanırken, Suriye dosyasından sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı vekili David Satterfield, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu'ndaki oturumda ABD'nin Suriye'den çıkmayacağını açıkça belirtti. 
Temel gerekçelerini ise şöyle sıraladı: "Ortağımız SDG'yi korumak ve o bölgede tüm Suriye'ye model olacak yeni bir siyasi yapının kurulmasına yardımcı olmak."
Böylece ABD'nin "toprak bütünlüğü" derken neyi kastettiğini anlamış bulunuyoruz; Kendi kontrolündeki güçlerin tüm Suriye'ye hâkim olması?
ABD'li Koalisyon Sözcüsü'nün Pazar günü yaptığı açıklamanın, Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrin açıklamalarından bir gün sonra gelmesi ise oldukça dikkat çekici? Neticede Kuzey ordusu denilen bu yeni oluşumun militanları Afrin'e de geçebiliyorlar, daha da önemlisi ABD, bu yeni açıklamalar ve oluşumlarla Türkiye'ye "buralar benim kontrolümde" mesajı veriyor.
Türkiye mevcut bağımlı siyaset ve ekonomi anlayışıyla ABD'ye rağmen bir operasyon yapabilir mi, yaparsa da bunun sonucu ne olur, bilinmez. ABD bu noktada perde arkasında bir ışık yakarsa da bunu bölgedeki kendi menfaatlerini pekiştirmek için yapacaktır. Bu Saddam'a Kuveyt tezgahı ya da Barzani'ye referandum tuzağı gibi olabilir.
Türkiye Dışişleri, yaptıkları kınama açıklamasında ABD'ye sitem ederken, Türkiye'nin bir koalisyon üyesi olduğu ve ABD'nin koalisyon üyelerine danışmadan adımlar attığı eleştiriliyor. Sanki bu ABD ve kurduğu koalisyon, bugüne kadar PKK'lılara hiç destek vermemiş gibi, sanki bundan önceki adımlarında Türkiye'ye soruyormuş gibi?
Siyasilerimiz bence önce kendilerine, "bu kadar facia adıma imza atan ABD ile aynı koalisyonda bugüne kadar ne işimiz vardı" diye sorması lazım. Ve hala siyasilerimiz ABD'nin toprak bütünlüğünden kastının ne olduğunu anlayamamış.
Askeri uzmanlar, ABD'nin Türkiye sınırında kurdukları Sınır Koruma Gücü'yle Suriye'de ve Irak'ta kalıcı olduğunu, buralardan çekilmek gibi bir niyetinin olmadığını ilan ettiğini belirtiyorlar. Bizler de "günaydın" diyoruz, bunu Prof. Dr. Haydar Baş Bey, 2000'li yılların başında söylemişti ve ABD'nin Ortadoğu coğrafyasını kendisine vatan olarak seçtiğini vurgulamıştı. Bugün yaşanan bu gelişmelerle Sayın Baş'ın haklılığını bir kez daha görüyoruz ama ne siyasilerimiz ne de konunun uzmanları maalesef Haydar Baş gerçeğini hala anlayabilmiş değiller. Bu sebeple hiçbir çözüm üretemiyorlar ve sadece olumsuz sonuçları seyredip duruyorlar.
Başka bir uzman da, ABD'nin YPG'ye olan desteğinin yeni bir aşamaya geçtiğini, Türkiye'nin terör koridoru olarak gördüğü bölgeyi bir devlete çevirmeye çalıştığını belirtiyor. Bu uzmanlara da Prof. Dr. Haydar Baş'ı iyi okumaları gerektiğini tavsiye ediyoruz. Çünkü Sayın Baş, Barzani referandumunun tartışıldığı günlerde yazdığı bir yazıda, ABD için Barzani'nin de YPG'nin önemli olmadığını, önemli olanın sadece "kendisi" olduğunu vurgulamıştı. Barzani'ye devlet kurdurmayan ABD, elbette ki YPG'ye de kurdurmayacaktır.
ABD için YPG de, PYD de, SDG de, Kuzey ordusu da, Sınır Güvenlik Gücü de, bilmem ne oluşumu da hepsi ABD'nin Suriye'de kalıcı olması için sadece bir gerekçedir.
Ve ABD Suriye'de, Irak'ta ve hatta İran ve Türkiye'de kendisi dışında asla bir devlet oluşumuna müsaade etmeyecektir.