Seçimler için geri sayım başladı. Yasal seçim takviminin kronometresi hızla dönüyor.
Ancak iktidarda ve muhalefette kayıkçı kavgası ile ülkenin 3.5 yılını kaybettiren siyasi partiler aldıkları seçim kararının hala ciddiyetinden habersiz görünüyorlar.
Siz hiç bir partide bir seçim heyecanı temposu görüyor musunuz?
3.5 yıldır ülke gündeminden kopuk, meleklerin cinsiyetini tartışan Bizans kralları gibi AB, AB diye sayıklamaktan başka bir şey yapmıyorlar.
Hani insan ömrü boyunca ne ile meşgulse son nefesinde de onu sayıklarmış. Bizim partiler de iktidarı ile muhalefeti ile ölüm döşeğinde dahi AB, IMF, Derviş, Apo diye sayıklayıp duruyorlar.
Seçimi ölüm gibi gören bu partiler ayaklarını geri geri sürüyerek kartel medyasının boş koridorlarında saray darbesi hayalleri kuruyorlar.
AB lobilerinde "bu yasaları ben çıkardım, yok yok ben çıkardım" yarışına girerek dışardan bir rüzgar, bir promosyon arayışındalar.
Geçen seçimlerde Apo promosyonu ile iktidara gelen MHP ise Apo'yu affetirmenin suçluluğu içinde, PKK ve KADEK'ten farklı olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Ancak bütün millet, meydanlarda sureti haktan gözükmeye çalışan MHP'nin komisyonlarda kaçak güreşerek Apo'yu ipten kurtardığını çok iyi biliyor.
Yılmaz, Kutan, Ecevit, Cem, Erdoğan hiç değilse açık açık idama karşı olduklarını söylüyorlar.
Millet ikili oynayarak kendisini aldatan MHP'yi affetmeyecek.
Bütün partiler bu suçluluk telaşı içinde adeta milletle yüzleşmekten kaçıyorlar. Meydanlara inmeden ayak oyunları, menfaat koalisyonları ile masa başında iktidar hayalleri kuruyorlar.
AB'ci partiler meydanlara kendilerinden önce, öncü kuvvet olarak kartel medyasını saldılar. Özellikle Aydın Doğan'ın seçim tırları, Kemal Derviş ve Tayyip Erdoğan'a lojistik destek için yollara düşmüş durumda.
Önceden tezgahlanmış ziyaret mekanlarında, "Cem geliyor değil mi, Erdoğan'a yöneliş var değil mi" türü telkinlere alınan "zoraki evet" cevaplarını manşete taşıyan Hürriyet ve Milliyet, özellikle de Milliyet umduğunu bulamadı.
Çünkü hangi şehre gitseler BTP bayrakları, Haydar Baş posterleri ile süslü, BTP şapkalı gençlerin çoşkudan şehri inleten "Bağımsız Türkiye" sloganları ile bayram alanına dönüştürülen Bağımsız Türkiye mitingleri ile karşılaşıyorlar.
Geçen Perşembe Bolu mitingine tanık olan Milliyet tırındaki gazeteciler Karabük'te de aynı çoşkulu BTP mitingini görünce iyice tırlattılar.
İsterseniz gerisini üst üste BTP şokunu yaşayan Milliyet Gazetesi yazarı Ece Temelkuran'dan dinleyin: "Bolu'da Haydar Baş için toplanan kalabalığın nabzını tutayım diyorum. Saat 12.00. Karabük'e geldik. Haydar Baş'ın burada da mitingi var. Arkadaşlarım Haydar Baş'ın Milliyet tır programını ele geçirdiğini ve miting rotasını buna göre belirlediğine ilişkin teorim son derece mantıksız bulunuyor.
Sanırım benim pranoyak olduğumu düşünüyorlar."
Gerçekten de Ece hanım paronoya içinde.
Sırça köşkünden çıkıp halka inince millete tosladığının farkında değil. O güne kadar patronlarından gelen talimatlar doğrultusunda "CHP, Derviş, AKP" rüzgarından dem vuranların Anadolu'da esen Kuvayı Milliye rüzgarı ile şoka girmeleri doğal.
Doğal olmayan gittikleri her ilde onbinlerce insan BTP mitinglerinde "Beklenen lider Haydar Baş" diye haykırırken zavallı Milliyet yazarlarının hala sağda solda, kıyıda köşede "Derviş, Cem, Baykal, Erdoğan" diyerek medyanın şartladığı bir iki isim bulmaya çalışıp onları manşetlere taşıyıp teselli bulmaları.
Ama bundan sonra işleri zor.
Çünkü milletimiz, rotasını Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaptanlığındaki BTP'ye kırdı.
Millet rotasını, AB ve IMF'ye karşı Bağımsız Türkiye diye haykıran Baş'a çevirdi.
Çünkü millet sırtını dayayabileceği, güvenebileceği beklediği liderini buldu.
Onlar boşa koşarken milletimiz Baş'a koşuyor.
Ancak iktidarda ve muhalefette kayıkçı kavgası ile ülkenin 3.5 yılını kaybettiren siyasi partiler aldıkları seçim kararının hala ciddiyetinden habersiz görünüyorlar.
Siz hiç bir partide bir seçim heyecanı temposu görüyor musunuz?
3.5 yıldır ülke gündeminden kopuk, meleklerin cinsiyetini tartışan Bizans kralları gibi AB, AB diye sayıklamaktan başka bir şey yapmıyorlar.
Hani insan ömrü boyunca ne ile meşgulse son nefesinde de onu sayıklarmış. Bizim partiler de iktidarı ile muhalefeti ile ölüm döşeğinde dahi AB, IMF, Derviş, Apo diye sayıklayıp duruyorlar.
Seçimi ölüm gibi gören bu partiler ayaklarını geri geri sürüyerek kartel medyasının boş koridorlarında saray darbesi hayalleri kuruyorlar.
AB lobilerinde "bu yasaları ben çıkardım, yok yok ben çıkardım" yarışına girerek dışardan bir rüzgar, bir promosyon arayışındalar.
Geçen seçimlerde Apo promosyonu ile iktidara gelen MHP ise Apo'yu affetirmenin suçluluğu içinde, PKK ve KADEK'ten farklı olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Ancak bütün millet, meydanlarda sureti haktan gözükmeye çalışan MHP'nin komisyonlarda kaçak güreşerek Apo'yu ipten kurtardığını çok iyi biliyor.
Yılmaz, Kutan, Ecevit, Cem, Erdoğan hiç değilse açık açık idama karşı olduklarını söylüyorlar.
Millet ikili oynayarak kendisini aldatan MHP'yi affetmeyecek.
Bütün partiler bu suçluluk telaşı içinde adeta milletle yüzleşmekten kaçıyorlar. Meydanlara inmeden ayak oyunları, menfaat koalisyonları ile masa başında iktidar hayalleri kuruyorlar.
AB'ci partiler meydanlara kendilerinden önce, öncü kuvvet olarak kartel medyasını saldılar. Özellikle Aydın Doğan'ın seçim tırları, Kemal Derviş ve Tayyip Erdoğan'a lojistik destek için yollara düşmüş durumda.
Önceden tezgahlanmış ziyaret mekanlarında, "Cem geliyor değil mi, Erdoğan'a yöneliş var değil mi" türü telkinlere alınan "zoraki evet" cevaplarını manşete taşıyan Hürriyet ve Milliyet, özellikle de Milliyet umduğunu bulamadı.
Çünkü hangi şehre gitseler BTP bayrakları, Haydar Baş posterleri ile süslü, BTP şapkalı gençlerin çoşkudan şehri inleten "Bağımsız Türkiye" sloganları ile bayram alanına dönüştürülen Bağımsız Türkiye mitingleri ile karşılaşıyorlar.
Geçen Perşembe Bolu mitingine tanık olan Milliyet tırındaki gazeteciler Karabük'te de aynı çoşkulu BTP mitingini görünce iyice tırlattılar.
İsterseniz gerisini üst üste BTP şokunu yaşayan Milliyet Gazetesi yazarı Ece Temelkuran'dan dinleyin: "Bolu'da Haydar Baş için toplanan kalabalığın nabzını tutayım diyorum. Saat 12.00. Karabük'e geldik. Haydar Baş'ın burada da mitingi var. Arkadaşlarım Haydar Baş'ın Milliyet tır programını ele geçirdiğini ve miting rotasını buna göre belirlediğine ilişkin teorim son derece mantıksız bulunuyor.
Sanırım benim pranoyak olduğumu düşünüyorlar."
Gerçekten de Ece hanım paronoya içinde.
Sırça köşkünden çıkıp halka inince millete tosladığının farkında değil. O güne kadar patronlarından gelen talimatlar doğrultusunda "CHP, Derviş, AKP" rüzgarından dem vuranların Anadolu'da esen Kuvayı Milliye rüzgarı ile şoka girmeleri doğal.
Doğal olmayan gittikleri her ilde onbinlerce insan BTP mitinglerinde "Beklenen lider Haydar Baş" diye haykırırken zavallı Milliyet yazarlarının hala sağda solda, kıyıda köşede "Derviş, Cem, Baykal, Erdoğan" diyerek medyanın şartladığı bir iki isim bulmaya çalışıp onları manşetlere taşıyıp teselli bulmaları.
Ama bundan sonra işleri zor.
Çünkü milletimiz, rotasını Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaptanlığındaki BTP'ye kırdı.
Millet rotasını, AB ve IMF'ye karşı Bağımsız Türkiye diye haykıran Baş'a çevirdi.
Çünkü millet sırtını dayayabileceği, güvenebileceği beklediği liderini buldu.
Onlar boşa koşarken milletimiz Baş'a koşuyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014