Türkiye Cumhuriyeti geçmişin bedelini ödemeye devam ediyor.
Bugün Yunan düşmanlığının ardında yatan o kadar çok tohum var ki, ülke hastalandıkça bu tohumlardan birisi çatlıyor ve içinden bir kan çiçeği yükseliyor…
Bize okullarda çevremizdeki ülkelerle ilgili gerçekler okutulmadığı için, daha doğrusu "Gerçek Tarih" öğretilmediği için neyin ne olduğunu öğrenmekte geç kalıyoruz.
Bugün Yunanistan ve komşu devletleri ile aramızda bitirilmemiş bir savaş ve sona ermemiş bir düşmanlık hüküm sürüyor.
Yıllar önce Mora'da komşuları tarafından katledilen 40 bin Türk hakkında bizim ders kitaplarımızda tek bir satıra rastlamazken, Yunan kaynaklarında Yunan isyanı olarak bilinen 1821 olaylarında Türklerin ciğerini yemekle ünlenen, lakabı "Türk Yiyen" olarak bilinen katiller var. Ve ne yazık ki önünde fotoğraf çektiren bakanlara sahibiz.
Vatan edindiğimiz, yıllarca boyunduruğumuz altında kalmış, Osmanlı kılıcının tadına bakmış pek çok ülke, gizli antlaşmalar ile aleni düşmanlıklarını sürdürmeye; Türkleri Anadolu'dan atacakları zamanın gelmesini beklemeye devam ediyor.
Abuk sabuk bir sürü dersi okutacaklarına; var olduğumuz sürece orta Asya steplerinde gözlerini açıp, Anadolu topraklarında kendisi gibi azınlık durumuna sokulmuş, yok edilmeye çalışan 'kaderdaş'ları ile yaşamaya çalışan çocuklarımıza; gerçek tarihi öğretmek, gelecekte yurdumuzu korumak için çok daha büyük bir önem taşımaktadır.
Ne zaman tarihin gizli ve kirli bir sayfasına el atsak, yüzlerce yıldır Orta Asya'dan Rumeli'ye, 12 Ada'dan Kıbrıs'a kadar göçen, haksızlığa uğrayan, kıyımlarla karşı karşıya kalan, yurdunu savunmak için Çanakkale'den Yemen çöllerine kadar şehit olmuş binlerce vatandaşımız ile tanışıyoruz.
Bu güzel toprakların değerini, tarihi ve kültürel mirasının önemini, en az yeme-içme kadar önemli olan birbirini sevme ve koruma bilincini hiçbir ayrım yapmadan, saçma sapan bir alt kimlik-üst kimlik tartışması açmadan öğretmek, ayrışmanın bizleri nereye sürükleyeceğini anlamak zorundayız.
Hesapsızca yapılan harcamaların, mevcudu var iken sırf birileri para kazanacak diye daha lüks yollar, köprüler, apartmanlar yapmanın, yurt dışına sayılı ürün satarken yüksek rakamlı ürünler getirmenin bir manası bulunmamaktadır.
Haydar Hoca'nın kitaplarını okudukça ülkenin nasıl bir kaos içinde olduğunu ve bu zengin ülkenin nasıl üç beş bezirgan tarafından sömürüldüğünü, kendi basmamız yerine ipekli don giyme hevesimizin nelere mal olduğunu daha iyi görüyorum.
Bu ülkenin tek kurtuluşunun bir gecede değer kaybetmeyen "Milli Para" dan geçtiğini, ekonominin dışa bağımlı politikalarla değil; "Milli bir Ekonomi Modeli" ile mümkün olduğunu, tarihimizin bizim için yurt dışı kaynakların müdahalesi ile yazılmış bir tarih kitabı okuyarak değil; 'Milli bir Tarih' ile öğrenilebileceğini, devletin her yönü ile 'Milli bir Devlet' olması gerektiğini, başına geçecek yöneticilerin yurt dışında yabancı bir kültürün esiri olarak okumuş değil, "Milli Eğitim Terbiyesi" ile yetişmiş kişilerden oluşması gerektiğini daha iyi anlıyorum.
Bugün orduda, emniyette, devlet bürokrasisinde bir avuç kalmış olan "Milli" bir yapının büyümesi, biran önce bu kavramın farkına vararak kendimize gelmemiz ancak kurtuluşumuza sebep olacaktır. Önümüzdeki günlerde yabancı üsler 150'ye dayandığında, boğazdan çeşitli ülkelere ait gemiler geçip mevzi aldığında, ülke plajlarına yabancı unsurlar tatil amaçlı çıkıp yerleştiğinde, en mümbit araziler yabancı para babalarınca satın alındığında, tarihi eserlerimiz satılıp yurt dışına kaçırıldığında, gelecek vaat eden beyinler Türkiye'de değil de yabancı ülkelerde istihdam edildiğinde açıkçası yapacak hiçbir şey kalmayacaktır.
Türk insanı elbette aptal değildir, olup-biteni, etrafında dönen oyunları, gerçek düşmanlarını çok iyi bilmektedir.
Bize düşen 19 Mayıs 1919'da başlayan Türk aydınlanmasının devamını sağlamak, Milli Bekamız olarak adlandırılan konulara sahip çıkmaktır.
Mora'nın tohumlarını ve torunlarını iyi tanımalıyız.
Gerisi Yaradan'ın takdirine ve yarım aklımıza kalmıştır.
- İstikrarlı büyüme / 21.12.2025
- Geçmişin gözyaşları / 20.12.2025
- PAPA l. EFTİM ERENEROL / 01.12.2025
- Para mı sağlık mı? / 05.11.2025
- Melamet hırkası… / 16.10.2025
- Geleceği savunmak… / 12.10.2025
- Çaresizlik… / 06.10.2025
- Düzen ve düzensizlik… / 27.09.2025
- Şehitliklerimiz… / 19.09.2025




























































































