Medyada yuvalanmış Amerika'nın psikolojik savaş ajanları son terör saldırılarının ardından ağız birliği etmişçesine iktidara "İslami terör" retoriğini dayatıyorlar.
Çünkü fena halde paniklemiş vaziyetteler. Demokrasi tarihimizle yaşıt karanlık terör hadiseleri ile terbiye almış milletimizin artık tetikçilerle değil, tetiğin ardındaki güçlere dikkat kesilmesi onları fena halde şoke etmiş vaziyette.
Medyanın El-Kaide, olmadı Hizbullah ama ille de İslamcı terörist cinayeti söylemine milletimiz "bu sefer almayayım" deyince ne yapacaklarını şaşırdılar.
Çünkü milletimiz her defasında bu tip terörist saldırıların ne hikmetse ABD-İsrail-İngiliz işgal güçlerinin İslam dünyasına çöreklenmesine yaradığını görmüş durumda.
Bir Amerikan gazeteci bu gidişe şöyle isyan ediyor: "Maalesef terör cinayetinin mağduru ailelerin cenazelerinde gördüm ki, cenaze yakınları dahi bu saldırının ABD ve İsrail'in CIA ve Mossad'ın işi olduğuna inanıyor. Komplo terörlerine itibar ediyorlar."
Milletimizin bu olayı yutmayacağını gören ABD güdümlü medya baronları, bu sefer iktidara yüklenerek "hadi değiştiğini ispatla, geçmişle arana çizgi çekmek için iyi fırsat. İslamcı terör de..." diye telkinlerde bulunmaya başlıyor. Maalesef AKP iktidarı ABD işgal ordusuna destek verme vebalinin yanına içinden çıktığı dindar kesimi töhmet altında bırakacak bir yaftayı asma vebalini de yüklenmiş durumda.
Hükümet, medyanın karşısında diz çökerek "İslami terör" söylemine meşruiyet kazandıracak çizgiye doğru savruluyor.
Önce Başbakan "İslami terör deyimi kanıma dokunuyor" diyerek örtülü bir biçimde kabullenmiş oldu.
Yabancı basının önünde ise daha açık davranarak "terör saldırılarının dini duygularla yapıldığını" iddia etti.
Özellikle hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, bu durumu medyaya yaranma fırsatı bilerek "Müslümanların terör ve aralarında amasız, fakatsız kalın çizgi çizmesini" istedi ve "Kabul etmesek de İslamcı terör var. İslam dünyası teröre karşı mücadele etmeli" diyerek medyanın istediği gibi gündemi Müslümanlar aleyhine ABD ve AB lehine çevirdi.
Öyle ki, Cemil Çiçek'in açıklamaları ile İsrailli Bakan'ın açıklamalarının aynı zamanda ve aynı muhtevada olması İsrail basınını sevince boğdu.
İsrail elçi yardımcısı İsrail ile Türkiye'nin arasının açık olduğu iddialarını reddederek Başkan Erdoğan'ın "Teröre karşı İsrail ile işbirliğimiz devam edecek" açıklamasını güvence saydıklarını söyledi.
Böylece Türk Milleti son terör saldırılarının ardından İsrail ve ABD'yi sorguladığı bir dönemde iktidarın bir kez daha medya tarafından ABD-İsrail hizasına getirilmesi ile, bu sorgulama süreci ters çevrilmek istendi.
Maalesef iktidar bir kez daha komploculara teslim oldu.
Komplocular nereden mi çıktı?
Çünkü fena halde paniklemiş vaziyetteler. Demokrasi tarihimizle yaşıt karanlık terör hadiseleri ile terbiye almış milletimizin artık tetikçilerle değil, tetiğin ardındaki güçlere dikkat kesilmesi onları fena halde şoke etmiş vaziyette.
Medyanın El-Kaide, olmadı Hizbullah ama ille de İslamcı terörist cinayeti söylemine milletimiz "bu sefer almayayım" deyince ne yapacaklarını şaşırdılar.
Çünkü milletimiz her defasında bu tip terörist saldırıların ne hikmetse ABD-İsrail-İngiliz işgal güçlerinin İslam dünyasına çöreklenmesine yaradığını görmüş durumda.
Bir Amerikan gazeteci bu gidişe şöyle isyan ediyor: "Maalesef terör cinayetinin mağduru ailelerin cenazelerinde gördüm ki, cenaze yakınları dahi bu saldırının ABD ve İsrail'in CIA ve Mossad'ın işi olduğuna inanıyor. Komplo terörlerine itibar ediyorlar."
Milletimizin bu olayı yutmayacağını gören ABD güdümlü medya baronları, bu sefer iktidara yüklenerek "hadi değiştiğini ispatla, geçmişle arana çizgi çekmek için iyi fırsat. İslamcı terör de..." diye telkinlerde bulunmaya başlıyor. Maalesef AKP iktidarı ABD işgal ordusuna destek verme vebalinin yanına içinden çıktığı dindar kesimi töhmet altında bırakacak bir yaftayı asma vebalini de yüklenmiş durumda.
Hükümet, medyanın karşısında diz çökerek "İslami terör" söylemine meşruiyet kazandıracak çizgiye doğru savruluyor.
Önce Başbakan "İslami terör deyimi kanıma dokunuyor" diyerek örtülü bir biçimde kabullenmiş oldu.
Yabancı basının önünde ise daha açık davranarak "terör saldırılarının dini duygularla yapıldığını" iddia etti.
Özellikle hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, bu durumu medyaya yaranma fırsatı bilerek "Müslümanların terör ve aralarında amasız, fakatsız kalın çizgi çizmesini" istedi ve "Kabul etmesek de İslamcı terör var. İslam dünyası teröre karşı mücadele etmeli" diyerek medyanın istediği gibi gündemi Müslümanlar aleyhine ABD ve AB lehine çevirdi.
Öyle ki, Cemil Çiçek'in açıklamaları ile İsrailli Bakan'ın açıklamalarının aynı zamanda ve aynı muhtevada olması İsrail basınını sevince boğdu.
İsrail elçi yardımcısı İsrail ile Türkiye'nin arasının açık olduğu iddialarını reddederek Başkan Erdoğan'ın "Teröre karşı İsrail ile işbirliğimiz devam edecek" açıklamasını güvence saydıklarını söyledi.
Böylece Türk Milleti son terör saldırılarının ardından İsrail ve ABD'yi sorguladığı bir dönemde iktidarın bir kez daha medya tarafından ABD-İsrail hizasına getirilmesi ile, bu sorgulama süreci ters çevrilmek istendi.
Maalesef iktidar bir kez daha komploculara teslim oldu.
Komplocular nereden mi çıktı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014