Fikri fikrine…
Hayalleri hayallerine…
İstekleri istediklerine…
Aklı aklına uygun olmalı.
Sendeki güzeli onda görüyorsan…
Acılarını hissedebiliyorsan…
Varlığında kıymetli, yokluğunda aranıyorsa...
Sırrını, hatalarını gizliyorsan…
İyiliğini görüp hep adımları ile yürüyorsan…
Değer verdiklerine değer veriyor, değersiz
olanlarına değer vermiyorsan…
Üzüntü ve sevincini yürekten paylaşıyorsan...
Yanında olmadığı zaman yanında imiş gibi dürüst isen...
Gidişi seni üzüyor,
Gelişi sevindiriyorsa...
Düştüğün zaman kaldırıyor, hasta olduğun zaman yanında...
İffetini, namusunu, şerefini her şeyden herkesten üstün tutup koruyorsa...
Elinde bir kuruşu varken ilk aklına gelen sen isen...
Elinde bir dilim ekmek kaldığında önce sana veriyorsa…
Okuma, yazma, dinleme, gezme, hedef, ideal birliği varsa...
Fiziki tercihler ve manevi tercihler uyuyorsa…
"Dünyayı mı ahireti mi?" tercih esiyorsun sorusuna,
"Ahireti" cevabını veriyorsa…
Bu durumda ister erkek, ister kadın olsun mutlu eder.
Mutlu olmak bir sanattır.
İyi geçim önemli ustalıktır. Hanımefendi-beyefendilerin işidir.
Mutsuzluk var mı?
Dikkat edilmeden verilen karaların, davranışların arkasında vardır.
Dinliyor, anlıyor seviyor.
Böyle mutluluk kalıcıdır.
Ölünce bitmez.
Kim mutlu etmek istemez?
İnsan ve insanlıktan nasibi olmayan…
Yalancılar, hasedçiler.
Mutluluğun derecesi, bilip uyguladığın kadardır.
Dersi/okulu var mı?
Mutlu olan ve mutlu kılanlardır.
Kimler mutlu eder?
Çocukluğumda komşumuz Asiye teyze karanfil yetiştirirdi.
Bazen saksıda bize koklatırdı. Karanfili rengi ve kokusu ile o günlerden hatıralarımda kaldı. Annem de bazen çaya karanfil atardı. Nefis kokulu karanfili bazen canım ister çaya atarım.
Çocukken mutlu edilen, yüreği mutlulukla dolanlar mutlu ederler.
Sonradan çok zor.
Devamlı mutlu olunur mu?
Evet.
Hep iyilikleri görmek ve iyiye yormak. Kendini iyi tanımak. Tabii çevremizdekileri de.
Bahçıvan gibi olmak. Sevmek. Takip. Dikkat. Şefkat.
Değer.
Mutlu eder.
Genç bir çift, yeni bir mahalledeki yeni evlerine taşınmışlar. Sabah kahvaltı yaparlarken, komşu da çamaşırları asıyormuş. Kadın kocasına, "Bak, çamaşırları yeterince temiz değil, çamaşır yıkamayı bilmiyor, belki de doğru sabunu kullanmıyor" demiş.
Kocası ona bakmış, hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş. Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah aynı yorumu yapmaya devam etmiş.
Bir ay kadar sonra, bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmış, "bak" demiş kocasına, "Çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba?"
Kocası, "Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi sildim" diye cevap vermiş.
Hayatta böyle değil midir?
Başkalarını izlerken gördüklerimiz, baktığımız pencerenin ne kadar temiz olduğuna bağlıdır.
Birini eleştirmeden ve hemen yargılamaya davranmadan önce 'iyi' olanı görmeye hazır olup olmadığımızı fark etmek güzel bir fikir olabilir.
Hayata olumlu bakabilen.
Bardağın dolu tarafı ile işe başlayıp kırılsa da af ile karşılayanlar engin yürekli er kişilerdir.
Sevgi küreklerini çekerler.
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021