Yaklaşık 1 yıldan beri yaşadığımız pandemi nedeni ile global piyasalardaki para (likidite) genişlemesine şahit oluyoruz. Piyasada bol bulunan bir şeyin değerinin düşük olacağından hareketle, konvertibl dediğimiz rezerv para birimlerinin (dolar ve euro gibi) faizleri düşük kalmayı sürdürüyor. Buna bir de Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) ve Avrupa Merkez Bankası'nın kısa vadede faizleri artırmayacağı beklentisini eklerseniz, faiz oranlarının kısa vadede yükselmeyeceğini öngörebilirsiniz.
Emtia fiyatlarında da genel itibariyle benzer düşük seviyeler söz konusu olunca, birileri (global yatırımcıları kastediyorum) dikkatlerini (ve yatırımlarını) neredeyse tamamen bizim gibi gelişmekte olan ülkelere çevirdi. Bunu gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinden de takip etmek mümkündür. Bu anlamda para birimimiz TL, gelişmekte olan para birimlerinden olumlu (hangi açıdan baktığınıza bağlı olarak) ayrıştı.
Dolar/TL yaklaşık 8.50'lerden 7.00 seviyelerine inerek yaklaşık %20 değerlenme ile en fazla değer kazanan para birimi oldu. Bunu yine ekonomik kurallarla açıklamak mümkündür. Bu açıdan bakacak olursanız, para birimimiz TL deki değer kazancı, Rus Rublesi, Meksika Pesosu, Çek Korunası gibi bizimle aynı ligde mücadele eden ülke para birimlerindeki değer kazançlarını açık ara aştı.
Şimdi herkesin merak ettiği soru şu: Dövizdeki bu geriye çekilme veya TL'nin değer kazanımı hangi seviyeye kadar devam eder? Bu sorunun cevabını etkileyebilecek birçok faktör olmakla birlikte, buna bağlı olarak bence sorulması gereken diğer bir soru, bu seviyeler, bize ne kadar yarıyor? Veya kime ne kadar yarıyor?
Eğer olaya ülke içi enflasyon açısından bakılacak olursa, olumlu olarak değerlendirilebilir. Ancak, dış ticaret açısından bakacak olursanız, kurlardaki gerileme ithalatı ucuzlatarak teşvik ederken, ihracattaki rekabet gücümüzü de ve beraberinde rakamları da azaltmaktadır. Dolayısı ile dış ticaretteki makas (açık) artacaktır.
Takdir edersiniz ki, olayın sadece enflasyon ve dış ticaret boyutu yok. Demem o ki, kurlardaki geri çekilmeye hangi çerçeveden baktığınız önemli. Diğer bir ifade ile kurlardaki geri çekilme bazı noktalarda işimize yararken, bazı noktalarda da işimize gelmemektedir.
Düşünebiliyor musunuz, dolar-TL 8.00 seviyelerinde iken, buralarda kalır düşüncesi ile müşterisi ile bağlantı yapan ihracatçı bu durumda ne yapsın? Zaten kâr marjları çok düşük seviyelerde. Bir de buna kur (riski) baskısını eklerseniz, ülkenin en önemli döviz gelirlerini oluşturan ihracat ayağını zor durumda bırakırsınız.
Benim olaya hangi açıdan baktığımı anlamışsınızdır. Her zaman şunu ifade etmekte yarar var, döviz ihtiyacınızı (açığınızı) sıcak para şeklinde tanımlanan portföy yatırımlarından (tahvil-bono gibi) karşılamaktansa, daha uzun vadeli ve katma değer (vergi, istihdam gibi) açısından ihracat veya doğrudan yatırımlarla karşılamak daha tutarlı bir davranıştır. Buna sürdürülebilirlik de denilmektedir. Ve bu açığın portföy yatırımları ile ne kadar sürdürülebilirliği ile ilgili çok ciddi kuşkular vardır.
Demem o ki; aynı ligde yer aldığınız herhangi bir ülke, şu veya bu gerekçe ile faizleri artırırsa, portföy yatırımcıları, sizin kaşınıza gözünüze hayran olmadığından, parasını sizden çeker ve daha fazla faiz veren o ülkede değerlendirir. Kaldı ki, teknolojik olanaklar sayesinde tabir yerine ise ruhunuz bile duymadan (çok kısa sürede) bu işi yapar. Siz de olduğunuz yerde kalırsınız.
- Bari burada yapmayın!! / 09.08.2021
- Keşke dokunmasaydım! / 24.07.2021
- Rusya yaptı da ya biz? / 02.07.2021
- Birisi işsizlik mi dedi? / 15.06.2021
- Korkmalı mıyız? / 17.05.2021
- Pandemi turnusolu / 05.05.2021
- Sanal vurgun / 27.04.2021
- Olması gerekendi / 20.04.2021
- Yeni başkanın ilk sınavı / 12.04.2021