ABD'nin küstahlığı karşısında Ankara bocalayıp durdu. Timlerimizi haksız yere 48 saat terörist muamelesi yaparak gözaltında tutanlardan uzun müddet insaf dilendikten sonra nihayet serbest kaldılar. Nota bile vermedik ABD'ye; vermedik değil, veremedik.
En haklı olduğumuz basit işlerde bile ABD'nin, çıkarlarına dokunduğumuz noktada Büyükelçilerini, misyon şeflerini yahut bakanlarını TBMM yolunda sıraya dizip anında ikazlar yaptığını hatırlarsınız. Irak işgali öncesinde Amerikan misyon şefleri, Başbakan'ın, Genelkurmay'ın ve bakanların kapılarını su yoluna çevirmişlerdi.
Ankara'nın politika ve onur düzeyi, ABD'ye Nota vermemize elvermedi. Başbakan Tayyip Erdoğan, Nota meselesi hatırlatıldığında bakın hangi perdeden cevap verdi: "Bakın, Nota dediğiniz konu müzik notası değildir. Bunların bir ağırlığı, ciddiliği vardır. Böyle aklınıza estiği zaman nota verilmez ve devletler arası bir hukuk vardır. Yıllarca oluşturulmuş bir stratejik ortaklığı bazı olaylarla bir anda kalkıp da büyütemezsiniz. Bunun altında farklı şeyler olabilir."
Bu derece ciddi bir gelişme karşısında, baştan yenik ve ne olursa olsun yaranmaya dönük bu politik yaklaşım, başımıza daha pekçok namerdin çuval geçirme cüretine cesaret verecektir; bundan emin olun.
Ankara Nota veremese de, kriz basit değildir, hatta iç içe geçmiş en büyük krizdir. Timlerimize reva görülen terörist muamelesi de kriz içinde krizdir. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, "Bu olay, maalesef Türk ve ABD silahlı kuvvetleri arasındaki en büyük güven bunalımını yaratmıştır, kriz haline gelmiştir" diyor.
Orgeneral Özkök, "İlişkilerin önemi kadar önemli olan bir şey daha vardır, o da Milli onurumuz ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin onurudur" diye ilave ediyor. Ediyor ama, ilavesinde olmaması gereken bir nakısa beliriyor; ilişkiler ile onurumuz eşdeğerde ele alınıyor. Halbuki aziz Milletimizin onuru, Askerimizin gururu bütün ilişkilerin üzerindedir, üzerinde olmalıdır.
Böylesi görülmemiş gelişme karşısında Ankara, yaranmayla ma'lül Nota kriterlerini ve hatta NATO'yu silbaştan gözden geçirmelidir.
Türkiye'yi temsilen gittiği Washington'daki törene katılmaktan vazgeçen Orgeneral Hurşit Tolon Paşa'nın "Bir NATO üyesi ülkenin askeri personeli, diğer bir NATO üyesi ülkenin askeri personelini hiçbir sebep ortaya koymadan, herhangi bir açıklama yapmadan, en önemlisi tarafımıza hiçbir bilgi vermeden, baskın tarzında bir uygulamayla tutuklamıştır. Bu eşi görülmemiş bir olaydır ve asla hafife alınamaz" teşhisi önemlidir.
Bütün bu gelişmeler, eskileriyle birlikte ele alınarak bölgemizde yepyeni milli stratejiler belirlememizin gereğini bir kez daha ortaya koydu. Bu gelişmeler BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir kez daha haklı çıkardı.
ABD'ye yaranmak için küstahlığı gizlemeye gerek yok. Bu işi gizlemek, milletimizin onurunu hiçe saymak, hatta yeni ve daha büyük küstahlıklara kapı açmaktır. Türk subaylarına ilişkin gözaltı kararı, bölgede görev yapan ABD'li albayın bireysel bir kararı değil, bizzat ABD Savunma Bakanı Donald Ramsfeld'in talimatı olduğunun konuşulduğu bir süreçte, işin vahametini 'müzik notası' düzeyinde ele almak ne devlet adamlığı ciddiyetiyle bağdaşır, ne de milletimizin onuruyla.
Ankara, milletimizin onurunu muhafaza etmede gerçekten samimi ise, bugünlerde BTP Liderini daha çok dinlemeli, daha çok izlemeli.
En haklı olduğumuz basit işlerde bile ABD'nin, çıkarlarına dokunduğumuz noktada Büyükelçilerini, misyon şeflerini yahut bakanlarını TBMM yolunda sıraya dizip anında ikazlar yaptığını hatırlarsınız. Irak işgali öncesinde Amerikan misyon şefleri, Başbakan'ın, Genelkurmay'ın ve bakanların kapılarını su yoluna çevirmişlerdi.
Ankara'nın politika ve onur düzeyi, ABD'ye Nota vermemize elvermedi. Başbakan Tayyip Erdoğan, Nota meselesi hatırlatıldığında bakın hangi perdeden cevap verdi: "Bakın, Nota dediğiniz konu müzik notası değildir. Bunların bir ağırlığı, ciddiliği vardır. Böyle aklınıza estiği zaman nota verilmez ve devletler arası bir hukuk vardır. Yıllarca oluşturulmuş bir stratejik ortaklığı bazı olaylarla bir anda kalkıp da büyütemezsiniz. Bunun altında farklı şeyler olabilir."
Bu derece ciddi bir gelişme karşısında, baştan yenik ve ne olursa olsun yaranmaya dönük bu politik yaklaşım, başımıza daha pekçok namerdin çuval geçirme cüretine cesaret verecektir; bundan emin olun.
Ankara Nota veremese de, kriz basit değildir, hatta iç içe geçmiş en büyük krizdir. Timlerimize reva görülen terörist muamelesi de kriz içinde krizdir. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, "Bu olay, maalesef Türk ve ABD silahlı kuvvetleri arasındaki en büyük güven bunalımını yaratmıştır, kriz haline gelmiştir" diyor.
Orgeneral Özkök, "İlişkilerin önemi kadar önemli olan bir şey daha vardır, o da Milli onurumuz ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin onurudur" diye ilave ediyor. Ediyor ama, ilavesinde olmaması gereken bir nakısa beliriyor; ilişkiler ile onurumuz eşdeğerde ele alınıyor. Halbuki aziz Milletimizin onuru, Askerimizin gururu bütün ilişkilerin üzerindedir, üzerinde olmalıdır.
Böylesi görülmemiş gelişme karşısında Ankara, yaranmayla ma'lül Nota kriterlerini ve hatta NATO'yu silbaştan gözden geçirmelidir.
Türkiye'yi temsilen gittiği Washington'daki törene katılmaktan vazgeçen Orgeneral Hurşit Tolon Paşa'nın "Bir NATO üyesi ülkenin askeri personeli, diğer bir NATO üyesi ülkenin askeri personelini hiçbir sebep ortaya koymadan, herhangi bir açıklama yapmadan, en önemlisi tarafımıza hiçbir bilgi vermeden, baskın tarzında bir uygulamayla tutuklamıştır. Bu eşi görülmemiş bir olaydır ve asla hafife alınamaz" teşhisi önemlidir.
Bütün bu gelişmeler, eskileriyle birlikte ele alınarak bölgemizde yepyeni milli stratejiler belirlememizin gereğini bir kez daha ortaya koydu. Bu gelişmeler BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir kez daha haklı çıkardı.
ABD'ye yaranmak için küstahlığı gizlemeye gerek yok. Bu işi gizlemek, milletimizin onurunu hiçe saymak, hatta yeni ve daha büyük küstahlıklara kapı açmaktır. Türk subaylarına ilişkin gözaltı kararı, bölgede görev yapan ABD'li albayın bireysel bir kararı değil, bizzat ABD Savunma Bakanı Donald Ramsfeld'in talimatı olduğunun konuşulduğu bir süreçte, işin vahametini 'müzik notası' düzeyinde ele almak ne devlet adamlığı ciddiyetiyle bağdaşır, ne de milletimizin onuruyla.
Ankara, milletimizin onurunu muhafaza etmede gerçekten samimi ise, bugünlerde BTP Liderini daha çok dinlemeli, daha çok izlemeli.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019