Siyasi iradenin talimatıyla teröristbaşıyla görüşmeler devam ediyor. Başbakan Erdoğan, “Abdullah Öcalan ile görüşme yapmayız ama yaptırırız” diyor. Ne fark varsa…
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “İmralı ile görüşmeler devam edecek” diyor.
Mit Müsteşarı Hakan Fidan ise Ankara’da toplanan büyükelçilere, İmralı ile ilgili görüşmeler hakkında brifing veriyor.
Yani başlangıçta devlet terörle müzakere etmez diyen siyasi iradenin terör açılımı tam gaz devam ediyor, teröristbaşı “resmen” muhatap alınıyor.
Bu tablodan cesaret alan BDP kanadı ise, bu müzakere sürecini Türkiye Cumhuriyeti ile PKK arasında barış görüşmesi olarak yorumluyor. Şu gelinen manzaraya bakın!
Koskoca bir devletle, bir terör örgütünün barış görüşmesiymiş!
İmralı ile muhatap olunması ve en üst düzeyde yapılan açıklamalarla görüşmelere devam edileceğinin ifade edilmesi, hükümetin terör konusunda hiçbir çözüme sahip olmadığının açık ispatıdır.
Hakan Fidan büyükelçilere, terör örgütü ile yapılan görüşmeler sırasında örgütün silahlı eylemlerini artırdığını belirtmiştir. Artırması gayet normaldir, çünkü terör grubu ve arkasındaki iradeler, bugüne kadar elde ettikleri tavizleri terör eylemleriyle ulaştılar ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni müzakere masasına oturttular.
Adamlar bu kadar menfaat elde ettikleri terör eylemlerinden hiç vazgeçerler mi? “Siyasal” PKK’nın müzakerelerde tıkandığı noktada, “silahlı” PKK mutlaka devreye girecektir.
Sayın Fidan, büyükelçilere, Öcalan’ın PKK için hala kilit bir isim ve silah bırakmada da kilit bir figür olduğunu belirtiyor. Zaten AB ve ABD kendi talep edecekleri tavizleri bile bizden Öcalan vasıtasıyla talep etmiyorlar mı? Batı, bizi Öcalan potasında eritmeye çalışıyor, biz de bunu kabul ettiğimizi batılı ülke temsilcilerine ilan ediyoruz.
Hazırlanan yeni Anayasa ve açılım çalışmalarıyla PKK’lı teröristler için pişmanlık duymadan genel af çıkartılmaya çalışılıyor. Öcalan’ın cezasının önce ev hapsine çevrilmesi sonra da serbest bırakılması konuşuluyor. PKK’nın ikinci isminin askerlerin yargılanmasında gizli tanık olduğu bir ülkede bu pek de şaşırtıcı olmasa gerek…
Vatandaşlık tanımının değiştirilmesi, Türklüğü ön plana çıkaran unsurların devre dışı kalması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yani eyalet sistemi ve özerkliğe geçiş, tüm derslerin Kürtçe verilmesi ve daha birçok mevzu müzakere masasında, kabule yakın…
Terör açılımının yol haritasında atılan adımların geri alınmaması için de ayrıca güvence isteniyor. Bütün bu gelişmeler AKP hükümetinin terör konusunda iflas ettiğinin göstergesidir.
AKP’nin terörle mücadelesi, teröristlerin taleplerini yerine getirmekten ibaret. Mantık şu: “Ne istersen verelim ama ne olur silah bırakın”…
Başbakan Erdoğan, “Silahlar susuz, düşünceler, fikirler konuşsun” diyor. Ama AKP’nin terör açılımında silahlar susmuyor, düşünceler de sadece konuşulmuyor, yakında Anayasa olarak karşımıza çıkacak.
Merak ediyorum, AKP’li yetkililer gerçekten de bu adımların terörü bitirebileceğine inanıyorlar mı? Yaramaz bir çocuğun bile her dediğinin yapılması onun yaramazlığını daha da şiddetlendireceği psikolojik bir vakıa olarak bilinirken, terörü, taviz vererek yenme mantığı sizce hiç sonuç verir mi? Bir sonuç ortaya çıkar da bu Türk milletinin menfaatine olur mu?
Terörle her noktada mücadele etmeden, terörü asla bitiremezsiniz. En etkin mücadele de terörü besleyen unsurları ortadan kaldırmaktır. Bunun yolu da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’nden geçer.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olduğu için Vatandaşlık Maaşı alan bir kimse, etnik kökeni ne olursa olsun bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyacak, teröre asla pirim vermeyecektir.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “İmralı ile görüşmeler devam edecek” diyor.
Mit Müsteşarı Hakan Fidan ise Ankara’da toplanan büyükelçilere, İmralı ile ilgili görüşmeler hakkında brifing veriyor.
Yani başlangıçta devlet terörle müzakere etmez diyen siyasi iradenin terör açılımı tam gaz devam ediyor, teröristbaşı “resmen” muhatap alınıyor.
Bu tablodan cesaret alan BDP kanadı ise, bu müzakere sürecini Türkiye Cumhuriyeti ile PKK arasında barış görüşmesi olarak yorumluyor. Şu gelinen manzaraya bakın!
Koskoca bir devletle, bir terör örgütünün barış görüşmesiymiş!
İmralı ile muhatap olunması ve en üst düzeyde yapılan açıklamalarla görüşmelere devam edileceğinin ifade edilmesi, hükümetin terör konusunda hiçbir çözüme sahip olmadığının açık ispatıdır.
Hakan Fidan büyükelçilere, terör örgütü ile yapılan görüşmeler sırasında örgütün silahlı eylemlerini artırdığını belirtmiştir. Artırması gayet normaldir, çünkü terör grubu ve arkasındaki iradeler, bugüne kadar elde ettikleri tavizleri terör eylemleriyle ulaştılar ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni müzakere masasına oturttular.
Adamlar bu kadar menfaat elde ettikleri terör eylemlerinden hiç vazgeçerler mi? “Siyasal” PKK’nın müzakerelerde tıkandığı noktada, “silahlı” PKK mutlaka devreye girecektir.
Sayın Fidan, büyükelçilere, Öcalan’ın PKK için hala kilit bir isim ve silah bırakmada da kilit bir figür olduğunu belirtiyor. Zaten AB ve ABD kendi talep edecekleri tavizleri bile bizden Öcalan vasıtasıyla talep etmiyorlar mı? Batı, bizi Öcalan potasında eritmeye çalışıyor, biz de bunu kabul ettiğimizi batılı ülke temsilcilerine ilan ediyoruz.
Hazırlanan yeni Anayasa ve açılım çalışmalarıyla PKK’lı teröristler için pişmanlık duymadan genel af çıkartılmaya çalışılıyor. Öcalan’ın cezasının önce ev hapsine çevrilmesi sonra da serbest bırakılması konuşuluyor. PKK’nın ikinci isminin askerlerin yargılanmasında gizli tanık olduğu bir ülkede bu pek de şaşırtıcı olmasa gerek…
Vatandaşlık tanımının değiştirilmesi, Türklüğü ön plana çıkaran unsurların devre dışı kalması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi yani eyalet sistemi ve özerkliğe geçiş, tüm derslerin Kürtçe verilmesi ve daha birçok mevzu müzakere masasında, kabule yakın…
Terör açılımının yol haritasında atılan adımların geri alınmaması için de ayrıca güvence isteniyor. Bütün bu gelişmeler AKP hükümetinin terör konusunda iflas ettiğinin göstergesidir.
AKP’nin terörle mücadelesi, teröristlerin taleplerini yerine getirmekten ibaret. Mantık şu: “Ne istersen verelim ama ne olur silah bırakın”…
Başbakan Erdoğan, “Silahlar susuz, düşünceler, fikirler konuşsun” diyor. Ama AKP’nin terör açılımında silahlar susmuyor, düşünceler de sadece konuşulmuyor, yakında Anayasa olarak karşımıza çıkacak.
Merak ediyorum, AKP’li yetkililer gerçekten de bu adımların terörü bitirebileceğine inanıyorlar mı? Yaramaz bir çocuğun bile her dediğinin yapılması onun yaramazlığını daha da şiddetlendireceği psikolojik bir vakıa olarak bilinirken, terörü, taviz vererek yenme mantığı sizce hiç sonuç verir mi? Bir sonuç ortaya çıkar da bu Türk milletinin menfaatine olur mu?
Terörle her noktada mücadele etmeden, terörü asla bitiremezsiniz. En etkin mücadele de terörü besleyen unsurları ortadan kaldırmaktır. Bunun yolu da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’nden geçer.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olduğu için Vatandaşlık Maaşı alan bir kimse, etnik kökeni ne olursa olsun bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyacak, teröre asla pirim vermeyecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025