Sevgili Hüseyin Baş, Ankara'da yapılan toplantıda birbirinden güzel örnekler vererek partililere hitap etti. Yaptığı konuşmada dinleyenlerin ders çıkaracağı çok önemli ayrıntılar vardı. Şahsen ben bu ifadeyi pek kullanmam ama dinlerken "İşte Haydar Hoca'nın oğlu…" diyerek gururlandım ve içim gençler adına sevinçle doldu.
Özellikle fillerin terbiye edilmesi ile ilgili verdiği "öğrenilmiş çaresizlik" örneği son derece çarpıcı idi ve iktidar partisinin hükmü altına aldığı dar gelirli kesimi tarif ediyordu.
***
Belki yeni solcular hatırlamazlar ama "tam bağımsız Türkiye" ideali, yüreğimizde yara açan ve "Ben buna inanıyorum" diyerek idama birlikte yürüyen üç fidanın, meydanlarda en çok tekrarladığı ve peşlerinden kitleleri sürüklediği bir slogandı.
İzmir mitinglerini izleyince "zorla saadet olmaz" diye düşündüm. Öyle görünüyordu ki, bu sefer seçimle birlikte bazı şeyler değişecekti. Sevgili başkanın söylediği, "Önce biz muhalefeti iktidar edeceğiz, sonra biz iktidara geleceğiz" mealindeki sözleri son derece anlamlı idi.
Böylesine büyük bir desteği arkasına almış olan Kılıçdaroğlu ve ekibinin beni korkutan yanı, eğer seçimi kaybederlerse Türkiye'nin önünde değişim için başka bir şansları kalmayacağı yönünde… Her ne kadar bu bir seçim sandığı ise de kitlelerden aldığımız mesaj bu işin bittiğini, fillerin öğrenilmiş çaresizliğe isyan ettiğinin mesajı idi. İnşallah yanılmayız. Yine de Dünya yuvarlaktır. Seçim sandığının altı deliktir. Trafolara kedi falan girer…
***
Mesajlardan birisi de sevgili Hüseyin Baş'ın Atatürk ile ilgili verdiği örnek görevdi. "Biz Atatürk'ü anan değil, anlayan nesiller olmak zorundayız…" diyordu. Çünkü Türkiye'nin tam bağımsızlığına giden yolda karşılaştığı imkânsızlıklara, yokluklara ve engellemelere örnek Mustafa Kemal Atatürk'ten başkası değildi.
Konuşması boyunca sözleri alkışlarla kesilen Hüseyin Baş'ın söylemleri önemli. Kendilerinin tertemiz, kirlenmemiş genç bir parti olduğunu, beklentilerinin demokrasinin geri gelmesi ve bugüne kadar şikâyetlerini sıraladıkları konuların, Türk halkı adına takipçisi olacakları konusunda verdikleri sözü hatırlatmaları idi. Ek olarak da, bu vatanın gerçek sahiplerinin kendileri olduklarını göstermek, buna öncelik vermek gerektiğini vurgulamasıydı.
***
Doğrusunu isterseniz BTP'nin olmadığı bir seçimde oy kullanıp-kullanmamak konusunda çekimser duruyordum. Sevgili Hüseyin Baş; genç yaşına rağmen bizim gibi 68 kuşağına bir demokrasi dersi verdi. Oyları bölmemek için çekilmelerinin takdir edilip edilmeyeceğini halka bırakmış, oyları bölmeyip Millet İttifakı'na destek olmanın önemini vurgulamıştı.
Gençliğin ve geleceğin partisi olan, her konuda program ve projeleri olan, bu nedenle iktidarın değişmesi halinde demokrasi adına gelecek olanlara hiçbir ön yargı beslemeden yardım edeceklerini de vaat etti.
***
Farklı bir düşünce tarzı, farklı bir bakış açısı ile ikbal beklentisinden uzak, Türk siyasetinde yeni bir ufuk açan genç bir liderin önünde geleceğe açılan muhteşem bir kapı olduğunu görmemek için kör olmak gerektiğini düşündüm.
Genç siyasetçilerin dünyasına adeta yeni bir yıldız gibi doğan bir Hüseyin Baş vardı.
Görelim bakalım zaman ve kader bize neler gösterecek?
Mevla'm ne eylerse güzel eylermiş…
- Öğretmenim… / 23.11.2023
- Bir zeytin öyküsü… / 11.11.2023
- Yağmur mevsimi… / 07.11.2023
- Çocuk! / 05.11.2023
- Deprem gerçeği / 01.11.2023
- Cumhuriyet anlayışı / 28.10.2023
- Yazık bu çocuklara… / 24.10.2023
- Mektup / 17.10.2023
- Savaşın çirkin yüzü… / 14.10.2023