24 Kasım, 1981 yılından bu yana Öğretmenler Günü olarak kutlanır.
Türkiye Cumhuriyeti devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 24 Kasım 1928 yılında Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul etmesi sebebi ile her yıl 24 Kasım öğretmenlerimizin günü olarak çoşku ve sevgi ile kutlanıyor.
Benim de zamanında okuyup mezun olmamda emeği geçen öğretmenlerimin ellerinden saygı ve hürmetle öpüyorum.
Yaşayanlara sağlık sıhhat, edebiyete intikal eden öğretmenlerime Yüce Allah'tan rahmet diliyorum.
Ben son kez ilkokul diploması alan nesildenim. Önceleri 5. sınıfı bitirdiğinde öğrenci diploma alırdı. Sonra ortaokul üç sene okunur, mezun olunca da lise tahsiline başlanırdı.
Güzel bir eylül ayında 2000 yılının sonbaharında Gebze Lisesi'ne kayıt oldum.
Gebze'nin eski ve köklü okullarından birisi olan Gebze Lisesi dönemin şartlarına ve imkanlarına göre orta derecede bir eğitim kurumu idi. İlçedeki diğer liseler gibi ortalama seviyede olan okulumuz ne yazık ki sosyal ve kültürel anlamda, pek de donanıma sahip değildi.
Spor salonu yoktu.
Tiyatro veya konferans salonu bulunmamakta idi.
Laboratuvar veya bilim teknoloji anlamında hiçbir materyal bulunmamakta idi.
Kütüphanesi vardı ama, Anadolu'daki bir köy okulunda daha çok kitap bulunurdu, bizim okulumuzdan.
Temizlik ve hijyen çok yetersizdi.
Resim ve müzik boş ders hüviyetinde geçerdi.
Beden eğitimi dersi herkesin nadiren 5 aldığı ortalama kurtarmaya yarayan bir araç gibiydi.
Şimdi hadi ordan sen de, biz de öyle idik ne yani dediğinizi duyar gibiyim.
Haklısınız öyle idi ortalama ve bu yüzden de ne istediğimizi bilmeden mezun olduk gittik.
Eğitim ve öğretim hayatımızdaki gençliğe adım attığımız en güzel yıllarımız yavan ve kısır geçti.
Şimdi 25 ileriden bakınca daha iyi anlıyorum.
Ve gelelim günümüze, yukarıda yazdığım bizim dönemin aksine, mezun olduğumuz lise öyle bir sıçrama yapmış, öyle bir gelişim kaydetmiş ki ağzım açık gezdim her bir yanını.
Okul müdürümüz Sami Atilla Beyefendi ve müdür yardımcılarımız Orgül Canbolat ve Burak Şahin liderliğindeki yönetim kadrosu göreve başladıkları günden bu yana sihirli bir dokunuş yapmışçasına bambaşka bir okul yarattılar.
İşin özü nedir hocam diye sorduğumda hep bir ağızdan söyledikeri, işini seven ve aşk ile çalışan yorulmaz, menzile ulaşır diye anlattılar.
Okul müdürümüz Sami Atilla Bey şöyle ifade etti:
"Göreve başladığımda üç temel hedef koydum kendime.
Eğitim kalitesi yüksek bir okul olacak, tiyatro konferans salonumuz olacak ve bilim teknoloji sınıfı ile laboratuvara sahip olacak bu okul diye yola çıktım.
Sağolsun yönetim ekibimiz ve öğretmenlerimiz çok sahip çıktılar işlerine. İnandılar, inandık ve bu gün başardık" diye anlattı.
Bugün öğretmenler günü ve ve ben eski okulumdaki öğretmenlerimizin gününü kutlamak, onları sizlerle buluşturmak için sabah okuldaydım.
Kalbim bir kuş gibi pırpır atıyordu.
Giriş kapısında tüm öğretmenler ve öğrenciler ile hatıra fotoğrafı çektirdik.
Merdivenlerden çıkmaya başlarken sanki ilkokula kayıt olduğum, annemin elimden tutup götürdüğü o anlara gittim.
Tertemiz gıcır gıcır her yer, müthiş bir kantin, güler yüzle bizi karşılayan kantin çalışanları ve işletmecisi, duvarlarında hem cumhuriyetimizin değerlerinin özlü sözleri hem de iki cihan serveri Hz. Muhammed Mustafa'nın sözleri, resimler resimler, osmanlı ve cumhuriyet dönemi şaheserleri ve baştacımız olan ecdadımızı anlatan gravürler.
Giriş katta muhteşem bir laboratuvar.
İstanbul'un o meşhur mu meşhur liselerinin birindeyiz sanki.
Ara katta robotik kodlama ve bilişim atölyesi, üst katta binlerce kitap ve matbuatın olduğu kütüphanesi, öğrencilerin her türlü sıkıntılarının dertlerinin çözüme kavuşturulması için çabalayan rehberlik servisi bölümü,
En üst katta da dillere destan olacak civarda bulunmayan güzellikte 156 koltuklu 30 m2 sahnesi bulunan, otomatik açılır kapanır perdesi olan, tepegöz ve perdesi ve de özenle seçilmiş spot ışıkları ile konferans salonu.
En önemlisi de bir çok okulda olmayan bir güzel uygulama da hayata geçirilmiş.
Zil yok burada.
Sınıflardaki saatler ve bahçedeki uyarı panosu ile ders başlaması, teneffüs ve ders bitişi için bir gürültü olmuyor.
Birden sınıfların kapısı açılıyor, öğrenciler koşmadan bağırmadan kendilerini bilerek, sanki üniversite kampüsü gibi bir ortam yaratılmış.
Ayrıca veli öğrencisi okula girdi mi ne zaman çıktı gibi dertlerden uzak.
Kapıda turnike sistemi var ve kamera ile giriş çıkış yapan öğrenci kartını okutuyor, veli ile bilişim altyapı ağı sayende ne olup bittiği paylaşılıyor.
Hülasa okul dediğin böyle olmalı ve bu gönül insanları gibi eğitimciler tarafından yönetilmeli.
Çocuklara kendimi tanıttıktan sonra dedim ki çok şanslısınız dün anne babanız bu okulda sizin sahip olduğunuz hiç bir şeye sahip değildi.
Zamanınız ve size verilen emeğin kıymetini bilin.
Çok çalışın ve göreceksiniz sizin evlatlarınız daha da güzel günler görecek.
İşte eğitimcinin ve eğitimin gücü.
Bize bu gururu yaşamamıza vesile olan Fatih Sultan Mehmet Anadolu Lisesi idarecilerine ve öğretmenlerine sonsuz teşekkürler.
- Kuraklık, beka sorunudur / 24.11.2025
- İmralı’ya değil, Anıtkabir’e gidiyoruz / 23.11.2025
- Gebzespor Futbol Kulübü / 22.11.2025
- Ruhu olan yollar / 21.11.2025
- Havadan sudan / 20.11.2025
- 26 Kasım deprem tatbikatı: 'Marmara’da yaşayan Simonlar' / 18.11.2025
- Hukuk / 17.11.2025
- Gençliğin umudu / 21.10.2025
- Gümüşhaneliler, Kirazpınar tapu meselesi / 20.10.2025




















































































