"Oku Seni yaratan Rabbinin adıyla oku" (Alak: 1).
"Oku Rabbin en kerim olandır" (Alak: 3).
Yaratılan insana ilk emir "oku..."
İlahi emir açıklıyor.
İnsan okur.
Okumak ne demektir?
Ne var bunda, demeyin. Hemen kestirip atmayın.
Kelimelerin ve kavramların işporta tezgahlarının da altına düştüğü fakir anlayışlar içerisinde çamurdan elması çıkarmaktır kelimeleri anlama çabası...
Kusura bakmayın belki zor bir cümle oldu ama size çiçek demeti nezaketinde aktarmaya çalışacağım.
Okumak, insan beyninin bir padişah bakışıyla hayatı anlmaya, resmini çizmeye, binlerce kelimeyle yakınlaşmaya, görmeye çalışması...
Okumak vücuda kan pompalayan ve onu daima diri tutan kalp hükmünde mi yoksa?
Okumak için Yüce Allah iki göz, iki kulak, dünyayı içine sığdıracağın beyin adlı fabrika ve iç seziş vermiş.
Allah'ın Rasulü (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde "oku ve yüksel" buyuruyor.
Okuyan kanat çırpamaya başlar.
Tabi seni yükseklere çıkaracak, sana her kelimesi ile binbir hazine anahtarı sunacak yön ve istikamette okursan ancak bu yüceliğe erersin.
Okumanın çeşitleri var mı?
Kimi okur okuduğunu bilmez.
Hani dört ayaklının önüne konan kitapları okuması gibi. Sadece satırları üzerinde çakıl taşlı yolda yürür gibi okur. Vakit geçsin hani kitaba baktığını görsünler.
Okumak vardır abur cubur.
Bir bakarsınız mide gurultusu gibi beyin, akıl, anlayış derken dilden gaz çıkmaya başlar. Şimşek sözler, keskin çıkışlar, kavga vs.
Bir okumak var ki:
İlahi kelamı, Kur'an-ı Kerim'i okumak vardır. Rabbiyle konuşmak vardır. Huzurda durmak, Mirac yüceliğine kavuşmk vardır.
İmanımıza, ibadet ve ahlakımıza dair ayetleri okudukça süt emen çocuk gibi gıdalanan kamil insanın okuması vardır.
Görür gibi okuyan vardır.
Hani cennetten, müjdeden bahseden ayetleri okurken tebessüm eden, cehennemden, korku ve azaptan bahseden ayetler karşısında yüzü gerilen, sapsarı kesilen sahabiler vardır, ilmin kapısı Hz. Ali (k.v) ve kamil dostlar vardır.
Hadis-i şeriflerin aşıkları vardır. Her harfi bal tatlılığında okurlar, Allah Rasulü'nün meclisinde başında kuş varmış gibi edeple oturan ashabın takındığı edeple her an nur meclisinde O yüce Nebi ile diz dize, yan yana oturuyormuş gibi ilim okuyan, müzakere eden erler var.
Takvim yaprakları gibi ince ve hafif yürekleriyle her gün bir gül yaprağı kadar bilgi depolayıp gıdalanan nasipliler vardır.
Okuyan vardır...
Elinde mum ışığıyla "insanı" bulamayanlara "Gel ben sana insan-ı kamili göstereyim" diyen Mevlana'lar vardır.
İnsanı okuyan vardır. Onun hayallerini, hayal gücünü, sırlarını, nefsinin derecesini okuyan vardır. "Mü'min müminin aynasıdır" hadis-i şerifi ile bakışları, konuşmaları, hal ve hareketleri "kamil insan" terazisinde tartan, "müminin firaseti" ile okuyan ağzı dualılar vardır.
Okuyan vardır...
Kainatın dilini bilen, zikrine iştirak eden ve "girdim anın zikrine" deyu deyu dönen aşıklar, Yunus'lar vardır.
Okuyan vardır...
Nesilleri okuyan, tarihi, tefsiri, edebiyatı okuyan vardır...
İşte okumak budur. Bir millet, okuyanlar sayısınca yükselir. Tarih bu emanetin zenginliğini Türk Milletine vermiştir. Okuyan Dede Korkut, okuyan Beyazıt, okuyan Sadi.
Okuyan ve okutanlar bizdeyse cahillerin kapısında ne işimiz var?
"Oku Rabbin en kerim olandır" (Alak: 3).
Yaratılan insana ilk emir "oku..."
İlahi emir açıklıyor.
İnsan okur.
Okumak ne demektir?
Ne var bunda, demeyin. Hemen kestirip atmayın.
Kelimelerin ve kavramların işporta tezgahlarının da altına düştüğü fakir anlayışlar içerisinde çamurdan elması çıkarmaktır kelimeleri anlama çabası...
Kusura bakmayın belki zor bir cümle oldu ama size çiçek demeti nezaketinde aktarmaya çalışacağım.
Okumak, insan beyninin bir padişah bakışıyla hayatı anlmaya, resmini çizmeye, binlerce kelimeyle yakınlaşmaya, görmeye çalışması...
Okumak vücuda kan pompalayan ve onu daima diri tutan kalp hükmünde mi yoksa?
Okumak için Yüce Allah iki göz, iki kulak, dünyayı içine sığdıracağın beyin adlı fabrika ve iç seziş vermiş.
Allah'ın Rasulü (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde "oku ve yüksel" buyuruyor.
Okuyan kanat çırpamaya başlar.
Tabi seni yükseklere çıkaracak, sana her kelimesi ile binbir hazine anahtarı sunacak yön ve istikamette okursan ancak bu yüceliğe erersin.
Okumanın çeşitleri var mı?
Kimi okur okuduğunu bilmez.
Hani dört ayaklının önüne konan kitapları okuması gibi. Sadece satırları üzerinde çakıl taşlı yolda yürür gibi okur. Vakit geçsin hani kitaba baktığını görsünler.
Okumak vardır abur cubur.
Bir bakarsınız mide gurultusu gibi beyin, akıl, anlayış derken dilden gaz çıkmaya başlar. Şimşek sözler, keskin çıkışlar, kavga vs.
Bir okumak var ki:
İlahi kelamı, Kur'an-ı Kerim'i okumak vardır. Rabbiyle konuşmak vardır. Huzurda durmak, Mirac yüceliğine kavuşmk vardır.
İmanımıza, ibadet ve ahlakımıza dair ayetleri okudukça süt emen çocuk gibi gıdalanan kamil insanın okuması vardır.
Görür gibi okuyan vardır.
Hani cennetten, müjdeden bahseden ayetleri okurken tebessüm eden, cehennemden, korku ve azaptan bahseden ayetler karşısında yüzü gerilen, sapsarı kesilen sahabiler vardır, ilmin kapısı Hz. Ali (k.v) ve kamil dostlar vardır.
Hadis-i şeriflerin aşıkları vardır. Her harfi bal tatlılığında okurlar, Allah Rasulü'nün meclisinde başında kuş varmış gibi edeple oturan ashabın takındığı edeple her an nur meclisinde O yüce Nebi ile diz dize, yan yana oturuyormuş gibi ilim okuyan, müzakere eden erler var.
Takvim yaprakları gibi ince ve hafif yürekleriyle her gün bir gül yaprağı kadar bilgi depolayıp gıdalanan nasipliler vardır.
Okuyan vardır...
Elinde mum ışığıyla "insanı" bulamayanlara "Gel ben sana insan-ı kamili göstereyim" diyen Mevlana'lar vardır.
İnsanı okuyan vardır. Onun hayallerini, hayal gücünü, sırlarını, nefsinin derecesini okuyan vardır. "Mü'min müminin aynasıdır" hadis-i şerifi ile bakışları, konuşmaları, hal ve hareketleri "kamil insan" terazisinde tartan, "müminin firaseti" ile okuyan ağzı dualılar vardır.
Okuyan vardır...
Kainatın dilini bilen, zikrine iştirak eden ve "girdim anın zikrine" deyu deyu dönen aşıklar, Yunus'lar vardır.
Okuyan vardır...
Nesilleri okuyan, tarihi, tefsiri, edebiyatı okuyan vardır...
İşte okumak budur. Bir millet, okuyanlar sayısınca yükselir. Tarih bu emanetin zenginliğini Türk Milletine vermiştir. Okuyan Dede Korkut, okuyan Beyazıt, okuyan Sadi.
Okuyan ve okutanlar bizdeyse cahillerin kapısında ne işimiz var?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021