Yeni Mesaj gazetesi tarafından tertiplenen milli kahramanlarımızı anma programlarının dokuzuncusu Samsun'da gerçekleştirildi. Bu program; 1. Kuvayi milliye hareketinin meşalesinin yakıldığı Samsun'da 2. Kuvayi milliye hareketinin lideri Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunun halkımızla buluşmasına sahne oldu.
Programa katılan değerli konuşmacılar biri birinden değerli görüşlere yer verdiler. Bu yazımızda Yeni Mesaj gazetesi yazarlarından Mustafa Aslan ağabeyin konuşmasından bazı notlar aktarmak istiyorum.
Mustafa Aslan ağabeyin kendi ifadesiyle "kuvayi milliye hareketine biraz geç katıldığım için beni bağışlayın" sözünü ve bu harekete katılmakta yavaş ve ilgisiz davrananlara sitemkâr sözlerini de önemsiyor ve takdir ediyorum.
Sayın Mustafa Aslan ağabey, güzel ülkemin adeta yangın yerine döndüğü şu günlerde, milli bir uyanış sağlamak ve milletimizi yaşadığı sıkıntılardan kurtarmak için organize edilen bu harekete ilgisiz kalınamayacağını; bunun sıradan bir olay olmaktan çıkıp, manevi vebalinin de olduğunu hatırlatıyor ve ilgisiz kalanlara sesleniyor; "neredesiniz ey ülkücüler, neredesiniz ey alperenler, neredesiniz ey devrimciler, öldünüz mü? Öldünüzse haber verin size matem yazayım; ölmedinizse ses verin size destan yazayım. Nerdesiniz?" diye haykırıyor…
Millet olarak içinde bulunduğumuz durumun acısını yüreklerinde hisseden Türkiye ve Türkçe sevdalısı Mustafa ağabeyin çağrısı gerçekten de çok önemli bir çağrıdır. O kendinden beklenen erdemliliği gösterip vatanın ve milletin içinde bulunduğu durumun tehlikesini sezmiş; 2. Kuvayi milliye lideri Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın liderliğindeki bu milli şahlanış hareketine icabet etmiş; bu davranışıyla da henüz bu hareketin zaruretini kavrayamayanlara adeta rehberlik etmektedir.
Umuyorum ki onun bu konudaki gayreti de boşa çıkmayacak; kendini bilen, milletini bilen, nefsini bilen, Rabbini bilen gerçek aydınlar bu saflarda yerlerini alacaklardır.
Millet ve devlet olarak zor bir dönemden geçmekteyiz. Gerçekten de Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın açtığı bu çığırdan gidilmeli, vermek istediği bu mesaj elden ele, dilden dile, gönülde gönüle taşınmalıdır.
Zaman ilgisiz kalma ya da tembellik etme zamanı değildir. Işığı gören ışığa koşmalı, ışığı bulan aydınlanmalı, aydınlananlar da ışığı taşımalıdır. İşte o zaman gerçek aydınlık günler daha yakın olacaktır.
Programa katılan değerli konuşmacılar biri birinden değerli görüşlere yer verdiler. Bu yazımızda Yeni Mesaj gazetesi yazarlarından Mustafa Aslan ağabeyin konuşmasından bazı notlar aktarmak istiyorum.
Mustafa Aslan ağabeyin kendi ifadesiyle "kuvayi milliye hareketine biraz geç katıldığım için beni bağışlayın" sözünü ve bu harekete katılmakta yavaş ve ilgisiz davrananlara sitemkâr sözlerini de önemsiyor ve takdir ediyorum.
Sayın Mustafa Aslan ağabey, güzel ülkemin adeta yangın yerine döndüğü şu günlerde, milli bir uyanış sağlamak ve milletimizi yaşadığı sıkıntılardan kurtarmak için organize edilen bu harekete ilgisiz kalınamayacağını; bunun sıradan bir olay olmaktan çıkıp, manevi vebalinin de olduğunu hatırlatıyor ve ilgisiz kalanlara sesleniyor; "neredesiniz ey ülkücüler, neredesiniz ey alperenler, neredesiniz ey devrimciler, öldünüz mü? Öldünüzse haber verin size matem yazayım; ölmedinizse ses verin size destan yazayım. Nerdesiniz?" diye haykırıyor…
Millet olarak içinde bulunduğumuz durumun acısını yüreklerinde hisseden Türkiye ve Türkçe sevdalısı Mustafa ağabeyin çağrısı gerçekten de çok önemli bir çağrıdır. O kendinden beklenen erdemliliği gösterip vatanın ve milletin içinde bulunduğu durumun tehlikesini sezmiş; 2. Kuvayi milliye lideri Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın liderliğindeki bu milli şahlanış hareketine icabet etmiş; bu davranışıyla da henüz bu hareketin zaruretini kavrayamayanlara adeta rehberlik etmektedir.
Umuyorum ki onun bu konudaki gayreti de boşa çıkmayacak; kendini bilen, milletini bilen, nefsini bilen, Rabbini bilen gerçek aydınlar bu saflarda yerlerini alacaklardır.
Millet ve devlet olarak zor bir dönemden geçmekteyiz. Gerçekten de Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın açtığı bu çığırdan gidilmeli, vermek istediği bu mesaj elden ele, dilden dile, gönülde gönüle taşınmalıdır.
Zaman ilgisiz kalma ya da tembellik etme zamanı değildir. Işığı gören ışığa koşmalı, ışığı bulan aydınlanmalı, aydınlananlar da ışığı taşımalıdır. İşte o zaman gerçek aydınlık günler daha yakın olacaktır.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- ‘Haydar Hoca ezber bozandı’ / 17.04.2024
- Ölüm sende dirildi / 16.04.2024
- Sensiz zifiri karanlıklardayız / 15.04.2024