"Selâmünaleykûm ey ehl-i gubur! Ve aleyküm es'selâm!" Mezarlık ziyaretinde seslendirmemizi Babam Rahmetli'den öğrendiğim bir selamlaşma...
Unutursam, unutturursam nâmertim!
Başa bela gençliğim dolayısıyla rahatsızım ve bu yüzden 10 Kasım'da çok istememe, hatta plan yapmış olmama rağmen Ankara'da olamadım...
İzmir'den gönderdim Fatihâ'larımı...
Heeeeey! Dünya!
Heeey! Haçlı dünyanın işbirlikçileri!
Bilir misiniz, ölümü öldürenler ölümsüzdürler!
Türk milleti olarak; her senede mutlaka var olan bir 10 Kasım gününü, feleğe sitem ederek, o güne buğz ederek ama her kesin ölümü tadacağı İlâhi buyruğuna da tevekkülle teslîm olarak idrâk ederiz...
Şahsen bütün sevdiklerimin dünyalarını değiştirdikleri, ölümü tattıkları günleri unutmam. Bu günlerden bir tanesi vardır ki; hayatta olduğum sürece "Kara gün" adıyla anacak ve hep bu güne buğz edeceğim...
Bu kara gün; yakın geçmişimizin -bana göre- kıyâmete denk günü...
Bu kara gün, aynı zamanda Türk'e tuzak kurmak isteyen bütün şer güçlere karşı, ölümüne direnmeye edilen yeminin tekrarlandığı gün...
Her kara günü, geldiğinde yâd ederek, her kara günde o günü karartmaya uğraşanlara ya itirâz eder, ya da içimize haykırarak susarız İleri Demokrasi'den korkarak!
Aslında -işbirlikçilerin inâdına- bu özel günü, güzelleştirdik bile!
Türk tarihinde özel yer almış, dünya tarihinde çok özel yerleri zorla kapmış Yiğitlerimizi, bütün dünyaya bir daha hatırlatan bu günü, kara lîbaslarından çıkardık gönül rahatlığıyla!
Lord Curzon'un Lozan'da; "Şimdi bu masada verdiklerimizi, yakında ekonomik zorluklar içine düştüğünüzde bir bir geri alacağız" tehdidine sağlığında on beş yıl gülerek, ölümünden sonra da yetmiş sekiz sene, kurduğu millî devlet sistemiyle direnerek cevap vermiş Muhteşem Türk'ü hatırlattığı için, karalıktan çıkardım 10 Kasım'ı!...
O'nun kurduğu devlet ve O'nun hayata geçirdiği sistem sâyesinde, İETT kayıtlarında; "24 Temmuz 1974'te geçici olarak işe alınan 16 kişiden biriydi. Altıntepe binasının temizlik ve aksayan hizmetlerini yürüteceklerdi. 15 Ekim 1975`te 9 kadro için açılan ve Türkiye`nin komşuları, yönler, aritmetikten oluşan üç soruluk imtihanı kazanarak daimi işçi oldu" şeklinde yer alan ve temizlik işçiliğinden Partili Cumhurbaşkanlığı'na kadar yükselebilen kara budundan kişilerin; kendilerine hayâl üstü ikbâl sağlayan bir sisteme ve o sistemin bânisine vefasızlıklarını hatırlattığı için de özelleştirdim 10 Kasım'ı!...
Bindiği dalı kesen kurnazlara -uyarı gayesiyle- bindikleri ve kesmeğe uğraştıkları çınar dalının çok yüksek olduğunu, oradan düşerlerse çok zarar göreceklerini hatırlatarak Türklüğümüze yakışanı yapmak zorundayız bu 10 Kasımlarda!...
"Yaşayanın sonu olan ölümü
Şehîtler öldürüp ölümsüzleşir.
Millet hayatının özel bölümü,
Tarih için ölüm ile yüzleşir..."
(M.A.)
İsteyen bu güne istediği şekilde bakmak, isteyen istediği şekilde yaşamakta elbette serbesttir 10 Kasımları...
10 Kasım'ı ölümü ile duyanı kırbaçlayacak kudrete sokan bir anı paylaşacağım:
"İzmir kurtarılmış. Çok tatlı bir rehavet. Ankara'ya gidiliyor.
Herkes trene biner ve kompartımanlara çekilir. Ertesi gün Yaveri Atatürk'ün kompartımanının kapısını çalar. İçeri girdiğinde gördüğü manzara hayret vericidir! Atatürk, yorgun ve bitkin bir halde kravatını yıkamaktadır. Yaveri:
- Paşam! Bu ne hal? Yorgun görünüyorsunuz! Uyuyamadınız mı? Diye merak ve heyecanla sorar. Gâzi Paşa:
- Çocuk! Kompartımanıma yastık ve battaniye koymayı unutmuşsunuz! Kolumu yastık yaptım ağrıdı. Setremi yastık yaptım, üşüdüm, uyuyamadım! Kalktım, uğraşıyorum. Deyince Yaveri:
- Aman Paşam! Birimize haber verseydiniz ya!
Vatan kurtarmaktan dönen galip Komutan:
- Yastık ve battaniye olmadığını geç fark ettim. Hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, uyuyordunuz. Hiçbirinize kıyamadım.
- Paşam!
- Çocuk! Önemli olan benim değil milletimin rahat uyuması..."
"... sap gibi durmanın ne anlamı var?" diye 10 Kasım günleri sorgulanan Türk!
İşte millet sevdalısı, millet fedaisi, Vatan kurtarıcı Gazi Sarı Paşa bu adam!
Bir gerçeği herkes bilmek zorundadır: Haçlı hayallerini bitiren, Haçlı emperyalistlerin elinden yaralı avını alan, yine Lord Curzon'un deyimiyle; "20.yy.'ın ilk elli yılını belirleyen irâde" olan; hânedanın, sultanların, ağaların, zorbaların elinden aldığı yönetimi milletine devreden büyük bir millet evladının, ölerek milli hâfızâda ölümsüzleştiği gündür 10 Kasım!
Her 10 Kasım'da dirilen, kurduğu sistemin emperyalist haçlıya direnciyle varlığı her geçen gün biraz daha netleşen, ölümünün üzerinden 78 yıl geçmesine rağmen milletini tesellî etmeye, millet düşmanlarını kahretmeye, gençliğe yol göstermeye devam eden Muhteşem Türkümüze, Atatürk'ümüze, değişmez Millî Önder'imize rahmetler olsun!
Rahmetler, Fatihâlar, saygılar, dualar, özlemler olsun...
Dünya durdukça Türk dursun, binlerce 10 Kasımlarda Tanrı Türk'ü Korusun...
Elhamdülillah Türk'üm. "NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE." Vesselâm..Selâm, sevgi, dua...
Unutursam, unutturursam nâmertim!
Başa bela gençliğim dolayısıyla rahatsızım ve bu yüzden 10 Kasım'da çok istememe, hatta plan yapmış olmama rağmen Ankara'da olamadım...
İzmir'den gönderdim Fatihâ'larımı...
Heeeeey! Dünya!
Heeey! Haçlı dünyanın işbirlikçileri!
Bilir misiniz, ölümü öldürenler ölümsüzdürler!
Türk milleti olarak; her senede mutlaka var olan bir 10 Kasım gününü, feleğe sitem ederek, o güne buğz ederek ama her kesin ölümü tadacağı İlâhi buyruğuna da tevekkülle teslîm olarak idrâk ederiz...
Şahsen bütün sevdiklerimin dünyalarını değiştirdikleri, ölümü tattıkları günleri unutmam. Bu günlerden bir tanesi vardır ki; hayatta olduğum sürece "Kara gün" adıyla anacak ve hep bu güne buğz edeceğim...
Bu kara gün; yakın geçmişimizin -bana göre- kıyâmete denk günü...
Bu kara gün, aynı zamanda Türk'e tuzak kurmak isteyen bütün şer güçlere karşı, ölümüne direnmeye edilen yeminin tekrarlandığı gün...
Her kara günü, geldiğinde yâd ederek, her kara günde o günü karartmaya uğraşanlara ya itirâz eder, ya da içimize haykırarak susarız İleri Demokrasi'den korkarak!
Aslında -işbirlikçilerin inâdına- bu özel günü, güzelleştirdik bile!
Türk tarihinde özel yer almış, dünya tarihinde çok özel yerleri zorla kapmış Yiğitlerimizi, bütün dünyaya bir daha hatırlatan bu günü, kara lîbaslarından çıkardık gönül rahatlığıyla!
Lord Curzon'un Lozan'da; "Şimdi bu masada verdiklerimizi, yakında ekonomik zorluklar içine düştüğünüzde bir bir geri alacağız" tehdidine sağlığında on beş yıl gülerek, ölümünden sonra da yetmiş sekiz sene, kurduğu millî devlet sistemiyle direnerek cevap vermiş Muhteşem Türk'ü hatırlattığı için, karalıktan çıkardım 10 Kasım'ı!...
O'nun kurduğu devlet ve O'nun hayata geçirdiği sistem sâyesinde, İETT kayıtlarında; "24 Temmuz 1974'te geçici olarak işe alınan 16 kişiden biriydi. Altıntepe binasının temizlik ve aksayan hizmetlerini yürüteceklerdi. 15 Ekim 1975`te 9 kadro için açılan ve Türkiye`nin komşuları, yönler, aritmetikten oluşan üç soruluk imtihanı kazanarak daimi işçi oldu" şeklinde yer alan ve temizlik işçiliğinden Partili Cumhurbaşkanlığı'na kadar yükselebilen kara budundan kişilerin; kendilerine hayâl üstü ikbâl sağlayan bir sisteme ve o sistemin bânisine vefasızlıklarını hatırlattığı için de özelleştirdim 10 Kasım'ı!...
Bindiği dalı kesen kurnazlara -uyarı gayesiyle- bindikleri ve kesmeğe uğraştıkları çınar dalının çok yüksek olduğunu, oradan düşerlerse çok zarar göreceklerini hatırlatarak Türklüğümüze yakışanı yapmak zorundayız bu 10 Kasımlarda!...
"Yaşayanın sonu olan ölümü
Şehîtler öldürüp ölümsüzleşir.
Millet hayatının özel bölümü,
Tarih için ölüm ile yüzleşir..."
(M.A.)
İsteyen bu güne istediği şekilde bakmak, isteyen istediği şekilde yaşamakta elbette serbesttir 10 Kasımları...
10 Kasım'ı ölümü ile duyanı kırbaçlayacak kudrete sokan bir anı paylaşacağım:
"İzmir kurtarılmış. Çok tatlı bir rehavet. Ankara'ya gidiliyor.
Herkes trene biner ve kompartımanlara çekilir. Ertesi gün Yaveri Atatürk'ün kompartımanının kapısını çalar. İçeri girdiğinde gördüğü manzara hayret vericidir! Atatürk, yorgun ve bitkin bir halde kravatını yıkamaktadır. Yaveri:
- Paşam! Bu ne hal? Yorgun görünüyorsunuz! Uyuyamadınız mı? Diye merak ve heyecanla sorar. Gâzi Paşa:
- Çocuk! Kompartımanıma yastık ve battaniye koymayı unutmuşsunuz! Kolumu yastık yaptım ağrıdı. Setremi yastık yaptım, üşüdüm, uyuyamadım! Kalktım, uğraşıyorum. Deyince Yaveri:
- Aman Paşam! Birimize haber verseydiniz ya!
Vatan kurtarmaktan dönen galip Komutan:
- Yastık ve battaniye olmadığını geç fark ettim. Hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, uyuyordunuz. Hiçbirinize kıyamadım.
- Paşam!
- Çocuk! Önemli olan benim değil milletimin rahat uyuması..."
"... sap gibi durmanın ne anlamı var?" diye 10 Kasım günleri sorgulanan Türk!
İşte millet sevdalısı, millet fedaisi, Vatan kurtarıcı Gazi Sarı Paşa bu adam!
Bir gerçeği herkes bilmek zorundadır: Haçlı hayallerini bitiren, Haçlı emperyalistlerin elinden yaralı avını alan, yine Lord Curzon'un deyimiyle; "20.yy.'ın ilk elli yılını belirleyen irâde" olan; hânedanın, sultanların, ağaların, zorbaların elinden aldığı yönetimi milletine devreden büyük bir millet evladının, ölerek milli hâfızâda ölümsüzleştiği gündür 10 Kasım!
Her 10 Kasım'da dirilen, kurduğu sistemin emperyalist haçlıya direnciyle varlığı her geçen gün biraz daha netleşen, ölümünün üzerinden 78 yıl geçmesine rağmen milletini tesellî etmeye, millet düşmanlarını kahretmeye, gençliğe yol göstermeye devam eden Muhteşem Türkümüze, Atatürk'ümüze, değişmez Millî Önder'imize rahmetler olsun!
Rahmetler, Fatihâlar, saygılar, dualar, özlemler olsun...
Dünya durdukça Türk dursun, binlerce 10 Kasımlarda Tanrı Türk'ü Korusun...
Elhamdülillah Türk'üm. "NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE." Vesselâm..Selâm, sevgi, dua...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017