Bugün Ramazan ayının son günü ve yarın bayram...
Cenab-ı Hak, bu mübarek ayda tuttuğumuz oruçları, kıldığımız teravihleri, okuduğumuz Kur'anları, verdiğimiz zekat ve fıtır sadakalarını, yaptığımız tüm ibadetleri kabul eylesin.
Ve bayramımız kutlu olsun.
Bu sene bizler ilk kez "Ah o eski Ramazanlar" dedik.
Çünkü ilk kez Prof. Dr. Haydar Baş Hocam'sız bir Ramazan geçirdik.
Kadir Gecesi'nde O aramızda yoktu, teravihler O'nsuz ıssızdı ve ilk kez bir bayram O'nsuz olacak.
Yaşadığımız her güzel anı O'nunla yaşadığımız bir dünyada O'nsuz olmak gerçekten çok zor.
O bizim ruhumuzdu, O bizim sevdamızdı, O bizim ölçümüzdü, O bizim şifamızdı, O bizim aynamızdı, O bizim örneğimizdi.
O bizim babamızdı, O bizim Hocamızdı, O bizim eğitimcimizdi, O bizim yanlış yaptığımızda düzeltenimizdi.
O'nunla sohbet ederdik, O'nunla dertlerimizi paylaşırdık, O'nunla hasret giderirdik, O'nunla ağlardık, O'nunla gülerdik, O'nunla acılarımızı hafifletirdik, O'nunla sıkıntılara sabrederdik.
O bizim Allah'ı, Peygamberi, Ehl-i Beyt'i hatırlatanımız, her anımızda ölçüyle yaşatanımızdı.
O herkesi kuşatacak kadar engin bir umman, kendisine yakın olanlarda en ufak bir kir, pas bırakmayacak kadar da mükemmel bir inciydi.
O hayatımızın tamamıydı.
Yaşadığımız her şey O'nu hatırlatıyor.
Aramızdan ayrılalı 40 gün oldu, gün geçiyor O'na olan hasret daha fazla artıyor.
O'nsuz bir Ramazan bizler için büyük bir boşluktu; O'nsuz bayram ise büyük bir hüzün...
Her Ramazan bayramı geldiğinde Arefe günü öğlen gibi Trabzon Akçaabat'ta olmaya çalışırdım.
Bazı arkadaşlar Kadir Gecesi'nden Trabzon'a gider, bayrama kadar orada kalırlardı, çok da güzel yaparlardı.
O manevi havayı, bizzat Hocamla beraber yaşarlardı.
Bizler görevlerimiz gereği arefe günü gidebiliyorduk.
Asıl bayram bizler için arefe günüydü, çünkü Hocam arefe günü birçok kez aşağı iniyor ve bizlerle sohbet ediyordu.
Özellikle de iftar sonrası hiç ayrılmak istemiyor, gece geç saatlere kadar sohbet ediyor, hasret gideriyor, tek tek arkadaşları dinliyordu.
Arefe günü Hocamla doya doya görüşebiliyorduk.
Sonra biraz istirahate çekiliyor ve sabah namazında tekrar bir araya geliyorduk.
Hava sıcak olduğu zaman genellikle namazı dışarıda kılıyorduk.
Ardından Hocam, bayram namazı öncesi vaaz verecek olan arkadaşları bizzat kendisi belirliyor ve hepimizi Şehitlik Tepe'sine gönderiyordu.
Arkadaşlar vaaza devam ederken, kendisi de iştirak ediyor, arkadaşların vaazlarını takip ediyordu.
Ardından bayram namazı kılınıyor, bayram hutbesi dinleniyor ve toplu bayramlaşma yapılıyordu.
Türkiye'nin dört bir yanından gelmiş olan arkadaşlar Hocamızla ve birbirimizle bayramlaşıyorduk.
Sonra hep beraber Hocam'ın hazırlattığı bereketli kahvaltı sofrasında karınlarımızı doyuruyorduk.
Şimdi O'nsuz bir bayrama vardık, hüzünlü, tarifi zor buruk bir bayram...
O bizim hayatımızın her anıydı.
O'nunla bu hayatı yaşamak çok güzeldi, O'nunla dünyada cenneti yaşıyorduk, şimdi dünyamız bir zindana döndü.
Hiç unutmam, 2007 yılında Almanya Heidelberg kentinde Milli Ekonomi Modeli Kongresi yapılmıştı.
Kongre sonrası Manhiem'da bir arkadaşın evinde toplandık.
Hocam durup dururken, "Oğlum sizler hiç zindanda kaldınız mı?" diye sordu. Zindanda kalmadığımızı bilmesine rağmen...
"Yok Hocam kalmadık" dedik.
Tebessüm etti ve sustu.
Hocam o akşam Türkiye'ye dönüyordu, bizim biletimiz ise bir gün sonrayaydı.
Ne demek istediğini bir gün sonra anladık. Almanya O'nsuz bizler için adeta bir zindana dönüştü.
2006'da O'nunla hacca gittiğimizde O bizden bir gün önce Medine'ye geçmişti. İnanır mısınız, O'nunla Mekke'de dolu dolu günler yaşadıktan sonra O'nsuz geçen bir gün bize çok ıssız gelmişti.
Şimdi ise süresini bilmediğimiz bir zindan hayatı, süresini bilmediğimiz bir ıssızlık...
Her anını O'nunla yaşayan bizler için O'na yeniden kavuşuncaya kadar O'nsuzluk çok zor.
O bize haberler gönderiyor, 14 yaşındaki kardeşlerimizin rüyalarıyla, "Ben burada iyiyim, siz kendinize dikkat edin, kendinizi koruyun" diye...
Orada da bizi düşünüyor, bizi korumaya çalışıyor.
Bugün de içimizde acıyı, yanan ayrılık ateşini yazalım istedik, kelimelerle ifade edilemeyeceğini bildiğimiz halde...
Allah O'na kavuşmayı nasip eylesin, O'nun şefaatlerinden bizleri mahrum eylemesin.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024