Irak hükümetinin Türkiye'nin 9 Nisan tarihli notasına verdiği cevabın bir özelliği, bir hayli "gecikmiş" olmasıdır. Diğer bir özelliği ise, bu yanıtın ilk bakışta Türkiye'nin beklentilerini tam karşılamamasıdır. Türkiye geçen ayın başlarında Bağdat'a gönderdiği notada, Irak hükümetinin ülkenin kuzeyinde kümelenen PKK'ya karşı somut ve acil önlem almasını istemiş, aksi halde Ankara'nın, uluslararası hukuktan kaynaklanan sınır ötesi operasyon hakkını kullanabileceği uyarısında bulunmuştu.Öyle anlaşılıyor ki, Irak gönderdiği cevapta, "terörle mücadelede işbirliği yapmaya" ve bu arada önerilen bir "ikili anlaşma" imzalamaya hazır olduğunu bildiriyor.Maliki hükümetinin böyle bir işbirliği konusunda istekli davranması iyi ama, Türkiye'nin esas beklediği şey artık laf değil, aksiyondur. Hem de, notada belirtilmiş olduğu gibi, "acil" olarak...Laf yerine aksiyonTürkiye'nin sabrının özellikle Ankara'daki son vahşi saldırı ve diğer terör eylemlerinden sonra tükenmekte olduğu bir ortamda, Irak (ve de ABD) PKK'ya karşı "işbirliği"ni daha somut bir noktaya getirmeye hazır mıdır?Bu hafta sonu Bağdat'a gitmesi beklenen Dışişleri Bakanlığı Irak Özel Temsilcisi Oğuz Çelikkol'un başkanlığındaki heyet üst düzey Iraklı yetkililer ve ABD'li temsilcilerle görüşmelerinde bu sorunun yanıtını öğrenmeye çalışacak.Çelikkol Bağdat'ta "Irak'ın tümüyle ilgili meseleleri" de görüşecek. Kendi deyişiyle çok önce planlanan bu ziyaretin (medyada öne sürüldüğü gibi) Kuzey Irak'a karşı bir operasyon olasılıklarıyla direkt ilgisi yok. Bu, "operasyon öncesi son temas" da değil.Ancak Bağdat'taki görüşmeler, bir yandan Türk heyetinin muhataplarına "durumun ciddiyetini" anlatmasını, diğer yandan da Türk tarafının Irak'ın ve müttefiklerinin "sözden aksiyona geçme" yolunda hangi noktada bulunduklarını daha iyi anlamasını sağlayacak...Kısa ve hızlı...Kendi dertleriyle uğraşan Maliki hükümetinin bu işbirliği çerçevesinde ne gibi somut eylemlere başvurmayı düşündüğünü doğrusu bilmiyoruz. Resmi tutumları, hâlâ Türkiye'nin tek başına bir operasyona girişmemesi yönündedir.Washington'dan gelen son haberler ise, ABD'nin Türkiye'nin olası bir sınır ötesi harekâtı konusunda "resmi" pozisyonlarının yanı sıra, daha "esnek" davranabileceği izlenimini veriyor. Yani Amerikalılar açıkçası "eğer bir sınır ötesi harekât olacaksa, bu hem sınırlı, hem de kısa olmalı" demeye getiriyorlar.O zaman ABD gibi, herhalde diğer birçok ülke, olayı görmezlikten gelecek veya buna nispeten ılımlı bir tepki gösterecek. Asıl soru, Türkiye'nin PKK'yı Kuzey Irak'tan tamamen yok etmek için, büyük askeri bir güçle, geniş ve belki de uzun sürecek bir harekâta girişmesi halinde ne olacağıdır.Haklı olmak yetmiyorBu konuda Türkiye'de de farklı görüşler ifade ediliyor.Aslında Türkiye'nin uluslararası hukuka göre "sınır ötesi operasyon yapmak hakkı"na sahip olduğu konusunda bir konsensüs var.Ama Türkiye'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından ASAM'ın geçenlerde yayımladığı bir raporda belirttiği gibi, "Esas sorun, siyasi, askeri ve diplomatik boyutları itibariyle ulusal çıkarlarımız açısından sahip olduğumuz bu hakkı kullanıp kullanmama seçeneklerinden hangisinin daha akılcı olduğu sorusunun yanıtıyla ilgilidir".Doğru yanıtı bulmak için, konuyu enine boyuna tartışmamız gerekiyor.Sami Kohen