Özelleştirme iflas ve intiharlar

Türkiye, dünyada ekonomik problemlerin tek çözüm adresi olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e ait Milli Ekonomi Modeli'ni görmezden geldiği her geçen gün, katlanarak artan büyük bedeller ödemeye devam edecek. Ve zaten ödüyor da?
Basın ve medyaya yansıyan olumsuz ekonomik gerçekler artık gizlenemeyecek boyutlarda? Mızrak çuvala sığmıyor.
Önceki gün Cumhuriyetimizin en önemli kazanımlarından olan şeker fabrikalarımızın 2'si satıldı, 12'si ise sırada? Niğde Bor Şeker Fabrikası 330 milyon liraya, Kırşehir Şeker Fabrikası ise 300 milyon liraya verildi.
Zor şartlarda, büyük fedakârlıklarla kurulan, stratejik öneme sahip bu fabrikalarımız elimizden çıktı. Elimizden çıktı diyorum, çünkü bu fabrikalar millete aitti, devleti idare eden siyasiler ise millet adına bu fabrikaları yönetiyordu. Şimdi artık bu fabrikalar millete ait değil?
Şeker fabrikası, şeker pancarı, yani tarım demektir, köylü demektir; köylünün köyünde kalması demektir, toprağı ekip biçmesi, toprağına sahip çıkması demektir, vatan demektir.
Şeker pancarı küsbesi yem demektir, hayvancılık demektir, et ve süt demektir, sağlık demektir. Yemde yüzde 50 dışarıya bağımlıydık, şimdi yüzde 100 bağımlı olacağız.
Bu şeker fabrikaları sayesinde şeker pancarında dünya 5'incisi olduk. Şimdi bu fabrikalar satıldıkça bakalım şeker pancarı eken kalacak mı?
Köylü, yıllardır her sandığa gidişinde derdine derman olacağa değil de işbilmezlere oyunu verdiği için bugün köyünden de oldu, tarlasından da şeker pancarından da?
2018'in ilk 3 ayında et fiyatları yüzde 8 zamlandı. Süt ürünleri ise geçen yıla göre yüzde 30 daha pahalı? Hani et ithalatıyla et ucuzlayacaktı? Akıl var, mantık var, ithalatla hiç fiyatlar düşer mi? Şimdi aynı zamları, hatta daha fazlasını şekerli ürünlerde de göreceğiz. Üstelik yiyeceğimiz şeker de şeker pancarından olmayacak, nişasta bazlı olacak. Son yıllarda kanser vakalarında büyük bir artış var, bundan sonra kanserli olmayan kalmayacak.
Küçük ve orta işletmeler artan maliyetlere dayanamayıp birbiri ardınca kepenk kapatıyorlardı. Yakın bir zamanda bunlara devasa holdingler de dâhil olacak. Şimdiden yaptıkları zararlar sebebiyle borçlarını yapılandırmaya çalışan devasa holdingler var. 
Örneğin otomotiv, inşaat, medya, turizm ve hizmetler, gayrimenkul, enerji ve yeme-içme olmak üzere 7 sektörde 35 bini aşkın çalışanıyla 1951'den bu yana faaliyet gösteren Türkiye'nin sayılı gruplarından Doğuş Holding? Doğuş Holding bankaların kapısına giderek borç yapılandırması isteyen holdinglerden sadece biri?
Kamuyu Aydınlatma Platformu'na gönderdiği 2017 yılı bilançosuna göre Holding'in bankalara 23,5 milyar liralık borcu bulunuyor. Bu, dolar kuruna göre yaklaşık 5,8 milyar dolarlık bir borca tekabül ediyor. Yayımlanan bilançoya göre, Doğuş Holding'in 2017 yılı zararı 2,8 milyar lira, 2016 yılı zararı ise 2 milyar lira? Yapılandırma talebinde, şirket zararlarının ve döviz kurlarındaki artışın ana sebep olduğu belirtiliyor.
Dikkatinize sunacağım bir önemli gelişme de Türkiye'deki intihar vakalarındaki ciddi artış? Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2014-2016 yıllarında Türkiye'de 9 bin 479 kişi intihar etti. Bunların 2 bin 438'i kadın, 284'ü çocuk? En fazla intiharın olduğu iller, İstanbul, İzmir ve Bursa? İntiharların en çok olduğu yaş aralığı ise 20-24 yaş grubu oldu.
İntiharların temel nedeni, manevi boşluğu saymazsak, ekonomik sıkıntılar ve beraberinde gelen psikolojik sorunlar? Ekonomiden zerre kadar anlamayanlar ekonomiyi yönettiği zaman, sadece devlete, şirketlere zarar vermiyor, aynı zamanda sosyal doku da, toplumsal huzur da tamamen bozuluyor. Açıklanan intihar tablosu bunu net olarak gösteriyor.
Bu arada kamu şirketlerimiz satılırken, devasa holdinglerimiz iflasın eşiğine gelirken, vatandaşlarımız geçim sıkıntısı sebebiyle intihara sürüklenirken, ülkemizde çok mutlu olanlar da var. Örneğin Avustralyalılar? Avustralya merkezli Trans Atlantic Exploration Mediterranean International Diyarbakır'da yeni petrol rezervi buldu. Konuyla ilgili Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün (PİGM) Resmi Gazete'de yayımlanan açıklaması şöyle:
"Trans Atlantic Exploration Mediterranean International Pty. Ltd.'nin Diyarbakır ilinde sahip bulunduğu AR/TEM/5046 hak sıra no'lu petrol arama ruhsat sahasında keşfedilen ham petrol ile ilgili olarak ARİ/TEM/K/M44-b2-1 paftasında 1 adet petrol işletme ruhsatı almak için 13.03.2018 tarihli dilekçesiyle müracaat ettiği Türk Petrol Kanunu Uygulama Yönetmeliği'nin 14'üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince ilan olunur."
Nerede "petrol yok", nerede "Lozan'a göre çıkartamıyoruz" yalanları?
Vatandaşa gelince "yok", elin Amerikalısına, İngilizine, Avustralyasına "buyur"?
Firmanın Diyarbakır'da faaliyet alanı üç koldan oluşuyor. Molla ve Selmo bölgelerinde iki adet alanı bulunan Transatlantic Petroleum şirketinin faaliyet alanı Mardin ve Bedinhan bölgelerine yakın yerlerde bulunuyor.
Mevcut ekonomi yönetiminin IMF'ye dayalı ekonomi anlayışıyla Batılı şirketler kaynaklarımızı hortumlayarak mutluluğun zirvesini yaşarken, vatandaş adım adım yokluğa, iflasa, intihara sürükleniyor. Ama dedik ya, bu kararı veren de milletin kendisi, emaneti ehline değil de işbilmeyene teslim etti, şimdi ah vah ediyor.
Vatandaş, "Milletime ait olan madenlerimizi yüzde 51 devlet, yüzde 49 millet ortaklığıyla işleteceğim, bir eliniz yağda bir eliniz balda olacak, sizi bor zengini, altın zengini, petrol zengini yapacağım" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'a, "nereden bulacaksın" diye saçma sapan bir soru soracağına, "Benim petrolümü Avustralyalıya niye verdin" diye mevcut siyasilere hesap sorması lazımdı.
Eğer Prof. Dr. Baş'a oy vermiş olsaydık, şeker fabrikalarımız satılmayacaktı, şirketlerimiz, holdinglerimiz iflas etmeyecekti, köylü gerçekten efendi olacaktı, vatandaşların intihar gerekçelerinin tamamı ortadan kalkacaktı, petrolümüzü biz çıkartacaktık, mutlu, huzurlu, kendini güvende hisseden bir millet olacaktık.
Kendiniz ettiniz, kendiniz buluyorsunuz.