Önümüzdeki Pazar günü, 23 Ocak 2022'de Türkiye için önemli bir seçim var… 50 milletvekili için KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) seçime gidiyor.
Kıbrıs konusunu Türkiye için milli dava haline getiren mücadelede ilk harcı koyan Dr. Fazıl Küçük ve onun etrafındaki çekirdek kadroda bulunan 24 yaşındaki avukat Rauf Denktaş…
Geçtiğimiz 13 Ocak, Rauf Denktaş'ın 10'uncu ölüm yıldönümüydü. İlginçtir ki, ölümünden birkaç ay sonra, 29 Haziran 2012'de BM (Birleşmiş Milletler) Kıbrıs'la ilgili bir rapor yayınladı. Raporda, Kıbrıs Adası üzerindeki ve etrafındaki doğal kaynakların tüm Kıbrıslılara ait olduğu, doğal kaynaklardan her iki toplumun yararlanacağı belirtiliyordu. Türkiye garantör devlet sıfatıyla, KKTC adına Kıbrıs etrafındaki tüm deniz alanlarında petrol ve doğalgaz arayabilir.
Rumların ilan ettiği 13 arama sahasının 5'inin, yani 7 bin kilometrekarelik alanın Türk kıta sahanlığı içinde olması mavi vatan egemenliğimize saldırıdır.
Peki dost (!) görünen Katar'a ne demeli? Rumlardan aldığı ruhsatla bizim kıta sahanlığımızda BM kararı ve uluslararası Deniz Hukuku Konferansı ilkelerine aykırı şekilde arama yapmasına karşı bir tepki koyabildik mi?
Anlaşılan Atatürk, her zaman olduğu gibi yine yolumuzu aydınlatıyor;
"Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu Ada bizim için önemlidir." 1937-Antalya
KKTC'nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği önemi kavramış ve tüm mücadelesini bu uğurda vermiştir.
Atatürk, Kıbrıs'ın Türkiye için önemini yukarıdaki sözleriyle tanımlıyordu. Türkiye'ye olan uzaklığının 40 deniz mili olduğunu söylersek bu söz daha bir anlam kazanıyor. Yunanistan'a 800 mil, İngiltere'ye ise 1500 mil uzak olmasına rağmen adı geçen ülkeler Kıbrıs'ın kendileri için stratejik önemi olduğunu söyleyebiliyorlar. Her iki ülkenin de adada askeri varlıkları mevcut…
Bu unsurların adada asker bulundurması işgal sayılmazken, Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları ve soydaşlarının can güvenliğini sağlamak ve stratejik çıkarları için asker bulundurması işgal olarak tanımlanmaktadır.
KKTC uluslararası hukuka göre varlığını sürdürmektedir. Ne var ki, siyasi olarak tanınmamaktadır. Buna rağmen 30'u aşkın ülkede ve merkezlerde temsil edilmektedir. Örneğin, Birleşmiş Milletler-Washington-Londra-Berlin-Fransa ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerini sayabiliriz.
Tanınmama konusundaki olguyu ortadan kaldıran AHİM'nin (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) 2 Nisan 2013 günü aldığı kararına işlerlik kazandırılmalıdır. Güney Kıbrıs'ta oturmakta olan bir Rum, Türkiye toprağını işgal ettiği için kullanamadığı iddiası anılan mahkemede görülürken mahkemeye belge sunması istendi. Bu kişi, malı için güneydeki yönetimden aldığı belgeyi mahkemeye sundu. Mahkeme belgeyi "Kuzeyde de ayrı bir otorite bulunduğunu ve belgenin oradan alınması gerektiğini" söyleyerek tazminat istediği davayı reddetti.
Pazar günü yapılacak seçimlere dönersek, üzülerek belirtelim ki ne Fazıl Küçük ne de Rauf Denktaş yakınları bulunmaktadır. Gönül isterdi ki, her iki kahraman temsil edilmeliydi bu seçimde.
Rahmetleri bol olsun.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023