AKP hükümeti Lübnan'a asker gönderme konusunda yangından mal kaçırırcasına acele ederken, terör örgütü PKK konusunda ise işler kaplumbağa ritminde yürüyor. Ekonomi, dış politika ve iç politikanın ülke dışından koordine edildiği bir ortamda, ülke bütünlüğü ve iç güvenliği ilgilendiren terör konusunun hükümetin gündeminde olmaması ve ABD'nin "koordinasyon" ve kontrolünde olması kadar doğal bir şey olamaz. Terör örgütü PKK son haftalarda Türkiye'nin kritik noktalarına kritik eylemler gerçekleştirerek, hem ABD ile yürütülen koordinatör diplomasisine, hem de Lübnan'a asker gönderme heveslisi hükümete mesajlar veriyor. Önce İran ile Türkiye arasındaki doğalgaz boru hattına sabotaj, ardından orman yangınları ve son olarak Türkiye'nin stratejik gelir kaynağı olan turizmin gözbebeğine bombalar?Tüm bu eylemler, sınırda karakol basmaktan, hain pusu kurmaktan, uzaktan kumandalı C4'ten ve mayınlı tuzaktan daha stratejik ve PKK'nın ilk anda kendi başına alamayacağı diplomatik eylem manevraları. Birileri, PKK'nın kulağına Lübnan üzerinden devam eden ABD-İsrail, İran denkleminde, Türkiye'nin pozisyonuna dair bilgiler fısıldamış ve PKK da bu minval üzere "stratejik eylemlere" imza atıyor. ABD'nin "koordinatör" hamlesinin altında, kendisini Türk hükümetine "muhatap" olarak kabul ettirme misyonunun olduğunun çok iyi farkında terör örgütü. ABD yetkilileri kamuoyu önünde "PKK terör örgütüdür" diyecek, PKK'yı eleştirecek, eylemleri kınayacak ama perde arkasında PKK'nın siyasi bir aktör, bölgesel bir güç olarak Türkiye'ye kabul ettirilmesi için altyapı çalışmaları yapılacak. Türkiye de, Lübnan'a asker göndererek gönlünü almaya çalıştığı ABD'nin bu planlarının altına okumadan imza atacak!ABD, PKK ile koordinasyon görevine Genelkurmay eski başkan yardımcılarından Joseph Ralston'u atadı ve Türkiye'den birkaç gün içinde koordinatör ismi istiyor. Bugün yarın Türkiye de bir isim atayacak ve bu iki koordinatör, karşılarına görünürde peşmergeleri, görünmeyen tarafta ise PKK'nın üst düzey yetkililerini alacaklar ve PKK'nın geleceğini konuşacaklar!İşin ilginç tarafı, ABD'nin koordinatör ismini açıklamak için Büyükanıt'ın görevi resmen devralmasını beklemesiydi. Çünkü ABD kamuoyunda uzun süredir Büyükanıt ile birlikte TSK'nın pozisyonunun ne olacağına dair tartışmalar yapılıyor. Buradaki pozisyondan kasıt, özellikle terörle mücadele ve Kerkük konusu. Nitekim yeni komuta kademesi bu konulardaki görüşlerini gayet net bir şekilde ifade ettiler. Hem yeni Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ paşa, hem de Genelkurmay Başkanı Büyükanıt paşa PKK ile mücadele konusunda kararlılıkla mücadele edileceğini tüm dünyaya duyurdular. Hakkari'ye yeni bir tümen konuşlandırılması kararı da, yeni komuta kademesinin PKK ile mücadelede etkin bir dönemi başlattığının ispatı niteliğindedir. Artık Türkiye'de bazı çevrelerin- özellikle de hükümetin- eğer ABD ile farklı bağları bulunmuyorsa, ABD'nin terör örgütüyle mücadele adına Türkiye'yi yıllardır oyaladığını ve PKK'yı, Türkiye'yi derin kuyulara atmak için koz olarak kullandığını kavraması gerekiyor. Bu gerçek kavranmadan, bugün hükümetin Lübnan bataklığına Türk askerini göndermek için neden can attığı anlaşılamaz!