Polislerimiz de geçinemiyor

Bir hafta içerisinde 3 polis memurumuzun kredi kartı borcundan dolayı cinnet geçirerek hem kendilerine hem de yakınlarına zarar vermeleri ekonomideki gidişatı gözler önüne sermektedir. Artık mızrak çuvala sığmamaktadır.Polis memurları, güvenliğimizi emanet ettiğimiz, normal şartlar altında geçim problemi olmaması gereken kişilerdir, ama durum gösteriyor ki, güvenliğimizi korumakla görevli memurlarımız bile layıkıyla geçinemezken, ailesine ve çevresine karşı mahcup olurken, ya geri kalan vatandaşlarımızın hali ne durumda?Ekonomi iyiye gidiyor diyerek milletimizi saf yerine koyanlar bu tabloyu niçin okuyamıyorlar? Yoksa okumak işlerine mi gelmiyor?Üstelik intihar eden polis memurlarından biri birinci sınıf emniyet müdürü, bir diğeri ise Araştırma ve Koordinasyon müdürü. Yani diğer polis memurlarına göre daha iyi gelirleri olmasına rağmen geçinemiyorlar. Bu oldukça düşündürücü.Ekonomiden sorumlu olanlar bir takım rakam cambazlıkları yaparak gerçekleri gizleyemezler. Gerçekler ortada. Cinayetler, intiharlar, boşanmalar, hırsızlık ve gasplar? katlanarak artıyor. Bu konularda ilgili kuruluşlarca rapor üstüne rapor hazırlanıyor. Televizyonlarımızda ve gazetelerimizin 3. sayfalarında boy boy bu kapsamda haberler çıkıyor.Ama birileri hala görmemekte ısrar ediyor.Kamu-Sen'in hazırladığı raporda, Türkiye'de fertlerin yüzde 17.8'inin açlık, yüzde 58.3'ünün ise yoksulluk sınırının altında yaşadığı ortaya kondu. Yani Türkiye'de 12 milyon 173 bin 840 kişi açlık sınırının altında, 39 milyon 866 bin 853 kişi ise yoksulluk sınırının altında.Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Kemal Özer'in ifadesiyle, "şu anda problemli kart sayısı 13,2 milyon, temerrüt ve haciz sürecindeki kart sayısı ise 700 bin. Kredi kartları ile ilgili yeni tasarının yasalaşmasıyla birlikte 1 milyon kartın hacizle karşı karşıya kalmasını bekliyoruz".Yani intihar eden memurlarımız bu kadar aç, bu kadar yoksul ve bu kadar kredi kartı mağduru olan vatandaşlarımızdan birkaçı.Sizce bu kötü gidişat için ciddi bir önlem almak gerekmiyor mu? Bu yaşadıklarımız durmadan "kemer sıkın" diyen IMF tavsiyeli ekonomik programların iflası anlamına gelmiyor mu? Daha ne kadar seyirci olmaya devam edeceğiz?Vatandaşımızda para sıkıntısı var. Para bırakın yeni yatırımları asli ihtiyaçların karşılanmasına bile yetmiyor. Vatandaşımız bu sebeple, mecburen geleceğe yönelik borçlanma imkanı sağlayan kredilere ve kredi kartlarına hücum ediyor. Başlangıçta vereceği zarar hesaplanmıyor, ama zaten parası olmayan vatandaş kartı ödeyememeye başlayınca yüksek faizlerin altında ezilmeye başlıyor ve sonuç malum.TÜDEF Genel Başkanı Turhan Çakar bu konuda şunları söylüyor: "400-500 milyon lira maaş alan vatandaşların, gelirleriyle zorunlu ihtiyaçlarını karşılamakta, olağanüstü durumlarda ise kredi kartı kullanmak zorunda kalmaktadır. Kart borcunu ödeyemeyen vatandaşlar ise yüksek faiz nedeniyle mağdur olmaktadır."Bu sebeple Tüketiciler Birliği, "Katile kırsıza af, kredi kartına laf" kampanyası düzenledi ve 100 binin üzerinde imza toplayarak TBMM Başkanı Bülent Arınç'a gönderdi.Sizce ekonominin bu duruma gelmesine neden olan IMF ile 3 yıl daha stand-by anlaşması imzalayan ekonomi yönetimi buna herhangi bir çözüm bulabilir mi?Problem para darlığı, ama siyasilerimizin akıl hocası(!) IMF üretimin karşılığı kullanma hakkın olan para basmayı sana tavsiye etmiyor ve işin ilginç tarafı enflasyon düşsün diye piyasadan daha da para çekilmesini, vergilerin arttırılmasını, kemer sıkılmasını önerip duruyor. Sadece öneri de değil, yapmadığın zaman cezalandırıyor.Türkiye Kamu-Sen'in yaptığı araştırmada, ortalama 803 YTL 58 Ykr maaş alan bir memurun maaşının yüzde 88.78'i yalnızca gıda ve barınmaya gidiyor. Bu memurun, ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim gibi zorunlu ihtiyaçlarına ayırdığı para ise 90 YTL 16 Ykr.Ya işçi, çiftçi, emekli, küçük esnaf? Onların hali daha da perişan. Her geçen gün artan işsizlerin durumunu ise söylemeye bile gerek yok.Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) düzenlediği Başbakan Erdoğan'ın da katıldığı 3. Bölgesel ve Sektörel Ekonomi Zirvesi'nde reel sektör temsilcileri hükümete, "Sorunlar dayanma sınırının ötesine geçti. Ya sorunları çözün ya da işsizliğin artmasına hazırlıklı olun" uyarısında bulundu.Gerek sanayiden gerekse tarımdan önümüzdeki günlerde işsizler ordusuna yeni katılımların olması kaçınılmazdır.Durum buyken hala başımızı devekuşu gibi kuma gömüp "Ben görmedim, duymadım, bilmiyorum" mu diyeceğiz?Tarihte büyük başarılara imza atmış bir ceddin torunu olarak ben bu aziz milletin böyle bir zillete layık olduğunu düşünmüyorum.Eğer kendinizi buna layık görüyorsanız diyeceğim bir şey yok, ama Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ifade ettiği gibi "Yer altı ve yerüstü kaynakları 3 katrilyon dolar olan" bir cennet vatana sahibiz ve içerisinde "Ben bu ülkeyi kainat devleti yaparım" diyen ve buna yönelik milli projelere sahip olan liderler mevcut.İhtiyacımız olan şey ise üzerimizdeki ölü toprağını atmak, silkelenmek ve kendimize gelmek. Tarihi misyonumuzu tekrar hatırlayıp, önce kendimizi, sonra da tüm mazlum durumda olan milletleri aydınlığa taşımak.Çözüm bizde, uzaklarda aramayalım.