Tam tamına 100 yıl geçmiş… İzmir'in kurtarılışından bu yana!
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 1 Eylül 1922'de Türk ordularına şu emri verdi: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları! Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi'nde zalim ve mağrur bir ordunun esas unsurlarını inanılmayacak kadar az bir zamanda imha ederek, büyük ve necip milletimizin fedakarlıklarına layık olduğunuzu ispat ediyorsunuz… Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!"
Uşak'ın kurtarılışından sonra İzmir yollarında ciddi bir muharebe olmamıştı. 2 Eylül'de Eskişehir, 4 Eylül'de Alaşehir, Buldan, Kula ve Söğüt; 5 Eylül'de Bilecik, Bozöyük, Simav, Demirci, Ödemiş ve Salihli; 6 Eylül'de Akhisar ve Balıkesir, 7 Eylül'de Aydın ve 8 Eylül'de de Nif ile Manisa kurtarıldı. 9 Eylül 1922'de ise, 15 Mayıs 1919'da Yunan işgali altına düşmüş olan İzmir düşmandan kurtarılmış ve Kadifekale'ye Türk bayrağı çekilmişti. 8 Temmuz 1920'de Yunan güçlerince işgal edilmiş olan Bursa da, 10 Eylül 1922'de kurtarılmaktaydı.
10 Eylül günü Fevzi ve İsmet paşalarla birlikte İzmir'e gelen Mustafa Kemal Paşa'ya, kalması için Karşıyaka semtinde beyaz bir köşk tahsis edilmişti.
Yunan Kralı Konstantin de İzmir'e geldiğinde bu köşkte kalmıştı. Mustafa Kemal, evin kapısına vardığında bir Yunan bayrağının yere serilmiş olduğunu görür; yüzü bir anda gerginleşir ve bunun sebebini sorar. Kendisine, bu eve ilk geldiğinde Kral Konstantin'in yere serilen Türk bayrağını çiğneyerek eve girmiş olduğu söylenir. Mustafa Kemal'in yanıtı şöyle olur: "Hata etmiş. Ben bu hatayı tekrar edemem. Bayrak, milletinin şerefidir. Ne olursa olsun yerlere serilemez ve çiğnenemez. Kaldırınız!"
Mustafa Kemal, Samsun'a ayak bastığı günden başlayarak verdiği bütün nutuklarında, Türk milletinin kurtuluşuna, dirilişine ve yükselişine ilişkin ilkeleri vurgularken, daima "millet" "irade-yi milliye", "milli hakimiyet", "vicdan-ı milli", "milliyet" ve "milliyetçilik" gibi kavramları, Osmanlı İmparatorluğu enkaz üzerine kurmak istediği yeni toplumun temel direkleri olarak kullanmıştı. Milli Mücadele'nin ruhunda bu bilinç ve bu benlik yatmaktaydı.
19 Mayıs 1919'da Samsun'da başlayan "İstiklal Yolculuğu", 9 Eylül 1922'de İzmir'de böyle sona ermişti. Bu yolculuk son derece çetin ve güçlüklerle dolu geçmiş; ancak, adına "İstiklal Savaşı" denilen bu baş döndürücü yolculuk nihayet hedefine ulaşmış ve Mustafa Kemal muzaffer olmuştu.
Onun zaferi ise, bütün Türk milletinin zaferi oldu!
Başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, bize bağımsız bir yurt bırakmış Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kahramanlarını şükran, saygı ve rahmetle anarken büyük şair Nazım Hikmet'e kulak verelim:
"Sonra
9 Eylül'de İzmir'e girdik.
Bir nefer
Yanan şehrin kızıltısı içinden gelip
Öfkeden, sevinçten, ümitten
Ağlaya ağlaya
Güneyden kuzeye
Doğudan batıya
Türk halkıyla beraber
Seyretti
İzmir rıhtımından Akdeniz'i…"
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023