Bir ülkenin aydınları o ülkenin hemen her problemini çözecek varlığını sürdürmesine gayret edecek, öncelikle kendi halkına maddi ve manevi yönden kusursuz hizmet verecek gönüllü, bir o kadar da mecbur kılavuzlarıdır. Bunlar ülkenin her türlü kaynakları ile beslenmiş, gelişmiş, benliğinden çıkmış, eğitimli, akıllı, zeki, vatansever, dürüst, inançlı, örf ve adetlere saygılı, halkın istek ve ihtiyaçlarına vakıf kimselerdir. Bu sayılanlar aydın olmak için gerek şartlardır amma yeter değildir. İlim nasıl sınırsız ise yeter olma şartları da yukarıdaki şartlar da sınırsızdır. kısaca İlim sahibi olup ilmini insanlık hizmetinde kullanan kimseye aydın demek bence yeterlidir. Gelelim bizim aydınlarımıza ; Eğer yukarıda belirtilmiş görevleri üstlenmişlerse diyecek hiçbir şey olamaz. İlmi ile halkına ışık tutan bu insanlar aydınlarımızdır. Bunların görevleri arasında uluslar arası ilişkileri düzenleme idarecilere yol gösterme görevi en önde gelen vazifelerindendir. Bu vazife süreklilik ister. Her an tetikte olmaları gerekir. Açık veya gizli olarak idarecilere görüşlerini ve önerilerini sunarak en azından hakikatleri göstermeleri şarttır. Bizim ülkemizde AB ciler ABD ciler dolayısı ile IMF ci ve kaçınılmaz olarak da dinler arası diyalogcular bol sayıda mevcut genellikle bunlara aydın demek adet olmuş. Bunlar aydınsa bizim aydınımız olamazlar. Çünkü mandacıların aydın olması düşünülemez Bunlar başka ülkelerin gönüllü aydınlarıdır. Ülkemizde oturdukları taktirde bunların adının bence aydın değil de aydınlık olması gerekir. Çünkü dışarıdan gönderilen ışıkları yansıtıyorlar. Sonuçta aydın güneşe benzer ışığı kendindendir. Aydınlık olanlar ise aya benzerler üzerine düşen ışığı yansıtırlar. Halkımız onları geç olmadan ayıklamak ve yok kabul etmek zorundadır. Spor nasıl ortak ise aydın da öğledir. Aydınlarında milli olması kaçınılmazdır. Devletler milli aydınları ile korunabilirler. Aydınlıklar çaktırmadan kendi kalesine gol atan veya penaltıları kaçıran futbolcular gibidirler.Son günlerde aydınlıkların hedefi haline gelen Prof. Dr Haydar BAŞ beyefendi yıllarca aydın olmanın sorumluluğu ile her konuda iktidarları uyarmış sorunlarına en uygun çözümlerini sunmuş, hiçbir olumlu yanıt alamamıştır. Sonuçta, sorunları ve çözümleri, İKİNCİ KUVVA-İ MİLLİYE hareketi ile de milletine vatan sathında mitinglerle ilan etmiştir. Bu ilanların neticesinde beklenen Aydın desteği nerede ise yok denecek sayıda olmuştur. Şu anda ekonomik siyasal ve sosyal olarak devlet bir batakta çırpınmakta, ve bu durumu yıllardan beri oluşturmakta olan dış güçler keyifle milletimizin yok olmasını izlemektedir." Bu vatan bizimdir bizim kalacaktır" diyerek öne çıkan Prof Dr. Haydar BAŞ devleti bataktan çıkarmak için her türlü fadakarlığa hazır olduğunu belirterek" Siz baş olun ben ayak olayım yemin ediyorum, kellemi koyuyorum 24 saatte bu devleti kurtarırız" diye binlerce kere seslenmiştir. İktidarı, muhalefeti ve de aydınlıklar hep sessiz kalmaya devam etmişlerdir. Sonuçta BTP kuruldu. Şu anda hedef alınan BTP Genel Başkanı seneler önce düşmanlarımızın ince hesaplarını görmüş milletini ve iktidarları uyarmış, Eserlerini yazarak tarihi belgeler halinde tarihten nasıl ders alınması gerektiğini herkese göstermiştir. Milletimiz artık BTP den başka kurtarıcının olmadığına tam manada inanmıştır. Bu durumda koltuk düşkünleri milletin soracağı hesapların telaşına düşmüş, ABD nin AB nin onları ortada bırakacağı telaşı ile tavizleri daha da arttırmışlardır. Millet uyanmış, Prof. Dr. Haydar BAŞ ve onun yetişmiş kadrolarının ellerini tutması onları düştükleri bataktan çıkarması için beklemektedir. Şu andaki Aydınlıkların telaşının sebebi, birkaç hafta sonra sayın Prof. Dr. Haydar BAŞ beyefendinin MİLLİ EKONOMİ MODELİ KİTABI üzerine milletler arası bir konferansın düzenlenmiş olmasıdır. Yıllarca ekonomimizin sorunlarını IMF nin direktifleri ile çözmeğe çalışan iktidarsız iktidarların göz ardı ettiği, bir kurtuluş iksiri olan bu modelin şimdi dünya çapında kabulünün tescili yapılacaktır. Gönül isterdi ki bize yakışan yapılsın, Bu modeli kullanarak birkaç yılda dünyanın en gelişmiş bir topluluğu olalım. Diğer ülkeler bizi örnek alsın. Bu fırsatı kaçırdık amma ne var ki önemli olan bu işin formülü, projenin mimarı olan, eşine rastlanmamış süper bir zekaya sahip, vatanını milletini seven ve Allah rızası için çırpınan bir liderin elindedir. Birkaç yılda bu ülkenin sınırsız zenginliklerini milletinin emrine sunacağına ve bu nedenle lider ülke olacağımıza inancımız tamdır. Şu anda dünyanın sömürücü ülkeleri daha önceden milli ekonomi modelinden çaldıkları bilgilerden yararlanarak bazı uygulamaları yaparak ülkelerine büyük çapta faydalar sağlamışlardır. Bu nedenle şimdiki sununun diğer ülkeleri uyandıracağını bildiklerinden telaş ve aynı zamanda da merak içindeler. Aydınlık'ları kullanarak sayın Haydar Baş'ı hedef yapmaya çalışıyorlar. Akılları sıra onun prestijini sarsacaklar. Halkın gözünde itibarını zayıflatarak Milli ekonomi modeline olan ilgilerini dolayısı ile yaklaşan erken seçimde BTP nin başa geçmesine mani olacaklar. BTP yerine iktidar yapacakları yeni bir kukla hükümet ile veya şimdiki iktidarın devamını sağlamakla, vatanımızı parçalamayı tamamlayacaklar. İlave olarak da çok sayıda ülkenin uyanmasını geciktireceklerdir. Bunlar boş hayallerdir. BTP tüm kadroları ile liderlerini en ücra noktalara tanıtmıştır. Zaten milletimizin çoğu onu önceden tanımakta idi şimdi tanımadığını söyleyene ben şahsen rastlamadım. Herkes onu dinlediğinden, herkes onun değerinden bahis edince, Küresel güçler aydınlıkları kullanmaya karar verdiler. Tabii baltayı taşa vuracaklardı. Bu aydınlıkların içinde profesörler ağırlıktadır. Bu kariyerleri alırlarken elbette bir şeylere sahip olmaları gerekir. Hak edende de vardır . Ondan bundan yürütenlerde. Bazıları bilinir. Bazıları belli eder. Çoğu da gelir gider. Hakiki ilim adamları çözdükleri projelerden yetiştirdikleri öğrencilerden vatana millete hizmetlerinden bellidirler. Onlar ona buna çamur atamazlar atmazlar. Zaten bu kimselerin koltuk peşinde olmadıklarını bazı mevkilere gelseler bile mason kadrosu veya siyasi kadro eksikliği nedeni iledir. Bana göre size çamur atanlar ilim olarak terazinin bir kefesin otursalar diğerine tesbihiniz konsa bence daha ağır basacaktır. Sayın Profesör Doktor HAYDAR BAŞ beyefendi 40 ın üstünde yazdığınız kıymetli kitaplarınız binlerce makaleleriniz ve gene binlerce konferanslarınızla her daim sohbetlerinizle, gönüllerde taht kurdunuz. Ve çeşitli ülkelerde yaptığınız derslerin ana bilim dalınız nedeniyle İslam kültürü olduğunu ve bu ülkelerde size çok ihtiyaç olduğunu bu yüzden sizinde fedakarlık ederek dersler verdiğinizi hatta derslerinize pek çok sayıda Azeri kardeşlerimizin devamlı geldiğini duyuyor ve sizinle gurur duyuyoruz. Milli Ekonomi Modeliniz hiç şüphesiz şimdiye kadar bu konuda çalışmış tüm ekonomistlerin yapamadığı değerdedir. çünkü onlar daha temelde yanlış yapmışlar siz ise modelinizi insanın yaradılış hakikatine dayanarak atmışsınız. Daha insanı tanımamış mevcut ekonomi bilimini yıkmış eserlerini utanç hatırası haline getirmişsiniz. Şundan eminin ki gelecek ay yapılacak MİLLİ EKONOMİ KONFERANSI ile tüm dünya uyanacak pek çok ülke size Fahri ünvanlar vermede yarışacaktır. Sizin için ilk ünvanı affınıza sığınarak ben vermek istiyorum. Kabul ederseniz gurur duyarım. Sizinle BİR TÜRK DÜNYAYA BEDEL sözünü tüm dünya kabul edecektir. Bu nedenle size 'DÜNYAYI KURTARAN TÜRK' demekten milletim adına gurur duyuyorum. Saygılarımla.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012