Rahmet ayında hangi akla hizmet' / Mustafa Haydar Ekici

Ramazan ne mübarek bir ay. Öyle ki, O'nda Rahmet var, Mağfiret var, Bereket var, aradığınız bütün güzellikleri Ramazan ayında bulmak mümkün. Bin aylık ibadete denk Kadir Gecesini de içinde barındıran Ramazan ayı için ne kadar övgü yazsak yetmez.Ramazan ayının bir başka özelliği daha var ki o da dikkate şayan. Ramazan aynı zamanda bir turnusol kağıdı görevini görüyor. Bu ayda kimin eteğinde ne kadar taş varsa dökülüyor, foyaları ortaya bir bir çıkıyor. Ramazan ayında şeytan bağlı ama birçokları şeytandan daha şeytanlaşmış bir şekilde içlerinde ne kadar kin varsa hepsi birden kusmaya başlıyor. Kimi, insanlara daha az ibadet ettirebilmek için Teravih namazına el atıyor, kimi içindeki bütün sapkınlığı dışa vuruyor ve kadınların özel zamanlarında oruç tutabileceğini söylüyor. Kimi de "bu an için tam 30 yıl bekledim" diyerek yazdığı bir kitaba çıplak kadın figürü koyuyor. Bunlar öyle çok ki anlat anlat bitmiyor. Bende bunlardan birini siz nakletmek istiyorum. Hem de devletin televizyonunda, TRT'de yayınlanan bir dizide insanımıza verilmeye çalışılan mesaja dikkat çekmek istiyorum.Evet TRT'de Perşembe akşamları yayınlanan bir dizi film var, "Süper Babaanne". Özellikle çocukların ilgiyle takip ettiği sıradan bir dizi film. Ama bu haftaki bölümünde öyle bir sahne vardı ki, yıllardır bütün diyalogcuların, teologların bu milletin inancını zafiyete uğratmak için verdikleri mücadeleye büyük katkı sağlayan cinsten. Sahne şöyle; "Süper babaannenin evine misafirler gelmiştir, babaanne ben bir "akşam BİİİP? kılıp geleyim" diyor ve gidiyor. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra geri geliyor ve o sevimli, sempatik, tonton babaanne zehrini kusuyor; "NEYSE MİSAFİRE AYIP OLMASIN ŞİMDİ, AKŞAMI YATSI İLE BİRLEŞTİRİP KILARIM" diyor. Buyurun, buradan yakın. Bu ne vicdansızlıktır, sayın senarist acaba hangi akla hizmet böyle bir replikle birlikte benim insanımın, çocuğumun gönlünü, imanını bozmaya çalışıyor. Replikteki "NAMAZ" kelimesinin duyulmasına bile tahammül edemiyor ve kötü sözler için uygulanan sansür uygulanıyor ama devamında esas darbeyi vuruyor. Peki bu oyunu oynayan sanatçı bunu nasıl oynuyor? Dahası, devletimin televizyonu bu rezilliği nasıl yayınlayabiliyor?Bilmiyorlar mı ki, İslam'da namazı cem etmek diye bir husus yok. Bilmiyorlar mı ki, böyle bir husus yalnızca Hac döneminde, Arafat'ta belli şartlar ölçüsünde var. Hayır hayır, pekala biliniyor. Ama belli ki zaten amaçları bütün diyalogcuların, teologların ve türevlerinin yapmaya çalıştığı gibi bu milletin kültürüne, inancına, değerlerine olabildiğince zarar vermek.  Hem de bu faaliyetler Ramazan ayında son sürat devam ediyor. Derler ki; "Bahar yağmuru toprağa düştüğünde rahmettir, berekettir, ancak aynı bahar yağmuru yılanın gözüne düştüğünde ise yılanı kör edermiş. Ramazan ayı da bütün inananlar için Rahmetiyle geldi, bereketiyle geldi ama şeytan bu ay da bağlı ise de ona hizmet etme yarışında olanların gözlerini kör etti.Bütün bu hengamede, ölçüsünü koruyarak, insanımıza, gençliğimize en güzel örnek olan, istikametinde zerre miktarda değişme olmayan, kınayanların kınamasından korkmadan bizleri Allah ve Resulüne yönlendiren, kültürüne, kimliğine ve bütün değerlerine sahip çıkan ve hayatını buna adamış olan Muhterem Prof. Dr. Haydar BAŞ Bey'den Allah(c.c.) razı olsun. Ortaya koyduğu ölçüyle birlikte bizler bahar yağmurundan rahmet, bereket alıyoruz. Allah (c.c.) gözü kör olanlara da göz açıklığı nasip etsin.