Açıkçası, Reina'nın kısa bir süre olsa da kapalı kalmasına gizli gizli sevinenlerden biri bendim. Hatta Ortaköy'deki bu eğlence köyünün harabeler içinde kalması, kentimiz içinde o şekliyle yer alması da diğer hoş unsurdu. Reina o haliyle bir utanç anıtı olarak kalmalıydı: Türk yeni zengin sınıfını tarif edecek daha iyi bir simge bulunamazdı. O müthiş kalitesizliğin ama bir o kadar da abartılı duruşun başımıza ne açacağını görüp görüp ibret almamız için.Sonra ne oldu ama: Reina sessiz sedasız açılıverdi. 17 Mayıs'ta. Yıkılan yerleri onarmaya bile gerek duymadan, kocaman siyah bir perde çekerek tekrar 'hayata' döndürdüler Reina'yı. Ve işte yine o kocaman arabalarıyla akın ediyor yeni zenginler Reina'ya. Yine Ortaköy'de trafiğin tıkanmasına katkıda bulunuyor.Kimsenin nasıl eğlendiğine de o kadar takılmış değilim aslında. Gerçi Reina müşterileri bir başka şehirde yaşıyorlar olsa İstanbul açısından çok daha iyi olacak, orası kesin. Ama ortada vahim bir durum var: Reina sıradan bir eğlence yeri değil. Oranın utanç anıtı olarak ebediyen kalması gerekiyordu, çünkü yeni zengin kültürünün insan öldürmeye kadar varabileceğini belki o sayede hep hatırlayabilirdik.Reina, daha fazla yeni zengin gelsin, daha fazla sonradan görme tepinsin diye kabul edilebilir sınırlardaki yerini genişletmiş, devasa bir 'tesis' haline gelmişti. Sonrası malumunuz: Duvar çöktü.Ve duvar maalesef 'fakirlerin' üzerine çöktüğü için de Reina sessiz sedasız yoluna devam edebildi. Biraz yıkıldı, biraz rötuşlandı ama perdeyi çekti ve faaliyete geçti. Merak etmemek elde değil: Reina'nın duvarı bir bahçıvanın ve çocuğunun üzerine değil de, Türkiye'nin önde gelen ailelerinden birinin çocuklarının üzerine çökseydi, soyadı olan birileri Reina yüzünden uykuda hayata veda etmek zorunda kalsalardı - o siyah perde bu kadar kolay çekilir miydi? Bu kadar kolay peşi bırakılır mıydı?Oray Eğin / Akşam
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
































































































