Bundan 15 yıl kadar önce bu türden başlıklar attığımızda, nelere maruz kaldığımızı sanırım anlatmaya gerek yoktur.
Komplocu olarak suçlanır ve hedef haline getirilirdik.
Oysa keşke o gün söylenenlere ve yapılan çok önemli açıklamalara kulak verilmiş olsaydı, bugün yaşadıklarımızın hiç birisini yaşamayacaktık.
Asla unutulmamalıdır ki, Türkiye bir kurtuluş savaşı verdi ve kazandı.
Aziz Atatürk yoktan bir ülke kurdu ve adına, tam bağımsız Türkiye dendi.
1938 yılına kadar eşsiz önderimizin her alanda uygulamaya koyduğu devrimler ve milli politikalarla, Türkiye huzur ülkesi olmayı başarmıştı.
Ne olduysa 1938'den sonra oldu.
Atatürk'ün gerek dış ve içe dönük politikalarından, tümüyle vazgeçilmiştir.
Türkiye bu tarihten sonra rotasını Atlantik istikametine çevirmiş ve kapitalist sistemin merkezine kalıcı olarak demir atılmıştı.
Artık iktidarları halk değil, demokrasi masallarıyla küresel kapitalciler belirlemeye başlamıştı.
Tam bağımsız Türkiye diyenlere, kesin kes iktidar yolu kapanmıştı.
Türkiye adeta ABD'nin, 51.Eyaleti gibi muamele görüyordu.
Bütün politikalar ve askeri stratejiler, NATO ve ABD güdümlü olmak zorundaydı.
İktidara gelmenin tek bir şartı vardı.
ABD ve İsrail ile uyumlu çalışmak.
Kim buna karşı çıkar veya Atatürk Cumhuriyetine sadakatten bahsederse, küreselcilerin kontrolünde olan medyada tek bir kare bile yer alamıyordu.
İşte 2025'e tam olarak bu yaşanmışlıklarla geldik ve şimdi 2026 yılına giriyoruz.
Peki, şimdi durum ne?
ABD ve İsrail'in çıkarlarını ve son tahlilde BOP'un hayata geçirilmesi için yol yürümeyi şiar edinen siyasetçilerin geldiği nokta nedir?
Biz bugün Türkiye'de tam olarak neye hakimiz?
Vurulan gemiler, Ankara'nın en kritik noktasına kadar gelen İHA'lar, düşürülen askeri kargo uçağımız ve son olarak yine başkentte düşen Libya Jeti olayı.
Neden sürekli hedef biziz?
İşte bu derin okumaları yapabilecek milli siyasetçiler sürekli olarak Meclis dışında bırakıldığı için, Türkiye zorunlu ve kaçınılmaz olarak bu zifiri karanlık tabloyu yaşamaktadır.
Toplum olarak bugüne kadar yapmış olduğumuz tercihleri sorgulamaya mecburuz.
Açlık sınırının altında bir asgari ücret ve onunda yarısı kadar bir emekli maaşı.
İktidarımızın ne yapsa bir türlü düzeltemediği ekonomi ve artarak devam eden enflasyon karşısında köşeye sıkıştığı aşikar bir gerçektir.
Suriye konusunda tam bir çıkmaza girilmiştir.
En iyi ilişkiler içinde olduğumuz Libya ve Libya'nın Genel Kurmay Başkanını taşıyan uçak, Ankara'nın göbeğinde, İsrail tarafından suikast sonucu düşürülmüştür.
Nasıl mı bu kadar eminim.
Aynı gün Libya tezkeresi uzatılıyor.
Libya Genel Kurmayı ile Türk yetkililer arasında, son derece kritik ve stratejik anlaşmalara imza atılıyor.
Bu anlaşmalar kapsamında, İsrail'in Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimi askerlerinden oluşan, 2500 kişilik acil müdahale birliği kuruluyor. Buna karşı, Libya –Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti askerlerinden oluşacak, karşı bir birlik oluşturulması kararlaştırılıyor.
Yetmedi, Alçak Netanyahu uçak düşürülmeden 4 gün önce yaptığı açıklamada, "İmparatorluk hayali kuranlara asla müsaade etmeyeceğiz" şeklinde ve direk Türkiye'yi hedef alan beyanatta bulunmuştu.
Ayrıca, Türkiye'nin Suriye'de Şam yönetimine askeri teçhizat desteğinde bulunması ve arkasında durmasına karşılıkta bir mesaj verilmiş oluyordu.
Peki, bütün bunlar olurken eş zamanlı olarak ABD'nin askeri kargo uçakları, Suriye'de nereye silah yığıyordu.
Rudaw'ın haberine göre; ABD Suriye'nin Kuzeyinde bulunan SDG askeri üslerine yönelik sevkiyatlarını artırıyor. Son 24 saat içinde bölgeye hava savunma sistemleri, füze platformları ve ağır silah taşıyan 4 kargo uçağı iniş yaptı.
Yerel kaynaklar ve gözlemci kuruluşlar, uluslararası koalisyon güçleri tarafından bölgedeki stratejik üslere yoğun bir askeri sevkiyat yapıldığını bildirdi.
Hava savunma sistemleri ve füze platformları sevk edildi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından paylaşılan bilgilere göre, son 24 saat içerisinde ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerine ait 4 nakliye uçağı bölgedeki üslere iniş yaptı.
ABD ordusuna ait iki kargo uçağının bu üsse hava savunma sistemleri ve füze platformları taşıdığı kaydedildi.
Kargo uçaklarının inişi sırasında bölgede yoğun güvenlik önlemleri alındığı görüldü.
Ayrıca uçaklardan birinin yükünü boşalttıktan sonra Harab el-Cir'den havalanarak Haseke'nin kuzeybatısındaki Kasrek Üssü'ne yöneldiği belirtildi.
Tahkimatın amacı savunma kapasitesini artırmak.
Son sevkiyatlarla birlikte 24 saat içinde bölgeye ulaşan nakliye uçağı sayısı dörde yükseldi. Uçakların ağır silahlar, mühimmat ve teknik lojistik malzeme taşıdığı ifade ediliyor.
Peki, soru şu:
Biz Türkiye olarak ABD'nin sınır komşu ülke topraklarına bırakın böylesine delice bir sevkiyatı, oyuncak tabanca bile sokabilir miyiz?
Sokamayız çünkü, ABD güçlü ve bağımsız bir ülke.
Neden ABD'nin binlerce tır silahını burnumuzun dibine yığarken seyrettik?
Neredeydi allı şanlı SİHA'larımız?
Nerede Türkiye ve Suriye'nin toprak bütünlüğü ve güvenliği?
Niçin bu kadar korkuyorsunuz ABD ve İsrail'den?
Ben daha öncede yazdım ve halen daha aynı kanaatteyim.
İsrail ABD koalisyonunun hedefinde, Türkiye vardır.
Ankara vardır.
Savunma Sanayimizin imhası vardır.
Türkiye'ye her alanda, diz çöktürmek vardır.
Suriye, Irak, İran ve Türkiye'den koparılacak parça ile kurmayı planladıkları, kukla Kürdistan vardır.
Kürdistan bir aparat ve kukla olarak kullanılacaktır.
Bütün bu alanlara hakim olmaya karar vermiş olan, İsrail gerçeği vardır.
İşin en acı tarafını aktararak noktalıyorum.
Bu saydıklarımda en büyük vebal sahibi kimdir biliyor musunuz?
Yanlışta inat ve ısrar eden ve şimdide sürünen vatandaştır!
O bakımdan asla yanlışa düşmemesi ve daima teyakkuz halinde olması gereken kurum, Türk Silahlı Kuvvetleridir.
Allah aziz Türk ordumuzu, her daim muzaffer kılsın.
Komplocu olarak suçlanır ve hedef haline getirilirdik.
Oysa keşke o gün söylenenlere ve yapılan çok önemli açıklamalara kulak verilmiş olsaydı, bugün yaşadıklarımızın hiç birisini yaşamayacaktık.
Asla unutulmamalıdır ki, Türkiye bir kurtuluş savaşı verdi ve kazandı.
Aziz Atatürk yoktan bir ülke kurdu ve adına, tam bağımsız Türkiye dendi.
1938 yılına kadar eşsiz önderimizin her alanda uygulamaya koyduğu devrimler ve milli politikalarla, Türkiye huzur ülkesi olmayı başarmıştı.
Ne olduysa 1938'den sonra oldu.
Atatürk'ün gerek dış ve içe dönük politikalarından, tümüyle vazgeçilmiştir.
Türkiye bu tarihten sonra rotasını Atlantik istikametine çevirmiş ve kapitalist sistemin merkezine kalıcı olarak demir atılmıştı.
Artık iktidarları halk değil, demokrasi masallarıyla küresel kapitalciler belirlemeye başlamıştı.
Tam bağımsız Türkiye diyenlere, kesin kes iktidar yolu kapanmıştı.
Türkiye adeta ABD'nin, 51.Eyaleti gibi muamele görüyordu.
Bütün politikalar ve askeri stratejiler, NATO ve ABD güdümlü olmak zorundaydı.
İktidara gelmenin tek bir şartı vardı.
ABD ve İsrail ile uyumlu çalışmak.
Kim buna karşı çıkar veya Atatürk Cumhuriyetine sadakatten bahsederse, küreselcilerin kontrolünde olan medyada tek bir kare bile yer alamıyordu.
İşte 2025'e tam olarak bu yaşanmışlıklarla geldik ve şimdi 2026 yılına giriyoruz.
Peki, şimdi durum ne?
ABD ve İsrail'in çıkarlarını ve son tahlilde BOP'un hayata geçirilmesi için yol yürümeyi şiar edinen siyasetçilerin geldiği nokta nedir?
Biz bugün Türkiye'de tam olarak neye hakimiz?
Vurulan gemiler, Ankara'nın en kritik noktasına kadar gelen İHA'lar, düşürülen askeri kargo uçağımız ve son olarak yine başkentte düşen Libya Jeti olayı.
Neden sürekli hedef biziz?
İşte bu derin okumaları yapabilecek milli siyasetçiler sürekli olarak Meclis dışında bırakıldığı için, Türkiye zorunlu ve kaçınılmaz olarak bu zifiri karanlık tabloyu yaşamaktadır.
Toplum olarak bugüne kadar yapmış olduğumuz tercihleri sorgulamaya mecburuz.
Açlık sınırının altında bir asgari ücret ve onunda yarısı kadar bir emekli maaşı.
İktidarımızın ne yapsa bir türlü düzeltemediği ekonomi ve artarak devam eden enflasyon karşısında köşeye sıkıştığı aşikar bir gerçektir.
Suriye konusunda tam bir çıkmaza girilmiştir.
En iyi ilişkiler içinde olduğumuz Libya ve Libya'nın Genel Kurmay Başkanını taşıyan uçak, Ankara'nın göbeğinde, İsrail tarafından suikast sonucu düşürülmüştür.
Nasıl mı bu kadar eminim.
Aynı gün Libya tezkeresi uzatılıyor.
Libya Genel Kurmayı ile Türk yetkililer arasında, son derece kritik ve stratejik anlaşmalara imza atılıyor.
Bu anlaşmalar kapsamında, İsrail'in Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesimi askerlerinden oluşan, 2500 kişilik acil müdahale birliği kuruluyor. Buna karşı, Libya –Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti askerlerinden oluşacak, karşı bir birlik oluşturulması kararlaştırılıyor.
Yetmedi, Alçak Netanyahu uçak düşürülmeden 4 gün önce yaptığı açıklamada, "İmparatorluk hayali kuranlara asla müsaade etmeyeceğiz" şeklinde ve direk Türkiye'yi hedef alan beyanatta bulunmuştu.
Ayrıca, Türkiye'nin Suriye'de Şam yönetimine askeri teçhizat desteğinde bulunması ve arkasında durmasına karşılıkta bir mesaj verilmiş oluyordu.
Peki, bütün bunlar olurken eş zamanlı olarak ABD'nin askeri kargo uçakları, Suriye'de nereye silah yığıyordu.
Rudaw'ın haberine göre; ABD Suriye'nin Kuzeyinde bulunan SDG askeri üslerine yönelik sevkiyatlarını artırıyor. Son 24 saat içinde bölgeye hava savunma sistemleri, füze platformları ve ağır silah taşıyan 4 kargo uçağı iniş yaptı.
Yerel kaynaklar ve gözlemci kuruluşlar, uluslararası koalisyon güçleri tarafından bölgedeki stratejik üslere yoğun bir askeri sevkiyat yapıldığını bildirdi.
Hava savunma sistemleri ve füze platformları sevk edildi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi tarafından paylaşılan bilgilere göre, son 24 saat içerisinde ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerine ait 4 nakliye uçağı bölgedeki üslere iniş yaptı.
ABD ordusuna ait iki kargo uçağının bu üsse hava savunma sistemleri ve füze platformları taşıdığı kaydedildi.
Kargo uçaklarının inişi sırasında bölgede yoğun güvenlik önlemleri alındığı görüldü.
Ayrıca uçaklardan birinin yükünü boşalttıktan sonra Harab el-Cir'den havalanarak Haseke'nin kuzeybatısındaki Kasrek Üssü'ne yöneldiği belirtildi.
Tahkimatın amacı savunma kapasitesini artırmak.
Son sevkiyatlarla birlikte 24 saat içinde bölgeye ulaşan nakliye uçağı sayısı dörde yükseldi. Uçakların ağır silahlar, mühimmat ve teknik lojistik malzeme taşıdığı ifade ediliyor.
Peki, soru şu:
Biz Türkiye olarak ABD'nin sınır komşu ülke topraklarına bırakın böylesine delice bir sevkiyatı, oyuncak tabanca bile sokabilir miyiz?
Sokamayız çünkü, ABD güçlü ve bağımsız bir ülke.
Neden ABD'nin binlerce tır silahını burnumuzun dibine yığarken seyrettik?
Neredeydi allı şanlı SİHA'larımız?
Nerede Türkiye ve Suriye'nin toprak bütünlüğü ve güvenliği?
Niçin bu kadar korkuyorsunuz ABD ve İsrail'den?
Ben daha öncede yazdım ve halen daha aynı kanaatteyim.
İsrail ABD koalisyonunun hedefinde, Türkiye vardır.
Ankara vardır.
Savunma Sanayimizin imhası vardır.
Türkiye'ye her alanda, diz çöktürmek vardır.
Suriye, Irak, İran ve Türkiye'den koparılacak parça ile kurmayı planladıkları, kukla Kürdistan vardır.
Kürdistan bir aparat ve kukla olarak kullanılacaktır.
Bütün bu alanlara hakim olmaya karar vermiş olan, İsrail gerçeği vardır.
İşin en acı tarafını aktararak noktalıyorum.
Bu saydıklarımda en büyük vebal sahibi kimdir biliyor musunuz?
Yanlışta inat ve ısrar eden ve şimdide sürünen vatandaştır!
O bakımdan asla yanlışa düşmemesi ve daima teyakkuz halinde olması gereken kurum, Türk Silahlı Kuvvetleridir.
Allah aziz Türk ordumuzu, her daim muzaffer kılsın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- Türk ordusu teyakkuzda olmalı / 26.12.2025
- Öcalan: “Bahçeli’yi bu çizgiye ben getirdim” / 23.12.2025
- Bozkurtçu CHP’den Atlantikçi CHP’ye / 18.12.2025
- Emperyalizmin dayattığı yalan: “Hilafet makamı Meclis’te mündemiçtir” / 17.12.2025
- Atatürk’ün büyüklüğünü kabul edin / 16.12.2025
- Bu gidişe kim dur diyecek? / 15.12.2025
- Karar verildi: Ulus devlet yapımız tasfiye ediliyor! / 12.12.2025
- “Siz Papa’ya, biz ATA’ya” / 10.12.2025
- CIA ajanı Barak, Atatürk’ü hedef aldı! / 08.12.2025
- Asgari ücretle 33 çeyrek altın alıyorduk / 06.12.2025
- Öcalan: “Bahçeli’yi bu çizgiye ben getirdim” / 23.12.2025
- Bozkurtçu CHP’den Atlantikçi CHP’ye / 18.12.2025
- Emperyalizmin dayattığı yalan: “Hilafet makamı Meclis’te mündemiçtir” / 17.12.2025
- Atatürk’ün büyüklüğünü kabul edin / 16.12.2025
- Bu gidişe kim dur diyecek? / 15.12.2025
- Karar verildi: Ulus devlet yapımız tasfiye ediliyor! / 12.12.2025
- “Siz Papa’ya, biz ATA’ya” / 10.12.2025
- CIA ajanı Barak, Atatürk’ü hedef aldı! / 08.12.2025
- Asgari ücretle 33 çeyrek altın alıyorduk / 06.12.2025





























































































