Resûl’ün hırkası

Âlemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı canımız, cananımız Muhammed Mustafa Efendimizin mübarek hırkaları başka bir deyişle abaları eşsiz hayatlarında silinmez izler bırakmıştır.

Tertemiz sülblerden gelen, tertemiz ve yüce insan habibine Rabbimiz her türlü hitap ve taltifte bulunmuş O'nu her zaman yüceltmiş ve kutlulamıştır. 

"Zatıma mir'at edindim zatını / Bile yazdım adın ile adımı..."

O kutlu ve yüce insana habibim, sevgilim, Muhammedim demiştir. "Allah ve Muhammed aşkı" âlemde başka bir misli olmayan bir âşık ve maşuk birlikteliğidir... 

Yaşı 35'tir Muhammedü'l-emîn'in... O bölgenin en güvenilir, en doğru, en güzel ve tertemiz insanıdır... Kâbe tamir edilmiş, Hacerül Esved taşı yerine konacaktır. Kabileler taşı yerine koyma kavgasındalar... Kavga büyümeden çözüm bir anda gelir akıllarına: "Şehrin en güvenilir insanına başvurmak..." 

Hz. Resûl mübarek hırkalarını yere serer Hacerül Esved taşı üzerine koyulur, kabile reisleri hırka uçlarından tutup kaldırırlar ve âlemlerin efendisi taşı mübarek elleriyle yerine yerleştirir. O'nun hırkası birlik ve beraberliğin anayasası olmuştur, uzlaşı hırkasıdır o mübarek hırka...

Muhammedü'l-emîn Peygamber sürekli Hira Nur dağında Rabbi ile baş başadır. Bir an gelir Cebrail Aleyhisselam sıkıca sarar Allah sevgilisini ve "oku" der. Allah Sevgilisi "ben okuma bilmem" der ve soluğu Hz. Hatice validemizin yanında alır, "sarın, örtün beni" der. Az evvel Cebrail'in sarıldığı o yüce insana bu sefer Hz. Hatice anamızın hırkası sarılır. Ayetler gelmeye başlar "ey örtüsüne bürünen kalk, elbiseni temiz tut" şeklinde... O hırka tertemizliğin hırkasıdır...

Allah'ın yetimi çocuk yaşta Hz. Ebu Talip ve mübarek eşleri Fatıma binti Esed anamızın evindedir. Anamız Fatma binti Esed çocuklarına göstermediği ilgi, alaka ve sevgiyi Allah'ın yetimine gösterecektir. Fatıma binti Esed annemiz rahmetli olduğunda onu toprağa Hz. Ali Efendimizle birlikte Allah Resûlü koyacaklardır. 

Allah'ın sevgilisi üzerindeki hırkayı çıkarıp Fatıma binti Esed annemizin kefeninin üzerine saracak ve Allah'a şöyle niyazda bulunacaktır: "Bu gelen benim anamdır, Ya Rabbi 124 bin Peygamber hakkı için senden istiyorum. Anama en güzel şekilde, ben geliyormuşum gibi muamele yapılmasını istiyorum Yarabbi. "

Efendimiz, Necran Hıristiyanları ile yapacağı görüşmeden önce Hz. Fatma'nın evine gelir. Dizine torunları Hasan ve Hüseyin'i iki yanına da Hz. Ali ve Hz. Fatma'yı alıp, üzerlerine de hırkasını aldıktan sonra "Ya Rabbi, bunlar benim evlatlarımdır, onları tertemiz kıl" diye dua eder. Ve tathir ayeti nazil olur. (Kuşkusuz Allah, yalnızca siz Ehl-i Beyt'ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister). İşte bunlara "Âli Aba" denir. Beş kişi olduğunu belirtmek için de Arapçası ile "Hamse-i Alî Aba", Farsçası ile "Pençe-i Alî Aba" denir. 

Allah Resûlü'nün bir diğer hırkası da Yemen'e gidecektir. Yemen illerinden Veysel Karani hazretleri gelir ve Allah Resulü'nü evinde bulamaz ve Yemen'e geri döner. Daha sonra Peygamber Efendimiz mübarek hırkalarını Hz. Ali efendimiz riyasetinde Yemen'e Veysel Karani Hazretlerine gönderirir. Ve Hırka İmam Ali Efendimiz eliyle Veysel Karani'ye giydirilir. Sıffîn savaşında elinde asası ve üzerinde Resûl'ün hırkasıyla ilk şehit olan kişi Veysel Karani Hazretleridir. İmam Ali Efendimizin eliyle toprağa verilecektir.

Haydarî bir elin sırtımıza bir hırka bırakması temennisiyle... Yarabbi bizleri Ehl-i Beyt'in gibi tertemiz kıldıklarından eyle...