Selam ile..
En Müslüman geçinenlerce bayramların tatil sayıldığı ve tatil gibi geçirildiği günümüzün, tatil beldelerini süsleyenlerine atfen bir sohbet yapmak istedim!
Yıllardır, ehîl birisinin çıkarak san'at adına bütün san'atçılardan özür dilemesini bekledim!
Çıkmayınca sohbetlerimde yıllardır yapageldiğim itirazımı, bakar-görmezlerin gözlerine, işitir-duymazların kulaklarına kazılsın diye yazıya dökmeye karar verdim!
Hey! San'atçı adından geçinenler!
Hey! Güzel sesliler! Hey! Güzel enstrüman çalanlar!
Hey! Güzel göbek atanlar! Hey güzel rol yapanlar!
Ve Heeey! Bunlara san'atçı diyen nadanlar!
Bilmeyenlere söylemeliyim ki, sesi güzellere, "hânende" denir!
Güzel enstrüman çalanlara, "sâzende" denir!
Hânende ve sâzendelerin, san'at ürünü bestelere yorum katkılarını inkâr etmem ama yorum katkılarından dolayı onlara san'atçı denilmesini de kabul edemem!
Güzel göbek atana "dansöz", erkek dansçıya "dansör"; güzel rol yapana avrupai söylemle "aktör/aktrist", Türkçede ise yazı dilinde de, konuşma dilinde de, hatta argoda da "artist" denir hey!
San'atçı, üretene denir!
Heykeltıraş, san'atçıdır, san'atının ürünü heykeldir!
Şâir, san'atçıdır; ürettiğine şiir denir ve gerçek şâirler, şiiri ayak sesinden tanır!
Bestekâr san'atçıdır; ürettiğinin adına beste, sözüne güfte denir ve hangi hânende güzel icra ederse en fazla alkışı o alır!
Ressam, san'atçıdır; ürettiğine tablo denir ve onun fotoğrafını çekene de fotoğrafçı!
Fotoğrafçı da san'atçıdır heeey! Göremeyenlerin gördüklerini kamerasıyla görür ve kalıcılaştırır!
Dansözden san'atçı olmaz!
Hânendeden, sâzendeden san'atçı olmaz!
Yüz yıldır, bütün kavramlarımızın içi boşaltılarak kültürsüzlük çukuruna yuvarlandık!
Aziz Nesin'in; "Teknolojiye katkımız, gâvurun yaptığı arabaya maşallah takmaktan öteye geçemedi!" şeklindeki müthiş tespiti canınızı acıtmıyor mu?
En az 250-300 yıldır teknolojiye sıfır katkımızı atlayıp; hânenedelere, sâzandelere, dansözlere, artistlere san'atçı diyerek kendimizi kandırttırıyorlar, farkında değil misiniz?
Hani Ziya Gökalp, Malta Mektupları'nda; "Fertler olduğu gibi, milletler de sarhoş olur ve sarhoş masasında neler konuşulmaz ki?" diye sorgulamıştı ya!...
Millet sarhoş olduğu için iyi göbek atana, damardan söyleyen sesi güzele, her hangi bir enstrümanı güzel çalana şarhoşça sanatçı dedirttiniz, Allah sorsun!
Mahzûni Şerif Rahmetlinin sesi güzel miydi? Sazı çok mu güzel çalardı?
2002'de dünyasını değişeli beri niye biri çıkıp da;
"Dünya yoktur Mahzuni'nin gözünde
Kişinin belası dilde sözünde
Herkesin Yezidi kendi özünde
O Şah-ı Merdan'ı sen sende ara.." Diyemedi?
Rahmetli Neşet Ertaş'ın sesi de çok güzeldi, sazı da müthiş güzel çalardı. Bunun yanında ozandı, sanatçıydı, üretirdi, ürettiğini sesine güvenen bütün hânendeler söylerdi, söyler..
Bozkırın Tezenesi, dünyasını değiştikten sonra, niye bir baba-yiğit çıkıp da;
"Garibim can yıkıp gönül kırmadım
Senden ayrı ben bir mekan kurmadım
Daha bir gönüle ikrar vermedim
Bâtınım sen oldun zâhirim sensin
Evvelim sen oldun âhirim sensin.." Diyemedi?
Bize, öğrenciliğimizde Edebiyatı yani İlm-i Edeb'i öğretenler; "Sanat, sanat için mi, yoksa toplum için mi yapılır?" Diye yüzlerce yıl süren edebî münazaraları da anlatır, öğretirlerdi!
Kimin, kaç oktav bağırdığı İlm-i Edeb alanına girmezdi!
Sanatı sanat için veya toplum için yapıp ölümsüzleşen Sanat Devleri, tanıtılırdı!
Dîvanlar, mukayese ettirilirdi!
Şiirler yarıştırılırdı şâirlerinden yüzlerce yıl sonra!
Nâzım Hikmet, devrimci komunist; bilmem kim Üstâd ama her başı sıkışanın şiirlerinin daldasına sığındığı Ârif Nihat Asya'nın esamisi okunmaz!
Heeeey!
Ârif Nihat Asya; sanatçıydı, şairdi, Nazım da! Veysel Şatıroğlu da, Mehmet Hicrâni de, Mahzuni Şerif de, Neşet Ertaş da sanatçılardı ve bıraktıkları eserleridir.
Siz onları; nadanca, nobranca, bilgisizce yok saydığınızı zannederek kendiniz yok oluyorsunuz a okumuş câhiller!
A bu kadar cehâleti tahsîl ile edinenler!
Sesi güzel hânendeye, güzel icra eden sâzendeye, güzel göbek atan dansöze, güzel rol yapan aktöre sanatçı diyen san'at katilleri; bütün sanatçıların ruhları kâbusunuz olur biliyor musunuz?
Bilseniz bu herzeyi yemezsiniz zaten!
Ben; duyanlar, duymayanlara da söylesinler ricam ile San'at ve San'atçı hakkını savunmak üzere kalemimi kınından çıkardım!
Sivriltebildiğim kadar sivrilttim ucunu ki;
Dansöz veya dansöre sanatçı diye bakanın gözüne sokacağım!
Sesi güzel hânendeye, güzel icra eden sâzendeye sanatçı diyenin, kulağına sokacağım!
"Ay, altın ağaçlardan yere damlıyordu. Açtım avucumu altına tuttum." Diye hafızalara yazan ile; "Gel, sokağıma gel/ Yatağıma gel/ Ama onursuz olmasın aşk!" diye kıvırarak bağıranı aynı zanneden kafaların idrâkine sokacağım!
Demedi demeyin!
Anlatabildim mi? İşittiğinizi biliyorum da, duydunuz mu?
"San'atçıya iki göz yetmez." (La Martine) Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
En Müslüman geçinenlerce bayramların tatil sayıldığı ve tatil gibi geçirildiği günümüzün, tatil beldelerini süsleyenlerine atfen bir sohbet yapmak istedim!
Yıllardır, ehîl birisinin çıkarak san'at adına bütün san'atçılardan özür dilemesini bekledim!
Çıkmayınca sohbetlerimde yıllardır yapageldiğim itirazımı, bakar-görmezlerin gözlerine, işitir-duymazların kulaklarına kazılsın diye yazıya dökmeye karar verdim!
Hey! San'atçı adından geçinenler!
Hey! Güzel sesliler! Hey! Güzel enstrüman çalanlar!
Hey! Güzel göbek atanlar! Hey güzel rol yapanlar!
Ve Heeey! Bunlara san'atçı diyen nadanlar!
Bilmeyenlere söylemeliyim ki, sesi güzellere, "hânende" denir!
Güzel enstrüman çalanlara, "sâzende" denir!
Hânende ve sâzendelerin, san'at ürünü bestelere yorum katkılarını inkâr etmem ama yorum katkılarından dolayı onlara san'atçı denilmesini de kabul edemem!
Güzel göbek atana "dansöz", erkek dansçıya "dansör"; güzel rol yapana avrupai söylemle "aktör/aktrist", Türkçede ise yazı dilinde de, konuşma dilinde de, hatta argoda da "artist" denir hey!
San'atçı, üretene denir!
Heykeltıraş, san'atçıdır, san'atının ürünü heykeldir!
Şâir, san'atçıdır; ürettiğine şiir denir ve gerçek şâirler, şiiri ayak sesinden tanır!
Bestekâr san'atçıdır; ürettiğinin adına beste, sözüne güfte denir ve hangi hânende güzel icra ederse en fazla alkışı o alır!
Ressam, san'atçıdır; ürettiğine tablo denir ve onun fotoğrafını çekene de fotoğrafçı!
Fotoğrafçı da san'atçıdır heeey! Göremeyenlerin gördüklerini kamerasıyla görür ve kalıcılaştırır!
Dansözden san'atçı olmaz!
Hânendeden, sâzendeden san'atçı olmaz!
Yüz yıldır, bütün kavramlarımızın içi boşaltılarak kültürsüzlük çukuruna yuvarlandık!
Aziz Nesin'in; "Teknolojiye katkımız, gâvurun yaptığı arabaya maşallah takmaktan öteye geçemedi!" şeklindeki müthiş tespiti canınızı acıtmıyor mu?
En az 250-300 yıldır teknolojiye sıfır katkımızı atlayıp; hânenedelere, sâzandelere, dansözlere, artistlere san'atçı diyerek kendimizi kandırttırıyorlar, farkında değil misiniz?
Hani Ziya Gökalp, Malta Mektupları'nda; "Fertler olduğu gibi, milletler de sarhoş olur ve sarhoş masasında neler konuşulmaz ki?" diye sorgulamıştı ya!...
Millet sarhoş olduğu için iyi göbek atana, damardan söyleyen sesi güzele, her hangi bir enstrümanı güzel çalana şarhoşça sanatçı dedirttiniz, Allah sorsun!
Mahzûni Şerif Rahmetlinin sesi güzel miydi? Sazı çok mu güzel çalardı?
2002'de dünyasını değişeli beri niye biri çıkıp da;
"Dünya yoktur Mahzuni'nin gözünde
Kişinin belası dilde sözünde
Herkesin Yezidi kendi özünde
O Şah-ı Merdan'ı sen sende ara.." Diyemedi?
Rahmetli Neşet Ertaş'ın sesi de çok güzeldi, sazı da müthiş güzel çalardı. Bunun yanında ozandı, sanatçıydı, üretirdi, ürettiğini sesine güvenen bütün hânendeler söylerdi, söyler..
Bozkırın Tezenesi, dünyasını değiştikten sonra, niye bir baba-yiğit çıkıp da;
"Garibim can yıkıp gönül kırmadım
Senden ayrı ben bir mekan kurmadım
Daha bir gönüle ikrar vermedim
Bâtınım sen oldun zâhirim sensin
Evvelim sen oldun âhirim sensin.." Diyemedi?
Bize, öğrenciliğimizde Edebiyatı yani İlm-i Edeb'i öğretenler; "Sanat, sanat için mi, yoksa toplum için mi yapılır?" Diye yüzlerce yıl süren edebî münazaraları da anlatır, öğretirlerdi!
Kimin, kaç oktav bağırdığı İlm-i Edeb alanına girmezdi!
Sanatı sanat için veya toplum için yapıp ölümsüzleşen Sanat Devleri, tanıtılırdı!
Dîvanlar, mukayese ettirilirdi!
Şiirler yarıştırılırdı şâirlerinden yüzlerce yıl sonra!
Nâzım Hikmet, devrimci komunist; bilmem kim Üstâd ama her başı sıkışanın şiirlerinin daldasına sığındığı Ârif Nihat Asya'nın esamisi okunmaz!
Heeeey!
Ârif Nihat Asya; sanatçıydı, şairdi, Nazım da! Veysel Şatıroğlu da, Mehmet Hicrâni de, Mahzuni Şerif de, Neşet Ertaş da sanatçılardı ve bıraktıkları eserleridir.
Siz onları; nadanca, nobranca, bilgisizce yok saydığınızı zannederek kendiniz yok oluyorsunuz a okumuş câhiller!
A bu kadar cehâleti tahsîl ile edinenler!
Sesi güzel hânendeye, güzel icra eden sâzendeye, güzel göbek atan dansöze, güzel rol yapan aktöre sanatçı diyen san'at katilleri; bütün sanatçıların ruhları kâbusunuz olur biliyor musunuz?
Bilseniz bu herzeyi yemezsiniz zaten!
Ben; duyanlar, duymayanlara da söylesinler ricam ile San'at ve San'atçı hakkını savunmak üzere kalemimi kınından çıkardım!
Sivriltebildiğim kadar sivrilttim ucunu ki;
Dansöz veya dansöre sanatçı diye bakanın gözüne sokacağım!
Sesi güzel hânendeye, güzel icra eden sâzendeye sanatçı diyenin, kulağına sokacağım!
"Ay, altın ağaçlardan yere damlıyordu. Açtım avucumu altına tuttum." Diye hafızalara yazan ile; "Gel, sokağıma gel/ Yatağıma gel/ Ama onursuz olmasın aşk!" diye kıvırarak bağıranı aynı zanneden kafaların idrâkine sokacağım!
Demedi demeyin!
Anlatabildim mi? İşittiğinizi biliyorum da, duydunuz mu?
"San'atçıya iki göz yetmez." (La Martine) Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017