Yazı yazdığınız gazetenin kurucusu hamisi Hocaefendinin yaprağın hışırtısından, kuşların kanat çırpıntısından etkilenip ağlayacak kadar yufka yürekli bir mizaçta olduğunu unutarak çok sert, çok incitici yazılar yazıyorsunuz! Hem gazetenin hamisinin, hem de ona bağlı olarak okurların yufka yürekliliğini dikkate olarak üslubunuzu yumuşatmanızı öneriyoruz. Gazete yönetimi ve hocaefendi, sizlere bu inceliği hatırlatmayacak kadar rikkat sahibi olabilirler! Bu durumda hatırlatmak bize düşüyor.Tepeden tırnağa muhabbet fedaisi kesilmiş, muhabbetten husumete hiç vakit bulamayan bir zatın gazetesinde otuzbin kişinin katline sebep olmuş bebek katilini savunan yazılar yazılır mı?Ölümlerine ferman çıkarılan onbinler ve sadece yakın akrabalarını hesap edersek milyonlara ulaşan yüreği yaralı aileler, onların hakkı, hukuku, mağduriyeti sizi hiç ilgilendirmiyor da, bütün bu cinayetlere sebep olan bu terörist başından yana bu tavrınızı yufka yürekli bir zatın himayesindeki gazetenin sayfalarına, sütunlarına taşıyorsunuz.Şu satırlar, muhabbet fedaisi bir kadronun himaye ettiği bir gazeteye yakışıyor mu:"... AİHM kararı, Türkiye'nin önünde birçok teknik seçenek çıkaran bir yaklaşımı tercih ederek, gerçekte Türkiye'yi kollamıştır. Eğer isteseydi, yargılamanın tekrarını özellikle vurgulayan bir ifade kullana bilirdi. AİHM'nin böyle bir dil kullanması ise şaşırtıcı olmazdı; çünkü Öcalan davası açıkça adil yargıyı ihlal eden yönlere sahipti. Askeri yargıcın varlığından iddianamenin sanık avukatlarına geç verilmesine; savunma suresinin geç tutulmasından sanığın avukatları ile görüşmesinin engellenmesine birçok husus bu davanın adil yargı kriterlerinin dışında olduğunu göstermekte. Diğer bir değişle Öcalan davası, uluslararası hukuki bir dille söylendiğinde, bağımsız ve tarafsız olduğu kuşkulu bir mahkemede sanığa "kötü muamele" edilerek gerçekleşmiştir" (Etyen Mahcupyan, Zaman gazetesi, 20 Mayıs 2005).Bu talihsiz satırların kendi gazetesinde yayınlanmasından ötürü, kim bilir hocaefendi kaç defa hüngür hüngür ağlamıştır! Şehitlerin kemikleri sızlamış, şehit ailelerinin yürekleri dağlanmıştır.Bu milletin onbinlerce gencecik fidanını çayır biçer gibi, biçmiş toprağa düşürmüş, tomurcuklarını açmadan soldurmuş olan bir caninin, sırasında "kötü muamele" gördüğünü iddia etmek ne kadar çirkin bir iddiadır ve kim bilir muhabbet fedaisi kadroyu ne kadar da derinden yaralanmıştır! Eski ve yeni tüm abonelerine, Mahçupyan'ın bu paragrafını özür makamında gazetenin arasında göndermelidir.Diyelim ki şehit aileleri özrü kabul etti ya şehitler ne olacak? Bir başka mesele daha var: Fatih sultan deyince ağlayan, Yavuz değince hıçkırıklara boğulan, Abdülhamit hatırlatılınca gözyaşları sel olan hocaefendinin gazetesinde, bu yüce şahsiyetleri katil ilan edenler de savunuluyor. Olacak iş mi bu? Şu çelişkinin izahını hiçbir lisanda bulamazsınız; dünyanın dört bir yanında İstiklal Marşımızı okutmakla övünen, prim toplamaya çalışan bir kadronun gazetesi, o İstiklal Marşını kanları ile canları ile yazan aziz ecdadımızı iftiracıların avukatlığına soyunuyor.Gazeteyi ve tabii hocaefendiyi böylesine zor duruma sokan, fenersiz yakalatan yazar ise Şahin Alpay: "... Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk iki dev yazarımız; söylediklerine katılırız veya katılmayız, doğru buluruz veya bulmayız ama aykırı fikirlerini çekinmeden ifade ederek, özgürlüğü yerleştirme mücadelesine büyük katkı yapıyorlar... Özgürlük mücadelesine omuz verdikleri içinde teşekkür borçluyuz" (Şahin Alpay, Zaman Gazetesi, 27 Ekim 2005).Yazı, "Orhan Pamuk'a saygı borçluyuz" diye başlıyor, "...teşekkür borçluyuz" diye bitiyor.Gördünüz mü, hocaefendinin gazetesine göre; "Türkler bir milyon Ermeni'yi otuz bin kürdü katletmiştir" diyerek aziz ecdadımızı katil ilan eden iftiracıya bir de borçlu çıktık?Bir rastlantı mı acaba; Zaman gazetesi, iftiracılara, özgürlük mücadelesine omuz verdikleri için teşekkür saygı çağrısı yapıyor, bu günlerde de Danimarkalı edepsiz karikatüristlere; haçlı dünyasından, ifade özgürlüğüne katkı sağladığı için ödül yağıyormuş.Gazetenin hamisi güya yufka yürekli fakat yazarı terörist başının avukatı, gazetenin hamisi güya Osmanlı hayranı, yazarı; Osmanlıya iftira edenlerin avukatı...Değerli okuyucu, bu yaman çelişkiler düzelinceye kadar, ya da milletinin her bir ferdi bu çelişkileri anlayıncaya kadar yazmaya devam edeceğiz inşallah.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025