Dünkü köşe yazımda Osmanlı'nın son dönemleri, Atatürk dönemi, kısaca tarım ve hayvancılığın durumu hakkında bilgiler vermeye çalışmıştım. Editörüm dedi ki hocam gel bugünlere gel. Bugünkü yazımda, daha yakın dönemleri incelemeye çalışacağım.
18 Kasım 2019'da 3. Tarım Şurası yapıldı. Daha önce 25 Nisan'da yapılacağı duyurulan "Tarımda Milli Birlik Projesi"nin bazı basın organlarına sızması sonucu gelen tepkiler sebebiyle bu proje askıya alınıp bu şuranın yapılmasına karar verilmişti.
Halbuki en son tarım şurası bundan yaklaşık 15 yıl önce yapılmış ve çıkan sonuçlar çok da uygulamaya konulmamıştı. Sektör duayenlerine göre, şuranın yapılmasındaki ana sebep bu projeye karşı gelişen tepkiydi. Aslına bakarsanız neredeyse bütün sektör buna tepki göstermişti.
Konunun önemine binaen öncelikle Tarımda Milli Birlik Projesi'ne değinelim. 3. Tarım Şurası'nı da buradan değerlendireceğiz. Basında yer alan sunuma göre Yalın Sistem ve bir piramitten bahsediliyor. Bu piramidin en alt katmanında; çiftçiler, ormancılar ve balıkçılar yer alıyor. İkinci katmanında yeni kurulacak Milli Birlik Kooperatifi, üçüncü katmanında yeni kurulacak Semerat Holding ve zirvede yine yeni oluşturulacak dünya markası yer alıyordu.
Eleştiriler de bu noktada başlıyordu.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Taner Güngör yaptığı açıklamasını, tarım bakanlığından üst düzey bir bürokrata dayandırarak, bakanlığın proje ile gerekli olan çalışmaları tamamladığını ve Tarım Şurası'nda bunun bir oldu bittiye getirilerek sektör temsilcilerine kabul ettirileceğini, tarımın tamamıyla sermayeye teslim edileceğini, Şura'ya katılacak tarım temsilcilerinin de dolgu malzemesi olarak kullanılacağını söylüyordu.
Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş; Dünyanın neresinde çiftçi 6,5 TL.'lik mazotla üretim yapıyor diye soruyor ve çiftçilerin kredi borçlarının 100 milyar TL.'yi aşmış durumda oluğunu ifade ediyordu. Milli gelirin %1'inin çiftçiye verileceğinin kanunla hükme bağlandığını, buna rağmen desteklerin milli gelirin %0.1'ini aşmadığını, dövizde dalgalanmanın üretim girdilerini (mazot, yem, gübre, ilaç vb.) arttırdığını ifade ediyordu.
Türk Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu da, benzer bir olayın reorganizasyon olarak 1984 yılında devreye konulduğunu, bunun tarım ve özellikle de hayvancılıkta onarılmaz sonuçlara sebebiyet verdiğini söylüyordu.
Türkiye Tohumcular Birliği de; Atatürk'ün, "Kooperatif yapmak, maddi ve manevi kuvvetleri, zekâ ve maharetleri birleştirmektir. Yoksa bir zayıf ile bir kuvvetlinin birleşmesinden bahsetmiyorum. Birleşmenin böylesi zayıf olanın kuvvetliye esir olması demektir" söylemini öne çıkarıyordu. Girdi temininden, ürün satışına, finans kaynaklarının kullanımından, dış ticarete kadar tek söz sahibi dev bir tekel olacak Semerat Holding'in, ortakları arasında yer alacak yabancı sermayeli şirketlerin çıkarlarına göre hareket edeceğini söylemek gerçek dışı bir varsayım olmayacaktır diyor ve bu projenin anayasaya aykırılığını maddeler halinde sıralıyordu.
Kimi kesimlere göre de bu yapılanma Tarım Bakanlığının taşra teşkilatının lağvedilmesi, Tarım Bakanlığının kaldırılıp yerine Semerat Holding'in getirilmesi anlamına geliyordu.
Halbuki yıllar önce kaleme aldığı Milli Ekonomi Modeli'nde Sayın Prof. Dr. Haydar Baş, tarım ve hayvancılıkta başarının sırrını ve matematiğini detaylı olarak dile getiriyordu. Çözümü merak edenler Baş Hoca'nın eserinden detaylı olarak öğrenebilirler.
- Bozkırın gönül eri: Neşet Ertaş / 21.03.2021
- İtirazım var / 14.03.2021
- Sığır / 07.03.2021
- Çokomel, piskevit ve Jason Stetham / 28.02.2021
- Uğursuz Safiye(!) / 21.02.2021
- Minik Kuş’um / 14.02.2021
- 7 yıl askerlik, 7 yıl hapis, bizim Recep / 07.03.2020
- Keser döner sap döner / 26.02.2020
- Ağlatan mutluluk / 25.02.2020