İnsanı insan yapan ruh ve maneviyattır. Biz insanlar, teknikte çok ileriye gitmiş olmamıza rağmen insanlık vasıflarını hakkıyla kazanamamışızdır. Ne yazık ki ruh ve maneviyat hakkındaki bilgilerimiz bin sene evvelinden daha ileriye gidememiştir. İnsanlık maneviyattan uzaklaştıkça vahşileşmektedir. Yani demem odur ki teknik ilerleme başka, medeniyet ve insanlık başkadır.
İnsanoğlu, en korkunç silahları keşfederek, suçsuz insanların hayatını mahvederken hiç tereddüt etmemektedir. Medeni olarak geçinen birçok milletlerin sömürge halkına yapmadıkları zulüm kalmamıştır. Canavarlar gibi yurttaşlarını boğazlayanlar olmuştur ve olacaktır. İşte, tüm bunlar insanların ilim ve teknik sahasında ilerlemiş olmasına rağmen, ruh ve maneviyat sahalarında geri kaldığının delilidir. Oysaki, insan her şeyden evvel insan olmalıdır.
Muhterem Üstadım Sayın Prof. Dr. Haydar Baş da bu konu hakkında Makalat adlı eserinde şöyle bahsetmiştir:
"İnkar fırtınası ile kendisine gösterilen yolu terk eden insan, tabiat sahnesinde kendine çeşitli çıkış yolları seçmiş; sistemler, rejimler, metodlar geliştirmiştir. Totemizm, Feodalizm, Kapitalizm ve en sonunda da Komünizm... Evet insan, bunları ve birçok prensipleri tatbik etmiş ve fakat hiçbirinde de mutlak huzur ve aradığını bulamamıştır. Her yeni icat ettiğine bir ilah gibi sarılmış, onun için canını bile vermiş ama karşılığında aradığını bulamamanın hasreti içinde arayışa devam etmiştir.
O halde bugün, fertlerin şahsi bunalımlarından kurtulma çabaları, sosyal planda olan rejim değişiklikleri, kendinden kaçan insanın bilmeden kendini arama seferberliğidir.
Hemen şunu ifade edelim ki bu caddeler çıkmaz sokak; mülkün sahibine dönülmedikten, caddedeki kılavuzlara gönül verilmedikten sonra bu arayış bitmeyecektir. Çünkü ruh sahibini arıyor. Onu kafesten uçurup hürriyetine kavuşturmak gerek...
İnsanlara insanlığı öğretebilecek bir okul yoktur. Bunun için, insan terbiyesinde gösterilebilecek tek merci din ve maneviyattır. Peki, maneviyatını geliştirmek isteyen insanoğlu yaratıcısını varlığını nasıl kavrayacaktır?
Sağlıklı bir akıl taşıyan insan, bizzat kendine ve etrafındakilere dikkatlice bakacak olursa, yüce yaratıcının mevcudiyetini kolayca idrak eder. Yerde ve gökte canlı ve cansız ne varsa bunların yaratılışı, ortaya çıkan olaylar ve kanunlar, öyle ince hesap ve hikmetlere bağlıdır ki, bunların tesadüfi olarak vücuda gelmesine imkan ve ihtimal yoktur.
Mesela Dünya, ekseni etrafında saatte yaklaşık 1650 km'lik bir hızla döner. Şayet bu hız 165 km/saat olmuş olsaydı, gündüz ve geceler daha uzun olacak, o halde gündüz sıcaktan, geceleri de soğuktan bitkiler ve diğer canlılar mahvolacaktı. Arzın uydusu olan Ay, biraz daha büyük veya Dünya'ya biraz daha yakın olmuş olsaydı, med ve cezir olayı dolayısıyla, karalar günde iki defa denizlerin istilasına mağruz kalır, hayatın idamesine imkan kalmazdı.
Görülüyor ki, bu bir bilgi ve hesap işidir. Tesadüfün değil, ancak yüce bir varlığın eseridir.
Antik Yunan filozofu olan Platon Allah'ı varlığını şu şekilde açıklar; 'Allah'ın mevcudiyetini birkaç şekilde ispat edebiliriz: Yaradılış mütemadiyen değişmektedir. Bu değişimler kendi kendine olamaz. Her hadiseyi vukua getiren bir sebep vardır. Bu olsa olsa ruhtur. Demek ki, Allah, yarattığı maddi alemi hareket ettirebilmek için ruhu yarattı. Kendisi de külli bir ruhtur. Bu alemin mevcut olması, Allah'ın varlığına yeterli bir delil olduğu gibi, insan vücudu ve şekli de ilahi aklın büyüklüğüne ve varlığına delalet eder. İnsan mevcut olmayan bir şeyi hissetmez. Madem ki, akli bir ruhun mevcudiyetini kabul ediyoruz, işte o ruh Allah'tır.'
Dünyanın içinde bulunduğu bunalımdan kurtuluşu ancak İslam'la mümkündür. Maddeye esir olamayan, maddeyi esir alan, hak için madde hakimiyeti kuran bir dünya, özellikle bir nesil bekliyoruz.
Selam olsun maddeyi esir alan kahramanlara!" (Prof. Dr. Haydar Baş, Makalat, s.165).
- CEZMİ YURTSEVER: Ermeni soykırım yalanları -1- ‘Zeytun’a Ağıt’ olayının gözyaşı hikâyesidir / 23.04.2024
- HİLMİ SALBAŞ: Neden Bağımsız Türkiye Partisi / 25.03.2024
- DİYETİSYEN FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda tatlı krizlerine son / 20.03.2024
- FATMA ÖZDEMİR: Ramazanda beslenmeye dikkat! / 12.03.2024
- YASEMİN ÖZBEY: Muhalif basına açık mektup! Hâlâ mı? / 29.11.2023
- Fatıma Zehra Aydın: İnancımızı anlamadığımız için Atatürk’ü de anlamadık / 20.08.2023
- Rabia Sümeyye Aydın: Yolsuzluk konusunda da ‘NAS’ olduğunu biliyor muydunuz? / 13.08.2023
- JÜLİDE DOYURUM: ‘Allah dostları aynadır’ / 05.07.2023
- İlyas Güneştekin: Seçim analizi ve BTP lideri Hüseyin Baş / 03.06.2023