‘Sevilen tevazu, zillete varmayandır’
Bil ki, en iyisi orta halli olmaktır, işin hayırlısı budur. Tevazu ederken de dikkatli ol. Sevilen tevazu, zillete varmayandır. Arkadaşlara tevazu gösterirken, zelil bir tavır yakışmaz
17.09.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





İmam Gazali Hazretleri şöyle buyuruyor:
Her ne zaman bir insanın nefsi, halka karşı yükselmeye meylederse, derhal tevazu yolunu tutmalı ve kibri bırakmalıdır. Böyle yapıldığı takdirde, Allah Teâlâ'nın o kimseyi, bu gibi huylarından kurtaracağı ümit edilir.
Nefis, her ne zaman kibri bıraktığı iddiasına kapılırsa, onu, dört şekilde denemek gerekir:
Birinci şekil: Hasmı ile münazara ederken nefsin haline dikkat etmeli... Gerçek, başkasının vasıtası ile zuhur edince darılıyor, öfkeye kapılıyor mu? Bir üstünlük iddiasına kapılıyor mu, yoksa kapılmıyor mu? Kibri kırmak için darılmamak, öfkeye kapılmamak, üstünlük arzu etmemek gerekir.
İkinci şekil: Oturma yerlerinde, meclislerde, kendini arkadaşlarından üstün görüp, üst başa çıkmaktır. Böyle bir şey yapıyor mu?
Üçüncü şekil: Evi için gereken yemek işlerini vb. şeyleri kendisi taşımalıdır. Böyle yapmak Peygamber Efendimizin âdeti idi. Evde yapılacak işleri çocukları ve hizmetçileri ile paylaşmalıdır. Yemeği, onlarla birlikte oturup yemelidir; bu da sünnettir. Bu cümleden olarak, çağıran fakirlerin davetine icabet etmek, çarşı pazarda onlarla gezmekten ve işlerini birlikte görmekten utanmamak da kibri kırar.
Dördüncü şekil: Pek şık elbise giymemek... Bu da kibri kırar. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Süssüz elbise giymek, imandandır." Diğer hadisi şeriflerde ise kibir üzerine şöyle buyurulur:
"Bir kimse devesini yeder, yün libas giyerse, kibirden uzak olur."
"Bir kimse, evinin ihtiyacını kendisi taşırsa, kibirden beri olur."
Buraya kadar zikredilen husus, birer çaredir. Bunları dene... Halini düşün... Bil ki, en iyisi orta halli olmaktır, işin hayırlısı budur. Tevazu ederken de dikkatli ol. Sevilen tevazu, zillete varmayandır. Arkadaşlara tevazu gösterirken, zelil bir tavır yakışmaz.
Ucub, kendini beğenmişlik kötüdür. Bu hususu belirten birçok ayet-i kerime vardır. Birkaçını zikredelim:
"Huneyn günü, çokluğunuz size kendinizi beğendirdi, ucuba kapıldınız. Fakat çokluğunuz, size bir şey kazandırmadı." (Tevbe, 25).
"Onlar şu kimselerdir ki, dünya hayatında çalışmaları boşa gitmiştir. Hâlbuki iyi bir iş yaptıklarını sanırlar." (Kehf, 104).
"Onlara yaptıkları -kibir, ucub, vb.- işlerin sonucu, Allah tarafından ummadıkları şekilde çıkacaktır." (Zümer, 47).
Bir hadis-i şerifinde ise Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:
"Üç şey yıkıcıdır. Cimriliğe kapılma hali, boş arzuların peşine düşmek, insanın kendini beğenmesi."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Her ne zaman bir insanın nefsi, halka karşı yükselmeye meylederse, derhal tevazu yolunu tutmalı ve kibri bırakmalıdır. Böyle yapıldığı takdirde, Allah Teâlâ'nın o kimseyi, bu gibi huylarından kurtaracağı ümit edilir.
Nefis, her ne zaman kibri bıraktığı iddiasına kapılırsa, onu, dört şekilde denemek gerekir:
Birinci şekil: Hasmı ile münazara ederken nefsin haline dikkat etmeli... Gerçek, başkasının vasıtası ile zuhur edince darılıyor, öfkeye kapılıyor mu? Bir üstünlük iddiasına kapılıyor mu, yoksa kapılmıyor mu? Kibri kırmak için darılmamak, öfkeye kapılmamak, üstünlük arzu etmemek gerekir.
İkinci şekil: Oturma yerlerinde, meclislerde, kendini arkadaşlarından üstün görüp, üst başa çıkmaktır. Böyle bir şey yapıyor mu?
Üçüncü şekil: Evi için gereken yemek işlerini vb. şeyleri kendisi taşımalıdır. Böyle yapmak Peygamber Efendimizin âdeti idi. Evde yapılacak işleri çocukları ve hizmetçileri ile paylaşmalıdır. Yemeği, onlarla birlikte oturup yemelidir; bu da sünnettir. Bu cümleden olarak, çağıran fakirlerin davetine icabet etmek, çarşı pazarda onlarla gezmekten ve işlerini birlikte görmekten utanmamak da kibri kırar.
Dördüncü şekil: Pek şık elbise giymemek... Bu da kibri kırar. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Süssüz elbise giymek, imandandır." Diğer hadisi şeriflerde ise kibir üzerine şöyle buyurulur:
"Bir kimse devesini yeder, yün libas giyerse, kibirden uzak olur."
"Bir kimse, evinin ihtiyacını kendisi taşırsa, kibirden beri olur."
Buraya kadar zikredilen husus, birer çaredir. Bunları dene... Halini düşün... Bil ki, en iyisi orta halli olmaktır, işin hayırlısı budur. Tevazu ederken de dikkatli ol. Sevilen tevazu, zillete varmayandır. Arkadaşlara tevazu gösterirken, zelil bir tavır yakışmaz.
Ucub, kendini beğenmişlik kötüdür. Bu hususu belirten birçok ayet-i kerime vardır. Birkaçını zikredelim:
"Huneyn günü, çokluğunuz size kendinizi beğendirdi, ucuba kapıldınız. Fakat çokluğunuz, size bir şey kazandırmadı." (Tevbe, 25).
"Onlar şu kimselerdir ki, dünya hayatında çalışmaları boşa gitmiştir. Hâlbuki iyi bir iş yaptıklarını sanırlar." (Kehf, 104).
"Onlara yaptıkları -kibir, ucub, vb.- işlerin sonucu, Allah tarafından ummadıkları şekilde çıkacaktır." (Zümer, 47).
Bir hadis-i şerifinde ise Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:
"Üç şey yıkıcıdır. Cimriliğe kapılma hali, boş arzuların peşine düşmek, insanın kendini beğenmesi."
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.